Ekonomide istikrar dediğimizde aklımıza genellikle ülke çapında istikrar gelir.
Yerel ekonomiler ülke ekonomisinden doğrudan etkilenmekle birlikte, il bazında ekonomik dayanıklılığın analiz edilmesi ve bununla ilgili ölçümlerin de düzenli yapılmasında yarar bulunmaktadır.
ANSİAD'ın konuyla ilgili kanaat bildirmesi gereken bir STK olduğunu düşünüyor ve görüşlerimizi kısaca şöyle özetlemek istiyoruz:
Son 25 yılda Antalyanın dünya ölçeğindeki turizm atağı hepimizin malumudur. Bugün dünya turizminin yaklaşık %1lik payı Antalyaya dönmektedir ve bu rakamla Antalya, 150 den fazla ülkeyi tek başına geçmiş durumdadır.
Öte yandan bu konu il ekonomisi anlamında bir tehlikeyi de beraberinde getirmektedir. Antalya GSMH'ının %50'i turizm kaynaklıdır. Antalyadaki kişi başına milli geliri kabaca 5000 $ alırsak ve 2 Milyon il nüfusu dersek, Antalyanın yaklaşık 10 Milyar $ lık bir ekonomisi olduğunu söyleyebiliriz. Halen il nüfus artış hızımız % 4 seviyesindedir. Yani burada yaşayan insanların bir önceki yıldaki ortalama gelir düzeylerini koruyabilmek için her yıl asgari % 4 civarında büyümemiz gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Şimdi bir an için turizm sektöründe daralma senaryosu düşünelim ve Antalyada gelen turist sayısının %20 azaldığını varsayalım. Turist sayısındaki azalmanın fiyatlara düşürücü etkisini de bir tarafa bırakıp, tesislerimizi geçen yılki fiyatlarla pazarladığımızı kabul edelim. Bu durum turizm gelirimizin 5 Milyar dolardan 4 Milyar $ seviyesine ineceği anlamını taşır. Diğer sektörler büyük bir performans gösterip %10 büyüse bile toplamda il bazında gelirimiz 9,5 Milyar $'a inecek, yani % 5 azalacaktır. Buna nüfus artışını da eklediğimizde kişi başı gelirde küçülme % 9 civarında olacaktır. İl bazında bunun sonucunun hiç de hoş olmayacağı malumdur: Yoksullaşma ve işsizlik çok önemli ölçüde artacaktır. Şu ana kadar ki veriler 2006 yılı için bu senaryonun çok gerçek dışı olmadığını göstermektedir.
Bütün bunları bir kötümserlik ortamı yaratmak için söylemediğimizi ifade etmeliyim. Yalnızca defalarca dile getirdiğimiz tüm yumurtaları aynı sepete koymamak gerektiğini ve sürdürebilirliğin döneminin altını çizmek istiyoruz. Olaylara uzun vadeli bakmak ve yeni senaryolar üreterek kendimizi değişik şartlara alıştırmak durumundayız.
Antalyada uzun vadede yapılması gerekli en önemli konuları bu kısa yazı süresinde şöyle özetlemek mümkündür :
1 - ) 2020lere kadar uzanan uzun vadeli gerçekçi bir nüfus projeksiyonu yapılmalı ve imar alanları buna göre belirlenmelidir. Bu nüfus projeksiyonunda tehlikeli olabilecek gelişmeleri (aşırı göç ve kontrolsüz imar hareketleri gibi) önceden kestirip bu konuda yasal değişiklikler dahil tedbirleri şimdiden almalıyız. Üzerinde geniş tabanlı uzlaşma sağlanan bir ulaşım ve çevre düzeni planı yapmalıyız. İmar hareketleri ile ilgili bilgilerin tek merkezde toplanması sağlanmalı ve uydu teknolojisiyle gelişmeler günlük takip ederek gecikmeksizin müdahale edilmelidir.
2 - ) Özellikle göçle gelen nüfusun antalyalı olmasını sağlamalıyız. Burada yaşamayı seçen insanlara yaşadıkları ortamın doğal, tarihi ve kültürel mirasını tanıtarak onlara Antalyayı sevmeyi ve korumayı öğretmeliyiz;
3 - ) Turizmde mutlaka çeşitliliği sağlamalıyız. Yeni tahsis alanlarını süratle sınırlandırmalı mevcut tesislerin kalitesinin arttırılmasına gidilmelidir. Turizmin Antalya kenti içerisinde artması bu konuda bir istisna olup, kent içerisinde yüksek evsaflı otel ve yatak sayısı arttırmak zorundayız. Bu artış kent içerisindeki diğer hizmet sektörlerindeki (restoran, eğlence yerleri vs..) kaliteyi beraberinde getirecektir;
4 - ) Tarım sektörünün önümüzdeki 15 yıl boyunca yılda ortalama % 10 civarında büyümesini ve turizmin yanında ikinci büyük sektör olarak dengeleyici unsur olmasını sağlamalıyız;
5 - ) Ticaret ve hizmet sektörlerinin çeşitlendirilmesini ve aynı zamanda bunlarda ihracatı sağlamalıyız: Sağlık (örneğin: ihtisaslaşmış merkezler kurmak, dışarıya hizmet satmak), eğitim (örneğin: yeni özel okullar, üniversiteler, uluslararası enstitüler), taşımacılık (örneğin: tüm bölgeye yönelik bir hava kargo üssü), fuarcılık, eğlence ve gastronomi sektörleri gibi;
6 - ) Antalya ile İzmir, Ankara, İstanbul arasında otoyol bağlantısı yapılmasını sağlamalıyız. İç turizm gelişmesinde, ticaretin yaygınlaşmasında bunun etkisi büyük olacaktır;
7 -) Denizcilik sektöründeki potansiyelimizi kullanmalıyız. Yat üretimi için uygun yerler tahsis etmeli ve yat tasarımı konusunda üniversitelerde bölümler kurmalıyız;
8 - ) Enerji konusunda 2020 ihtiyacı düşünülerek altyapı şimdiden planlanmalıdır. 2020 Yılına kadar şu andakinin yaklaşık 3 katına yakın bir enerji tüketir olacağız. Parasal anlamda bu en az 5 Milyar $ ilave yatırım demektir ve altyapı ihtiyaçları arasında en fazla yatırım bu konuya olacaktır. Bölgenin zengin hidrolik kaynak potansiyelini değerlendirmeliyiz;
9 - ) Üniversitelerin araştırma faaliyetlerinin çok daha fazla gelişmesini sağlamalıyız. Hatta bu konuyu ortaöğretim başlamak üzere tüm eğitim kademelerinde sürekli işlemeliyiz. Teknopark'ı mutlaka çalıştırmalı ve onu çok geliştirmeliyiz.
10 - ) Antalyada sanayii gelişmez yargısını kırmalıyız. Başta taşıt araçları yan sanayii olmak üzere bu bölgeyi potansiyel yatırımcılara tanıtmalı ve sadece bu konuya yönelik en az iki yeni organize sanayi bölgesi daha kurmalıyız. Hedefimiz daha zengin, daha istikrarlı, daha kaliteli, daha yaşanabilir bir Antalyadır. Antalyayılar bunu her bakımdan hak ediyor. Bunu yapmak başta bölgenin yerel liderler olmak üzere hepimizin görev ve sorumluluğundadır. 08.06.2006