13.01.2024 - ANSİAD 34. Kuruluş Yıl Dönümü Ödül Töreni - Akın AKINCI


Değerli Konuklar,

Bazı günler vardır,asla unutulmaz.Bugün benim için öyle bir gün.Çünkü artık veda zamanı.1.Dönem 1,5 yıl,2.dönemde 3 yıllık bir sürenin sonunda bana 27 Mart 2021 tarihinde emanet etmiş olduğunuz kıymetli ve son derece onurlu görevi devretmek üzere huzurlarınızdayım.

‘’Ansiad Yönetim Kurulu Başkanı’’sıfatıyla sizlere son kez seslendiğim bu akşam,şükran duyduğum siz değerli insanları karşımda görmenin sevincini yaşıyorum.

Her şeyden önce şunu söylemek isterim ki üstlendiğim bu onurlu görev süresince hayata geçen her şey kıymetli yönetim kurulu üyelerimizin destekleri sayesinde oldu.Bu sevgili dostlarıma huzurlarınızda tüm kalbimle teşekkür ediyorum.Yüksek danışma kurulu başkanımız Sn.Ali Eroğlu ve geçmiş dönem başkanlarımız her zaman muazzam tecrübeleriyle ve destekleriyle hep yanımızda oldular.Onlara da çok özel teşekkürlerimi iletiyorum ve elbette siz değerli üyelerimize de tüm destekleriniz ve güveniniz için de teşekkürü bir borç bilirim.

Şüphesiz başta idari genel sekreterimiz Deniz İstanbullu olmak üzere tüm Ansiad sekretaryamıza sonsuz teşekkür ediyorum.Her zaman perde arkasındaki gerçek kahramanlar onlardı.Ayrılık her zaman zor.Ancak her ayrılığın aslı buluşmadır.İnanıyorum ki gönülden gönüle bir yol vardır.Orada tekrar buluşuruz.

Değerli Konuklar;

Bugün geride kalan görev süremizin muhasebesini genel kurlumuzdaki üyelerimizle birlikte yaptık. Onun için bu akşam sizlere neler yaptık,neler başardık,nerede eksik kaldık gibi bir hesap defteri sunup değerli vaktinizi çalmak istemiyorum.Ancak bugün benim gönlümden geçen sizlere başka bir muhasebe sunmaktır.

Biz inanıyoruz ki Türkiye’yi sevmek demek, bu ülke için büyük hayaller kurmak demektir.Bundan yola çıkarak üstlendiğimiz tüm görevlerde hedefimiz ,Atatürk’ün temel ilkelerini belirlediği bağımsız ve çağdaş Türkiye’nin korunması ve geliştirilmesi oldu.Onun izinde var gücümüzle çabaladık.

İşte bu nedenle bugün yapacağımız muhasebe,faaliyetlerimizin muhasebesi değil,Türkiye için bir ‘’vicdan muhasebesi ‘’olacaktır.

Değerli konuklar,

Güçlüyüz demekle güçlü ülke olunmuyor .Ülkeleri güçlü yapan özgürlükler,demokrasi,  hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıdır.

Türkiye’nin güçlü ülkeler liginde yer alması ancak ve ancak çoğulculuk, hoşgörü,adalet, dayanışma,kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve çağdaş bir eğitim sistemiyle mümkündür.

Köklerini cumhuriyette bulan bu değerler Türkiye’nin hayalimizdeki geleceği için bize yolumuzda hep ışık tuttu.

İşte bugünkü muhasebemiz her şeyden önce şunu gösteriyor. Hepimizin Atatürk’e ve cumhuriyete minnet borcu var.

Değerli Konuklar,

Ülkemizi sarsıntısı dinmeyen bir coğrafyada istikrarın simgesi haline getiren, insan hak ve özgürlüklerine dayalı,laik,sosyal hukuk devleti anlayışı olmuştur uzun yıllardır.Türkiye’yi aydınlık bir geleceğe taşıyacak olanda yine bu anlayıştır.Bu nedenle demokrasi kısa vadeli siyasal hesaplara kurban edilemez,edilmemelidir.Güçlü bir gelecek için önce siyaseti demokratikleştirmek gerekir.

Demokrasi ve özgürlükler başta olmak üzere tüm cumhuriyet değerleri bize emanettir. Bu emanete sahip çıkmakta hepimizin borcudur.Çünkü unutmayalım ki ‘’demokrasi ithal edilmez inşa edilir’’.

İşte bugünkü muhasebemiz şunu gösteriyor.Türkiye’ye daha sağlam daha güçlü bir demokrasi borcumuz var.

Değerli Konuklar,

Bir ülkenin küresel dünyada güçlü olabilmesi için dünyayla bağlantısının güçlü olması gerekir.Türkiye’nin dünyada söz sahibi ülkelerden biri olması bu nedenle her şeyden önce dış ilişkilerimize bağlıdır.

Bugün artık siyasette de ekonomide de eski ezberler işe yaramıyor. Küreselleşmenin sağladığı imkanlar ortada ancak getirdiği yeni sorunlarda dünya gündeminin başında yer alıyor.

Değerli Dostlar,

Devletlerin siyasetinde ancak menfaatler vardır. Çünkü dış politika da duygular değil,gerçekler ağır basar.Bu nedenle ülkemizin menfaatlerini  korumada iletişim dilimizin ve üslubumuzun çok önemli bir yeri var.

İşte bugünkü muhasebemiz şunu gösteriyor.Türkiye’ye dünyadaki konumunu ve saygınlığını geliştirme borcumuz var.

 

Değerli Konuklar,

Ülkemizde özellikle son 3 yılda siyasi,toplumsal ve ekonomik alanda pek çok önemli gelişmeler yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.Tüm bu gelişmelerde  Ansiad’ın  istişare kültürünün çok faydasını gördük.Biliyoruz ki ‘’akıl akıldan üstündür’’.Bu nedenle özellikle kritik kararlarda daima bin bilsek de bir bilene danıştık.

Ancak yüzümüzü Türkiye’ye döndüğümüzde ise, iletişime çok önem verdiğimiz bu dönemde üzülerek görüyoruz ki bugün ülkemizin en büyük sorunlarından biri halen kutuplaşmadır.Kutuplaşmadaki artış ülkemizin istikrarlı bir şekilde gelişmesi için ön koşul olan toplumsal mutabakatı tehlikeye atıyor.Oysa farklılıklarımız bizim en büyük zenginliğimizdir.Bütün sorunlarımızın çözümü,bizi birleştiren ortak değerler ve hedefler etrafında toplanmaktır.Bu nedenle biz daima şunu savunduk.Uzlaşma asla yenilgi değildir.

İşte bugünkü muhasebemiz şunu gösteriyor. Türkiye’ye yeniden ve eskisinden daha da sağlam bir birlik ve beraberlik borcumuz var.

Değerli Konuklar,

Ekonomi toplumun bütün kaygılarını bütün umutlarını doğrudan ve yakından etkiler. Ekonomi halkımızın ekmeği,çocuklarımızın geleceğidir.Dolayısıyla şimdi,Türkiye’nin en hızlı çözüm bekleyen konusu olan ekonomimize bakma zamanıdır.

İş dünyası olarak daima ekonomideki risklere karşı görüş ve önerilerimizi açıklıkla dile getirdik. Daha önce de söylediğimiz gibi doğru bildiğimiz yol netti.

‘’İnsan yalnızca söylediklerinden değil sustuklarından da sorumludur.’’

Türk iş dünyası bugüne kadar pek çok kriz ve zorluk yaşadı. Hepsinden hatalarımızdan ders alarak ve güçlenerek çıktık.Bu seferde öyle olacağına hiç şüphemiz yok.Bizler elini taşın altına koyan değil,zaten eli taşın altında olanlarız.Bu ülkeye yatırım yapan,üretim yapan,istihdam sağlayan ,risk alan iş insanları olarak bu ülkenin geleceği için canla başla çalışıyoruz ve buna devam edeceğiz.

İşte bugünkü muhasebemiz şunu gösteriyor. Türkiye’ye daha istikrarlı ve daha güçlü bir ekonomi borcumuz var.

Değerli Konuklar,

Ülkemizin kalkınması, her şeyden çok toplumumuzun gelişmesine bağlıdır.Ülkemizin bilimsel,toplumsal,ekonomik ve demokratik alanda en gelişmiş seviyeye ulaşmasının taşıyıcı gücü nitelikli eğitim olacaktır.Gençlerimizi  21.yüzyıl becerileriyle donatmalı ve insanımızın yetkinliğini bilimsel temelli bir eğitimle arttırmalıyız.

Özetle dijital dönüşümün eşiğinde insanı odağa alarak çağın ve geleceğin becerilerine sahip, cumhuriyet değerlerine sahip olan nesiller yetiştirmeliyiz.

İşte bugünkü muhasebemiz şunu gösteriyor. Türkiye de gençlere çağdaş bir eğitim sistemi ve aydınlık bir gelecek borcumuz var.

Değerli Konuklar,

Dünyada bugün bilgi ve emek,cinsiyet odaklı kimliklerden bağımsız olarak liyakatla, çalışkanlıkla ve vizyonla değerlendiriliyor.

Bu vesileyle şunun da altını çizmek isterim.Cumhuriyetimizin kurucularının  Türk kadınlarının pek çok gelişmiş ülkede bile tanınmayan haklara sahip olmalarını istemelerinin ve bunun gerektirdiği adımları atmalarının ne denli ileri görüşlü bir tutum olduğunu bugün çok daha iyi anlıyoruz.

Unutmayalım ki toplumlar kadına verdiği değer ölçüsünde gelişir.Hep söylediğimiz üzere ‘’Tek kanatla geleceğe uçamayız.’’

İşte bugünkü muhasebemiz şunu gösteriyor.Türkiye’de herkesten çok kadınlarımıza borcumuz var.

Değerli Ansiad üyeleri ve kıymetli konuklarımız,

Şehrimizin,bölgemizin ve hatta ülkemizin en köklü iş dünyası örgütlerinden biri olan Ansiad  34 yıldır modern Türkiye cumhuriyetinin daima gelişmesi için canla başla çalışıyor.Böyle bir derneğin başkanlığını üstlenmek benim için bir onurdu.

Sözlerime son verirken bir kez daha yönetim kurulumuzun tüm kıymetli üyelerine,ydk başkanına,çok değerli Ansiad sekretaryasına,Ansiad’a değer katan çalışmalarda bulunan tüm arkadaşlarıma ve çalışma  masası başkanlarına minnetlerimi iletiyorum.

Bugün yönetim kurulu başkanlığından ayrılıyorum ama görevi devir alacak arkadaşlarımızın her zaman yanında olacağıma, ayrıca görev yaptığımız süre içinde bizlerle birlikte olan, bizlere her zaman destek veren tüm siadlarımızın ve meslek odalarımızın değerli başkanlarına da şükranlarımı sunuyorum.

Tüm sıkıntılara rağmen hep yanımızda olan, bizleri kamuoyu ile buluşturan değerli basın mensubu arkadaşlarımızı da minnettarız.Kendilerine çok teşekkür eder,başarılar dilerim.

Sevgili dostlar yuva insanın kalesi,eşi ve çocukları da sığınağıdır derler.Benim içinde bu özellikle görev yapmış olduğum süre içinde çok kıymetli oldu.

Hep yanımda olan sevgili eşim Mine ve kızlarım Melis ve Sezen’e çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.

İyi ki benim ailemsiniz.

Ve sizlere Mevlana’nın beni çok etkileyen güzel bir sözü ile veda etmek istiyorum.

‘’Dediler ki ‘’Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.

Dedim ki ‘’ Gönüle giren,gözden ırak olsa ne olur.

Hepinize gönülden teşekkür ediyorum.4,5 yıl önce huzurlarınıza geldiğim aynı heyecan ve duygularla ve ilaveten gönül rahatlığıyla sizlere veda ediyorum.

Yolunuz açık kılavuzunuz Mustafa Kemal ATATÜRK olsun.

HOŞÇAKALIN…