Değerli Ansiad Üyelerimiz, Kıymetli Misafirler ve Değerli Konuğumuz,
Bugüne kadar birçok konuşmamda ve basın açıklamalarımda ekonomik ve toplumsal refaha ulaşmak ve çağdaş medeniyetler düzeyine çıkabilmemiz için temel yapısal reformların yapılması gerekliliğinden bahsettim. Ciddi sorunlarımız olduğunu ve aslında bu sorunların aynı zamanda çağdaş dünyanın bize baktığında risk olarak nitelediği sorunlar olduğunu da belirtmiştim. Bu noktada ülke olarak hangi sıralamada olduğumuzu görmek adına bazı maddeleri sizlerle paylaşmak istedim.
1) HUKUK
· Hukukun herkese eşit ve tarafsız bir biçimde uygulanmayışı, yani hukukun üstünlüğünün bulunmayışı,
· Yasaların, yasaları yapanlara ve uygulayanlara uygulanmaması,
· İktidarın görüşleri aleyhine verilmiş AİHM kararları dahil, yargı kararlarının uygulanmaması,
· Yargının muhalefet için caydırma ve sindirme aracı olarak kullanılması,
· Yargıdaki atamalarda siyasetin en üst düzeyde rol oynaması,
Bütün bu uygulamaların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada bulunduğu hukukun üstünlüğü endeksinde toplam 128 ülke arasında 107. sırada yer almaktadır.
2) SİYASAL KONULAR VE DIŞ POLİTİKALAR
· Demokrasi eksikliği,
· Güçler ayrılığının olmayışı,
· Laiklik ilkesinin zedelenmesi,
· Siyasal partiler yasasının lider sultasını özendirici yapıda olması,
· Yüksek Seçim Kurulu’nun tümüyle bağımsız olmaması,
· Yerel yönetimler ile merkezi yönetim ilişkilerinin siyasal içeriğe dayalı olarak kurulması,
· Bütün komşularımızla sorunlu olunması,
· Yakın ilgimiz olan üç büyük güç olan ABD, AB ve Rusya ile sorunlu ilişkilerin düzene sokulamaması,
· AB ile üyelik müzakerelerinin yürütülememesi.
Bütün bunların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada bulunduğu “Siyasal İstikrar Endeksinde” 194 ülke arasında 174. sırada yer alıyor.
3) EĞİTİM
· Eğitimde sorgulayıcı, araştırıcı ve analitik bir yönteme dayanmak yerine ezbere dayalı yöntemlerin tercih edilmesi,
· Okullarda bilimin gerektirdiği eğitimin dinsel inanç süzgecinden geçirilerek biçimlendirilmesi, bilim ve din arasındaki konuların dinsel inanca göre kitaplara konulması veya konulmaması,
· YÖK’ün demokratik ve özgür üniversite yapısını önleyici tutumu,
· Üniversitelerin kendi rektörlerini, fakültelerin kendi dekanlarını seçme hakkından yoksun bırakılması,
· Gereksiz üniversite ve bölümlerin varlığı ve bazı bölümlere ihtiyaçtan çok fazla öğrenci alınması.
Tüm bunların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı OECD ülkeleri öğrencilerine uygulanan PISA testi sonuçlarına göre 37 PISA OECD ülkesi arasında 31. sırada yer almaktadır.
4) KAMU HİZMETİ GÖREVLİLERİ
· Kamu hizmetinde görev alanların atanma ve yükselmelerinde liyakatin değil taraftarlığın esas alınması,
· Kamu görevlilerin yaptıkları işte yetki kullanamamalarının bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı “Kamu Görevi Etkinliği” endeksinde 38 ülke arasında 32. sırada yer almaktadır.
5) EKONOMİ/MALİYE
· Yüksek enflasyon,
· İşsizliğin yüksekliği ve sistemin yeni iş yaratmadaki yetersizliği,
· Hesapsız verilmiş hazine garantileri,
· Piyasa faizlerinin yüksekliği,
· TL’nin dış değer kayıplarının sürekliliği ve yüksekliği,
· Cari açık ve bütçe açığı vermeksizin büyüyememe sorunu,
· Merkez Bankası’nın swap hariç net rezervlerinin ekside olması,
· Bütçe açıklarının vergi affı, imar affı gibi tek seferlik önlemlerle kapatılması ve bunların ahlaki bozulmaya yol açması,
· Vergi sisteminin dolaylı vergilere dayanması ve yarattığı adaletsizlik,
· Katma değer yaratma sorunu,
· Teşvik sisteminin ürün teşviki yerine kent veya sektör teşvikine yönelmesi sonucu teşvik olmaktan çıkması,
· Planlama eksikliği,
· Tarım kesiminin giderek ihmal edilmesi. Köyden kente göçlerin bu nedenle artması ve tarımsal üretimin gerilemesi,
· Faiz konusundaki takıntıların da etkisiyle uygulanan yanlış para ve maliye politikaları.
Bütün bunların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı “Ekonomik Özgürlük” endeksinde 169 ülke arasında 76. sırada yer almaktadır.
6) YOLSUZLUKLAR
· Siyasal iktidara yakın kişilerin yaptığı öne sürülen yolsuzlukların soruşturulmaması,
· Kamu harcamalarında şeffaflık ve hesap verilebilirlik eksikliği,
· Denetim eksikliği,
· Yargı denetiminin işletilememesi.
Tüm bunların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı “Yolsuzluk Algı Endeksinde” 180 ülke arasında 86. sırada yer almaktadır.
7) KURUMSAL EKSİKLER VE YANLIŞLAR
· Merkez Bankası’nın bağımsızlığının sıklıkla zedelenmesi,
· RTÜK örneğinde olduğu üzere düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlığının tümüyle tartışmalı hale gelmiş olması,
· TÜİK’e yönelik siyasal yaklaşımların bir sonucu olarak uygulanan istatistiklere duyulan güvenin yok olması,
· Vergi denetiminin siyasal iktidarın yönlendirmesinden bağımsız hale getirilememiş olması ve tüm bunların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı “Yönetişim Etkinlik” endeksinin yolsuzluk algı endeksinde 180 ülke arasında 57. sırada yer almaktadır.
8) MEDYA
· Medya patronlarının medya dışında işlerle uğraşmaları ve bunun sonucu olarak siyasal iktidarın etkisi ve yönlendirmesi altında bulunmaları,
· Basın özgürlüğünün en düşük düzeyde olması,
· Siyasal iktidara eleştiri yönetenlerin çeşitli yollarla baskı altında alınması veya gözdağı verilmesinin sonuçları olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı “Dünya Basın Özgürlüğü” endeksinde 180 ülke arasında 153. sırada bulunmaktadır.
Bu sorunları ortadan kaldıramadığımız hatta tam tersine üzerlerine sürekli yenilerini eklediğimiz için maalesef, derin bir finansal kriz ve potansiyel bir politik ve sosyal kriz içinde olan Venezuela ve Arjantin’le birlikte dünyanın en riskli ülkeleri arasında yer alıyoruz.
Çağdaş uygarlıklar düzeyini yakalamayı hedefleyen bir yapı değişikliği anlamında yapısal reform yapmak istiyorsak, yukarıda sıralanan sorunları teker teker ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bu işe hukukun üstünlüğünü sağlayarak başlarsak attığımız her adımdan sonra Türkiye’nin risk priminin biraz daha düştüğünü görebiliriz.
Tabii ki hiç kuşkusuz asıl konu risk primini düşürmekten öte çağdaş uygarlık düzeyini yakalamak ve halkına bunu verebilmektedir. Risk priminin düşmesi çağdaş uygarlık düzeyine ilerlemenin bir yan ürünü olarak karşımıza çıkacaktır.
Beni dinlediğiniz ve dönemin son toplantısına katılımlarınız için hepinize teşekkür ediyorum.