TBB BAŞKANI PROF.DR.AV.METİN FEYZİOĞLU ANSİAD'A KONUK OLDU


TBB Başkanı Prof. Dr. Av. Metin Feyzioğlu, ANSİAD toplantısında gündemi değerlendirdi.

FEYZİOĞLU: “İNTERNETİME DOKUNMA; VETO YOKSA OY YOK”

“KONUŞAMAYAN YARGININ KONUŞAN BAŞIYIM”

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, konuşmasında, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması ile iyi işler yapılmaya başlandığını belirterek, gizli tanıklığın ortadan kaldırılmasını istedi ve “ Engin Alan ve diğer kahramanları bir pazarlık uğruna zindana atan siyasi zihniyete verilecek cevap zindanları boşaltmalarını istemektir.”

Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD)'ın 2014 faaliyet yılı 3. Olağan Toplantısına katılan Türkiye Barolar Birliği (TBB)  Başkanı Prof. Dr. Av. Metin Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e seslenerek, “İnternetime dokunma; Veto Yoksa oy yok” dedi. Feyzioğlu; “Adalet Mülkün Temelidir. Aslında adalet bir ülkenin temelidir. Adalet ekonominin de temelidir. Adalet her yurttaşın vazgeçilmezidir” diye konuştu.

700 bin kişilik bir orduya komuta eden genelkurmay başkanının, PKK'nın iki numaralı adamı Şemdik Sakık'ın gizli tanıklığı ile terör örgütü kurmak ve yönetmekten tutuklandığını hatırlatan Metin Feyzioğlu, “Engin Alan ve diğer kahramanları bir pazarlık uğruna zindana atan siyasi zihniyete verilecek cevap zindanları boşaltmalarını istemektir” diye konuştu. Muhalefet partilerini eleştiren Feyzioğlu, “Onlardan isteğimiz iktidar değillerse, iktidara alternatif olmalarıdır. Çözüm üretin, çare bulun, öneri koyun” dedi.

ANSİAD Yüksek Danışma Kurulu Başkanı Mehmet Hacıarifoğlu'nun başkanlığını yaptığı, Ramada Plaza Otelindeki toplantıya konuk olarak katılan TBB Başkanı Prof. Dr. Av.Metin Feyzioğlu, “Hukukun Üstünlüğü ve Demokrasi” konulu bir konuşma yaptı. Toplantıya, eski Bakanlardan Metin Şahin, Antalya Milletvekili Av. Gürkut Acar, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, Antalya Baro Başkanı Av. Alper Tunga Bacanlı, İl Genel Meclisi Başkanı Av. Cavit Arı, sivil toplum örgütlerinin başkanları, adliye mensubu hakim ve savcılar, il yöneticileri ve ANSİAD üyeleri katıldı.

Toplantı Başkanı Mehmet Hacıarifoğlu'nun kısa açış konuşmasının ardından kürsüye gelen TBB Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, yatırımcının, güvenin olmadığı yerde yatırım yapmaktan imtina edeceğini belirterek, “Bir yatırımcı, bir işadamı çıktığı maçın 90 dakika olduğunu bilmek ister. Baştan maç 90 dakika deyip, hakem 75 dakikada düdük çalar maçı bitirirse bir daha maça çıkmaz. 'Ama burası Türkiye, olur' derlerse de güveni zedelendiği için yatırım yapmaktan vazgeçer. Yabancı yatırımcı için de durum böyledir. Hukukun olmadığı yerde, yargıya güvenin olmadığı ülkede yabancı yatırımcı da yatırım yapmak istemez.  Ya da hazır tesis satın alır, katma değerini kazandıktan sonra da satar gider” dedi.

Güveni insanlar üzerinden örnekleyen TBB Başkanı Prof. Dr. Av.Metin Feyzioğlu, yurttaşların yaşadıkları ülkelerde kendilerini güvenli hissetmeleri halinde tasarrufa yöneleceklerini dile getirerek şöyle devam etti;

“Bugün ekonomide en büyük sorunumuz, tasarruf azlığıdır. Bugün Türkiye iş ve istihdam yaratabilmek, sosyal patlamaları önlemek adına yatırımcı ve kredi peşinde. İşte bunları becerebilmenin yolu da demokrasiden ve hukukun üstünlüğünden geçiyor. Bugün hakimlerimizin kürsülerinin arkasında 'Adalet Mülkün Temelidir' yazıyor. Aslında adalet bir ülkenin temelidir. Adalet ekonominin de temelidir. Adalet her yurttaşın vazgeçilmezidir. Türkiye'de çalışabilir nüfusumuzun ezici çoğunluğu maalesef ilkokul mezunudur. Oysa Türkiye çok daha fazlasına layıktır.  Sizler işadamısınız toplam kaliteyi anlarsınız. Türkler olarak marka değeri kazanmak zorundayız. En kaliteli ayakkabıyı, en iyi boruyu üretebiliriz. Ancak marka olmayınca faydası yok. İtalyanların ayakkabısı marka olmuş. Bizden kaliteli olmasa da marka. İşte markayı ancak hep birlikte yaratabiliriz. Bunun için de iyi yargıya ihtiyacımız var.”

Türkiye'nin içinde bulunduğu sıkıntılı süreci değerlendiren ve İdarenin; siyasi, etnik, mezhep tercihlerine, hatta cinsiyete göre ayırımcılık yaptığına dair kimsenin güvencesinin olmadığını anlatan Feyzioğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Nüfusumuzun 12 milyon 700 bin civarındaki kadın nüfusu ev kadını ise, artık iş aramadıkları için istatistiklerde ve işsizlik oranlarında yer almıyorsa böyle bir sistemde kalkınma hayali kurmanın anlamı var mıdır?”

Türk Bankacılık sisteminin 2001 yılında sağlamlaştırılması ile Türkiye'nin ciddi çıkışlar yaşadığını hatırlatan, son günlerde yaşanan krizin sert düşüşlere neden olabileceğini söyleyen TBB Başkanı Prof. Dr. Av. Metin Feyzioğlu, “Çıkışın temel nedeni sosyal adalettir. Adalete güvendir. Bunu sağlayamadığımız takdirde hayallerimize ulaşmamız giderek zorlaşacaktır. O yüzden düşüş de kötü olacak. O hayallerimizin sahibi siyaset değil, sizlersiniz. Başarı kimsenin tekelinde değildir. Başarısızlık varsa siyasi iktidarlarındır” diye konuştu.

Türkiye'de hala düşünce özgürlüğü ve düşünceyi açıklama özgürlüğünün tartışıldığını, özgürlükten söz edenlerin vergiyle, idari ve toplumsal yaptırımlara maruz bırakıldıklarına dikkat çeken TBB Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, şöyle devam etti:

“Yargının konuşan başıyım.”

“Türkiye'de biri Cumhurbaşkanlığı'nda onay bekleyen, diğeri TBMM'de komisyonlarda görüşülen iki kanunla yatıp kalkıyor. 82 bin avukatın, 79 Baro'nun başkanıyım. Bu yargının başı demektir. Konuşamayan yargının konuşan başıyım. Kendi adıma da konuşuyorum. İnternet Yasası ile ilgili gelişmeleri sansür boyutu ile yakından takip ediyorum. Cumhurbaşkanı ile görüştüm. Yapılmak istenen, düşünceyi sansürlemek olduğu kuşkusuzdur. İyi niyetimiz ve kararlılığımızla bu Yasa'nın çağdaş dünyada emsali olmayan bir sansür olduğunu savunmaya devam edeceğiz.  Bu Yasa bal gibi, buz gibi düşünceyi sansürlemektir. Bu Yasa Cumhurbaşkanı tarafından onaylanırsa İnsan Hakları mahkemesinden mahkumiyet, Anayasa Mahkemesi'nden iptal gelecektir.”

“İnternetime dokunma; Veto Yoksa oy yok”

Başkanlık şapkası yerine, çok daha önemli gördüğü yurttaşlık şapkasını takarak konuşacağını anlatan TBB Başkanı Prof. Dr. Av. Metin Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e seslenerek şöyle konuştu:

“Haziran ayında halk Cumhurbaşkanı'nı seçecek. Siz de aday olursanız ve bu konuyu veto etmezseniz size oy yok. Bunu sadece ben değil, 8-10 milyon kişi söylüyor: 'İnternetime dokunma; Veto yoksa oy yok' Bu bir yurttaşlık dayanışmasıdır. Cumhurbaşkanı başımızın tacıdır, en üst makamdır. Adaylar halkın dediklerini değerlendirecektir. Demokrasinin keyfi de buradadır.”

Mecliste görüşülen yasa teklifi ve Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu özetleyen TBB Başkanı Prof. Dr. Av. Metin Feyzioğlu, “Türkiye önemli bir sürecin içine girdi. Bütün izler birbirine karışmış. Ülke toz-duman içinde gözgözü görmüyor” dedi. Ülkenin bu noktaya gelişini de şöyle özetledi:

“Kimse alınıp darılmasın. Birincisi her iktidar bir muhalefete ihtiyaç duyar. Dışarıda etkin bir muhalefet bulamazsa kendi içinden muhalefet çıkarır. Ortaya çıkan gerçekler gösterdi ki; tek başına sandığımız iktidarda bir koalisyon varmış. Yalnız biri sandığa girmemiş. Yıllardır birlikte yürümüşler. İkincisi; gezi olaylarında toplumsal muhalefet siyasal muhalefetin önüne geçti. Eylemler elbette iktidara karşı yapılmıştır ama, gezi süreci bir toplumsal muhalefet hareketidir. Şimdi hem iktidar, hem muhalefetin bu olaylardan çıkaracağı dersler vardır: 'Biz toplumsal muhalefeti temsil eden sivil toplum hareketini neden tatmin edemedik'  diye kendilerini sorgulamalılar.”

Hükümet içindeki sanal koalisyonda ilk çatlağın Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanması ile ortaya çıktığını öne süren TBB Başkanı Prof. Dr. Av. Metin Feyzioğlu, “Anayasa'ya göre Yüce Divan'da yargılanması gereken İlker Paşa, özel yetkili mahkeme kendinde bu gücü görerek 700 bin kişiye komuta eden askeri içeri atmıştır. Bir de mesaj vermiştir. 'Eğer biz istersek sırada Başbakan var, bakanlar var'  demiştir. Çünkü Özel yetkili mahkemeler kendilerini 4. güç ilan etmişlerdir. Nitekim 2,5 ay sonra MİT müsteşarını almak istemişlerdir. Bir sonraki ciddi kırılma noktası Mavi Marmara'dır. İsrail askerlerinin gemide yaptıkları katliamdan sonra hükümet; cemaat lideri tarafından ağır şekilde eleştirilmiştir. Son olarak dershane meselesi ile kardeşlerin arası iyiden açılmış ve 17 Aralık'daki yolsuzluk iddiaları sonucu yargının ve emniyetin içine paralel devletin girdiği noktasına kadar gelmiştir” diye konuştu.

17 Aralık yolsuzluk soruşturmasında  “Paralel Devlet” iddialarının mercek altına alınması gerektiğini söyleyen, düğmeye basıldıktan sonra ortaya çıkan “Kumpas” iddiaları ile delillerinin de ayrı düşünülmesi gerektiğini savunan Feyzioğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayat gridir, düşünmemiz gerekir. İttifak parçalanmasaydı, yolsuzluk soruşturmasında düğmeye basılacak mıydı? Hayır... İttifak parçalanmasaydı, kumpas iddiaları dile getirilecek miydi? Hayır... Ya yeniden yargılanma? Buna da hayır... Bu iki 'Hayır'ın, bu iki iddianın yargı ile ilgili olduğunu görmek için deha olmaya da gerek yoktur. Her iki iddianın da sonuna kadar araştırılması için adil yargılama yapan ve avukatın ne işe yaradığını anlayan bir yargıya ihtiyaç vardır. Ortada yolsuzluk iddiaları vardır, ayrıca asker ve aydınlar kumpasa getirilmiştir. Ben taraf tutmayı, bunlardan birini yok saymayı reddediyorum.”

Siyasi partiler; İktidara alternatif olmalı

Temel konunun yaşanmakta olan bu devlet krizinden Türkiye'nin yurttaşlar adına ve ülke adına bir fırsat yaratıp yaratamayacağı olduğunu söyleyen ve Türkiye'de yargının bağımsız olmadığını dile getiren TBB Başkanı Prof. Dr. Av. Metin Feyzioğlu, “Bunun için de örnekler önümüzdedir. İşte Venedik kriterleri, işte AB'nin olmazsa olmaz kuralları, işte çağdaş ve demokratik ülkeler... Bunları yapmayanlara da işte sandık demek lazım” diye konuştu. Siyasi partilerden iktidar değillerse, iktidara alternatif olmalarını ve ülke sorunlarına hep birlikte çözüm bulmalarını istediklerini anlatan Feyzioğlu, şöyle devam etti:

“TBB olarak bizler Kanunu okumaktan aciz birilerinin eleştirilerine rağmen görevimizi yaptık. TBB Yasa gereği kendini ilgilendiren konularda Kanun önerir. Bu hukukun üstünlüğü ve insan hakları gereğidir. Ama yaşananlar ilginçtir. Soruşturulan bir İçişleri Bakanı’nın emrindeki kişilerin görev yerlerini değiştirmesi hukukun üstünlüğüne aykırıdır. Askere kumpas hazırlandığını söyleyen başbakanının eyleme geçmemesinin insan hakları ile ilgisi yoktur.”

Şu anda TBMM’de tartışılan bir Kanun teklifi ile demokrasi adına olumlu adımlar atıldığını dile getiren Feyzioğlu, “Özel yetkili mahkemeler kapatılıyor, tutuklanma şartlarını zorlaştıran hükümler geliyor, soruşturma sırasında avukatlara dosyayı görme yetkisi veriliyor. Mal varlığına konulan tedbir zorlaştırılıyor. TBB olarak bu teklifi destekliyoruz. Ancak; yarın bir başbakan çıkıp, şu havuza şu kadar para ver, şuraya 60 adet otobüs ver deyip, olmazsa mal varlığına el koyamamalı. Yasa teklifi yurttaşın can güvenliği değil, malını korumayı hedeflemektedir. Biz mal varlığına tedbir konulmasına karşıyız ama can varlığına karşı da tedbiri zorlaştıran maddenin de konulmasını istiyoruz. İşte hukukun üstünlüğü budur. Muhalefet partileri eğer kızmaz bizi dinlerlerse 128. maddedeki tedbirlerin zorlaştırılmasına karşı çıkmazlar, aynı şeyi tutuklamalar için de isterler” dedi.

Gizli tanıklık ortadan kaldırılmalıdır

700 bin kişilik bir orduya komuta eden genelkurmay başkanının, PKK'nın iki numaralı adamı Şemdik Sakık'ın gizli tanıklığı ile terör örgütü kurmak ve yönetmekten tutuklandığını hatırlatan Metin Feyzioğlu, şöyle devam etti:

“Gizli tanıklık ortadan kaldırılmalıdır. Bir Genel Kurmay Başkanı Web Sitesi kurdu diye gizli tanık ifadesi ile ömür boyu hapse mahkum edilemez. Bunu Türk Milletine anlatmanın imkan ve ihtimali yoktur. Bunu kim düzeltmezse tarih onları cezalandıracaktır. Daha büyük ceza bunların tarih kitaplarına nasıl geçecekleridir. Kardak kahramanlarının tamamı Balyoz'dan hükümlüdür. Bir katili yurt dışından getiren ve göğsünde şeref madalyası taşıyan Engin Alan zindandadır. Onlara verilecek cevap 'Biraz daha kalsın' değil, 'zindanların kapılarını açın' olmalıdır.”

Konuşmasının bu bölümünde çok duygusal bir ifade ile Engin Alan'ı ziyaretini anlatan Metin Feyzioğlu, “Askerlikte bile kimseye komutanım demedim. Ama Engin Alan paşaya komutanım dedim. Timi ile birlikte zindandaydı. Onlar da geldiler. Sahneye gözlerimde her biri 5-6 metre uzunluğunda bir kahramanlar timi girdi. Engin Alan en öndeydi. Üzerinde bir güneş yürüyordu. O bir insan değildi, Türk Milleti'nin kendisiydi. Onlara 'Sizden bir talebimiz var' dedim. 'Torunlarınızı sevmek için değil Irkçı terör örgütünü bir kez daha yere vurmak için' dedim. Komutanıma görev verdim. O da 'Görev alınmıştır' dedi... Engin Alan ve diğer kahramanları bir pazarlık uğruna zindana atan siyasi zihniyete verilecek cevap zindanları boşaltmalarını istemektir” dedi. Konuşmasını muhalefet partilerine seslenerek tamamlayan Feyzioğlu:

“Muhalefet partileri çare getirin. Öneri koyun. Yapmazlarsa millete şikayet edin. Size sadece bir sözüm var. Bizi vurabilir, kırabilirler. Mustafa Kemal'in dediği gibi Yenilgi başkalarının olacaktır. Hep birlikteysek bizi asla eğemeyecekler” dedi. 

Konuşmasının sonunda ayakta alkışlanan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Av. Metin Feyzioğlu'na ANSİAD Başkanı Ali Eroğlu ile Toplantı Başkanı ve Ansiad Yüksek Danışma Kurulu Başkanı Mehmet HACIARİFOĞLU tarafından gecenin anısına bir plaket verildi.