ANSİAD 32. KURULUŞ YIL DÖNÜMÜ VE ÖDÜL TÖRENİ


2019 yılında tüm dünyada yaşanmaya başlayan covid süreci Mart 2020 tarihi itibari ile de ülkemiz gündemine girmiş ve hepimize toplumsal ve ekonomik anlamda ciddi kayıplar yaşatmıştır. Bu süreçte küresel ve ulusal ölçüde alışılmışın ötesinde çok çalkantılı bir dönem geçirdiğimizin ve halen bu sürecin kendini hissettirmeye devam ettiğini de söyleyebiliriz.

Salgın yeni varyantları ile inişli çıkışlı olarak hızını sürdürse de aşıların etkisi ile en azından hastane yatış ve ölüm oranlarının azaldığını görebiliyoruz.

Bu süreçte bir çoğumuz gerek bu salgına şahsen yakalanarak gerekse yakınlarımızı kaybederek acı deneyimler yaşadık. Ansiad olarak bizlerde bu deneyimi acı bir şekilde yaşayanlardanız. Çok sevdiğimiz arkadaşımız, kardeşimiz, üyemiz Süleyman Öztürk'ü bu salgında covide kurban verdik. Bu vesile ile kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabırlar diliyorum tekrar.

Bir derneğin ilkelerinden hiç taviz vermeden üstelik her geçen yıl emin adımlarla büyüyerek 32 yılı geride bırakması hiç kolay değildir. Ansiad bunu başaran nadir derneklerden biri olup gerek kurumsallığı gerekse girişimcilik ekosisteminin büyüklüğü ile sadece Antalya'ya değil tüm Türkiye'ye örnek teşkil etmektedir.

Her zaman vurguladığımız gibi sivil toplum kuruluşları toplumsal gelişmenin, demokratikleşmenin ve ekonomik kalkınmanın en önemli aktörlerinden biridir. Bunları yaparken de gücünü üyelerinden ve onların entelektüel birikimlerinin oluşturduğu sinerjiden alırlar. Ansiad bu sinerjiyi 32 yıldır en güçlü şekilde yaşatan ve çevresine yayan bir sivil toplum kuruluşudur.

Bu vesile ile kuruluşundan bu yana derneğimizde görev alan yönetim kurullarındaki büyüklerimize, dostlarımıza, çalışmalara destek veren tüm üyelerimize gayretleri ve çabalarından dolayı ayrı ayrı teşekkürü bir borç biliyorum. Ayrıca bu süreç içinde aramızdan ebediyete intikal eden üyelerimize ve kurucularımıza da Allah’tan rahmet diliyorum.

Ekonomi sadece ekonomiden ibaret bir mesele değildir. Herhangi bir ekonomik programın başarısı teknik özellikleri kadar, o ülkedeki yargı sisteminin güvenirliliğine, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygının düzeyine, kurumların yetkinliği ve ülkenin eğitim sistemindeki seviyenin yüksekliğine bağlıdır. Verilen eğitimin kız ve erkek çocuklarını ve gençleri çağımızın gereklerine uygun bir müfredatla yetiştirmesi mutlak olmalıdır. Bu da ancak eğitim kurumlarının, üniversitelerin güçlü özerk yapılarının, yüksek bilimsel kapasitelerinin, eğitimin özgür tartışma ve özgür düşünce ortamında yapılması ile gerçekleşebilir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne dek hiç ayrılmadığı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün koyduğu muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma ana hedefinin, ancak çağdaş uygarlık standartlarında bir devlet ve toplum yapısıyla hayata geçirilebileceği hiç unutulmamalıdır.

Cumhuriyetimizin kazanımlarını daha ileriye taşıyacak olan, daha güçlü bir demokrasi, daha sağlam bir hukuk devleti anlayışı ve daha yüksek bir kalkınma hızıdır. Bu noktada Türkiye'yi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkaracak reformları acilen hayata geçirmek, ülkemizin refah düzeyini artırmanın yanı sıra siyaset ve toplumsal sorunları yapıcı diyalog ve toplumsal uzlaşma anlayışıyla çözmek ülke olarak yakın geleceğimizin en önemli konularından olmalıdır.

Geleceğin rengi, pandemiyle iyice açığa çıktı. Dünya düzeni artık yeni bir kuruluş sürecinden geçiyor. Etrafımıza baktığımızda bunların tüm işaretlerini görmekteyiz. Türkiye'nin de bu yeni dünya düzeninde kendi yönelimi, stratejik kimliği ve iç düzeni hakkında kararlar vermesi gerekmektedir.

Aslına bakacak olursak bu noktada tercihler nettir ve bu tercihler Türkiye'nin 21. yüzyılda küresel düzende nasıl bir yere sahip olacağını belirleyecektir.

Diplomatik esneklik ve yapıcılık ile çatışmacılık, laiklik ve bilimsellikle hurafe, özgürlükçü ilkeler ile baskıcılık, doğayı sakınmak ile onu talan eden bir hoyratlık, kadınların eşitliğini benimsemek ile onları ikinci sınıflığa mahkum etmek, demokrasi ile otoriterlik, çoğulculuk ile çoğunlukçuluk, vatandaş hakları ile tebaacılık, hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü ile baskıcılık arasındaki bu tercihler, dünyada ve ülkemizde nasıl yaşayacağımıza dair tercihler olacaktır.

Artık 32 yılı arkamızda bırakmış bir kurumuz. Temelleri Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından atılan, ilkelerine yürekten bağlı olduğumuz ve önümüzdeki yıl 100. yaşını kıvançla kutlayacağımız cumhuriyetimizin temel ilkelerinden ve hedeflerinden vazgeçmeden ama onları çağa uydurmayı da beceren bir yaratıcılıkla, yeni dünya düzeninde ülkemizin hak ettiği yerini almasını istiyoruz.

Bunu yapabilecek yaratıcılığımızın ve irademizin olduğuna da emin olmakla birlikte ANSİAD olarak dün olduğu gibi yarında bu heyecan verici yolculuğun bir parçası olmaya devam edeceğimizi özellikle belirtmek isterim.

Cumhuriyetimizin 100. yılına doğru hepimizin yolu açık, kılavuzu Mustafa Kemal ATATÜRK olsun.

 

Akın AKINCI

ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı