Değerli Başkanlarım,
ANSİAD'ın değerli üyeleri, kıymetli misafirler ve basınımızın değerli temsilcileri,
Olağan toplantımıza hepiniz hoş geldiniz.
Öncelikle önümüzdeki ajandayı sizler ile paylaşmak istiyorum.
Malumunuz 2024’ün ilk 4 ayını bitirdik, ansiad olarak dünya’da ve ülkemizdeki gelişmeleri yakından izlemeye, öngörmeye gerekli uyarıları yapmaya gayret ediyoruz. Bu doğrultuda görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Dünya, hızlı değişim sürecinin yarattığı kaotik belirsizlik içerisinde olduğu için öngörüde bulunmak giderek zorlaşıyor.
Yine de IMF bu ayki raporunda dünya ekonomisinin sürpriz bir şekilde dirençli kaldığını söylüyor. Gerçekten Dünya ekonomisinde resesyon ve stagflasyon riski azaldı.Ukrayna’da bitmeyen savaşın üzerine gelen Gazze’deki insanlık dışı duruma ve İsrail-İran çatışmasına rağmen küresel piyasalar sakinliğini korudu.
Bu kadar jeopolitik gerilime rağmen dünyada petrol fiyatı çok artmadı, doğal gaz ve kömür geçen yılın altında. Yine dünyada birçok hammadde, yem, buğday, pamuk, bakır gibi ürünlerde fiyatlar geçen yılın gerisinde ve gelecek yıl da fiyatlarda yatay seyir bekleniyor. ABD ekonomisi büyüyor, Avrupa durgun, ama korkulan bir resesyon olmadı ve toparlanma sinyalleri geliyor.
Yeni sürpriz jeopolitik gerilim ve çatışmalar olmaz ise bu yıl Amerika ve Avrupa’da faiz indirimlerinin başlayacağı gözüküyor.
Türkiye ekonomisi hem ihracatın yavaşlaması, hem de faiz artışına rağmen hızlı bir yabancı sermaye girişi olmaması anlamında etkilendi. Yaklaşık dört ayda borsaya ve tahvile gelen döviz 1 milyar dolara yakın, Bu nedenle dünyada faiz indirimlerinin başlamasını ve Avrupa’nın canlanmasını dört gözle bekliyoruz, çünkü birçok sanayi sektörümüz ihracata bağımlı durumda.
Bu yıl ihracat tarafı sıkıntılı kalmasına rağmen, iç talep artışıyla büyüme halen %5’ler civarında. Bu yılın ilk 3 ayında beyaz eşya satışı %28, otomobil satışları ve perakende satışlar hacim olarak %25 arttığını, İpotekli konut satışının azalmasına rağmen, ama toplam konut satışının halen geçen yılki düzeyinde olduğunu görmekteyiz.
Bu talep artışı üretim ve gelir artışından değil, paradan kaçıştan geliyor. Ayrıca orta sınıf yatırım yapamadığı için tasarrufunu azalttı. Bu nedenle bu talep artışı sürdürülemez. Bu yıl bu faizlerle %3 civarında bir büyümeye razı olacağız gibi gözüküyor.
Enflasyon düşmedikçe Türkiye ekonomisinin güçlü bir temele oturmayacağını hepimiz biliyoruz.
Yüksek enflasyonun neden olduğu yoksulluk sorunu bizim de vicdanımızı sızlatmaktadır. Maalesef gerçekçi olmayan faiz indirimleri ve kur korumalı mevduat gibi yöntemlerin bedelini geniş halk kesimi ödemektedir. Asgari ücrette ayarlamada yıllık takvime geçilmesi enflasyon beklentilerini düşürse de gelir dağılımı ve yoksulluk sorununun sosyal yapıyı bozduğu açıktır. Bu nedenle sadece yüksek faiz ve orta sınıf gelirinin baskılanması istikrarı sağlamaya yetmemektedir.
Artık sadece Merkez Bankası, faiz tartışmasıyla yetinemeyiz. Kalkınma için kamu yönetimi, yerel yönetimler, bölgesel kalkınma, eğitim, sosyal güvenlik gibi her alanda değişim gereklidir.
Geçen hafta Milli Eğitim Bakanlığı, Yeni Maarif Modeli ismiyle bir müfredat değişikliği açıkladı. Bu kadar hayati bir konuda taslağa ilişkin öneriler için bir hafta verilmiş. Bu program 21. Yüzyıl teknoloji gereklilikleriyle ne kadar bağdaşmaktadır sorusunun cevabını eğitim sektörü ve bütün sivil toplum ciddi biçimde tartışmalıdır. Finlandiya, Çin gibi ülkelerin müfredatlarına bakılsaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar,
Antalya turizminde Avrupa tarafında gelişmeler iyi görünüyor. Almanya gibi pazarlarda artış %15-20 civarı bir talep artışı görülüyor. Rusya pazarında ise hem fiyat artışları hem diğer nedenlerle biraz sıkıntı var.
Konut satışlarında yabancı satışı yarıya indi, ama halen ayda 5 bini aşan satış rakamları görüyoruz.
Tarım sektöründe bazı ürünlerde üretici fiyat-maliyet makasının daralmasıyla karşı karşıya, maliyet artışları ihracatı da etkilemektedir.
Geçen ay seçimler vesilesiyle siyasetçilerimize Antalya’nın sorunlarını ve çözüm önerilerimizi anlattık. Artık en azından yerel düzeyde kamu, yerel yönetim ve sivil toplum işbirliğiyle daha hızlı bir gelişme görmeyi diliyoruz.
Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum.