İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından her yıl açıklanan ‘Türkiye'nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2018’ araştırma sonuçlarına göre 2018 yılı İSO ikinci 500 listesinde yer alan Antalya Sanayici ve İş İnsanları (ANSİAD) üyemiz Ekiciler Süt Gıda Tarım Hayvancılık San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Burçin Ekici'yi tebrik ediyor, bölgemiz ve kentimiz adına sanayideki gelişime katkı koyan çalışmalarının ve başarılarının devamını temenni ediyorum.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
ANSİAD Yönetim Kurulu Genel Sekreteri ve Graphx Reklam Ajans Başkanı Necdet ALKANDEMİR’in firması Graphx Reklam Ajansı tarafından Barut Hotels’in yeni konsepti ‘Collection’ için yaratılan reklam filminin, New York Festivals TV & Film Awards’ta Bronz Madalya’nın sahibi olduğunu memnuniyetle öğrenmiş bulunuyorum. Berlin ITB’de kazanmış oldukları büyük ödülün ardından ikinci ödülün de sahibi olan Sayın Necdet ALKANDEMİR ve Graphx Reklam Ajansı ailesini çalışmalarından dolayı tebrik ediyor, başarılarının artarak devam etmesini diliyorum.
Saygılarımla.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
ANSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Akant Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Sarper DERMUT, Akant Okulları bünyesindeki AKANT KİDS’i Değirmenönü Caddesi’ndeki yeni yerinde hizmete açmıştır. Sayın Sarper DERMUT ve Akant Okulları ailesine hayırlı olsun dileklerimi iletiyor, bol kazanç getirmesini temenni ediyorum.
Saygılarımla.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından her yıl açıklanan ‘Türkiye'nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2018’ araştırma sonuçlarına göre 2018 yılı İSO ilk 500 listesinde yer alan Antalya Sanayici ve İş İnsanları (ANSİAD) üyeleri AGT Ağaç San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Semih Söylemez, Adopen Plastik ve İnşaat Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Sak ve Özdilek Ev Tekstil San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek’i tebrik ediyor, bölgemiz ve kentimiz adına sanayideki gelişime katkı koyan firmalarımızın başarılarının devamını temenni ediyorum.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Hayalimizdeki Türkiye başlığı sadece bu akşamki toplantımızın konusu olmaktan ibaret değildir. Bu yıl, Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Hayalimizdeki Türkiye ve Antalya konusunu devamlı olarak çalışacak ve gündemde tutacağız. Toplum olarak Cumhuriyetin ve 100. Yılın önemini yeterince idrak etmiş olduğumuzdan emin değilim, bu nedenle bugün ilk olarak bu noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Türk milleti Cumhuriyetten önce millet değildi, ümmet ve halktı. Cumhuriyet, Türk milletinin millet olmasının temelidir. Cumhuriyet, Türk halkına milli devlet kurumları, milli tarih, dil, hukuk bilinci vererek millet olmanın yolunu açmıştır. Atatürk’ün ve Cumhuriyetimizin kurucularının açtığı çağdaş uygarlık yolunda ilerleseydik bugün bu tarih bilincine sahip olur ve milletçe 100. Yıl coşkusunu her gün birlikte yaşardık. Maalesef, toplum olarak Cumhuriyet kültürünü, çağdaş uygarlığın ne olduğunu kavrayamadık ve o yolda ilerleyemedik. Okullarımızda, yurtlarımızda gençlere Cumhuriyetin ne anlama geldiğini öğretemedik. Demokrasi ve hukuk sistemimizdeki sorunlar ve siyasi kutuplaşma yüzünden millet olma vasfımızı bile kaybetmeye başladık.
Nitekim deprem felaketinde bile halkımızın yardımlaşma seferberliği haricinde siyasetteki ayrışmayı, kutuplaşmayı önleyemedik. Deprem kayıplarının büyüklüğü karşısında sorumluluk almadığımız gibi, gerilim, hakaret, tehdit dolu bir seçim sürecine girdik. Türkiye Cumhuriyeti, milli bir hukuk devletiyse ve demokrasi varsa seçimler gerginlik, hakaret, tehdit, çatışma içerisinde değil, seviyeli fikir tartışması şeklinde yapılmalıdır. Bunu yapamıyorsak gerçek bir hukuk devleti ve demokrasi olmadığımız anlamına gelir ki bu ülkede hiç kimse bunu vatanımıza ve milletimize yakıştıramaz.
Sayın Başkan,
Değerli arkadaşlarım,
Çağdaş ve gelişmiş ülkelerde iş insanları kalkınmanın öncüsüdürler, dünyaya ile rekabet ederken ülkelerine de vizyon kazandırır, örnek olurlar.
Cumhuriyet tarihimizde bu şekilde örnek olmuş çok sayıda iş insanı bulunmaktadır. Vehbi Koç, Sakıp Sabancı bizim de hatırladığımız, ülkenin sorunlarına kafa yoran, görüşlerini her dönem cesaretle kamuoyu ile paylaşan rol model insanlardı. Üzülerek söylemek durumundayım ki Türk iş dünyası, son yıllarda bu özelliğini kaybetmeye başladı. İş insanları, ihale, kredi, tahsis, teşvik peşinde koşan, ama hukuk, demokrasi, sosyal adalet, kalkınma meselelerini tartışmayan bir kesim olarak görülmeye başlandı.
TÜRKONFED ve ANSİAD bu konularda örnek çalışmalar yapsa da özel sektörün geniş kesimi, iş dünyası STK’ları ve meslek örgütlerinin çoğunluğu bu konulara ilgi göstermediği için yeterli ilerleme olmadı. Bu açıdan iş dünyası olarak Mustafa Kemal Atatürk’e, Cumhuriyetimizin kurucularına ve Türkiye’nin gelecek nesillerine bir özür borçlu olduğumuza inanıyorum.
Bugüne kadar hep yatırım, ihracat, altyapı, teşvik, ekonomik büyüme, cari açık gibi kısa vadeli sorunları konuşarak uzun vadeli yapısal konuları ve gelecek vizyonunu unuttuk. İş dünyası olarak en hakiki mürşidin bilim olduğunu anlatamadık. İş dünyası olarak hukuk olmadan millet ve devlet olmayacağını anlatamadık. İş dünyası olarak kalkınmanın ve refahın özgürlük, hukuk ve demokrasi anlamına geldiğini yeterince anlatamadık. İş dünyası olarak Atatürk’ün 100 yıl önce İzmir İktisat Kongresi’nde söylediği sözleri, kalemin kılıçtan keskin olduğunu, karasabanın toptan ve tüfekten güçlü olduğunu anlayamadık ve anlatamadık.
Bunun sonucunda Cumhuriyetimizin 100. Yılında, kişi başı gelirde dünyada neredeyse 80. sıradayız. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde 71. Sıradayız. Demokrat partinin iktidara gelişinden 73 yıl sonra Türkiye dünya demokrasi sıralamasında 103. Sıradadır. Özgürlük sıralamasında 130’uncu, basın özgürlüğünde 149. Sıradayız. Dolayısıyla artık kendimizi hamasetle kandıramayız. Artık kendimizi 2023 olmadı, 2123’e bakalım diyerek kandıramayız. Demokrasi, insan hakları, özgürlük önemli değil, uçak gemisi yapacağız, Mars’a gideceğiz, Çin gibi olacağız diyerek de kendimizi kandıramayız.
Bu nedenle birinci hayalimiz Türkiye’nin çağdaş uygarlık, yani çağdaş hukuk ve demokrasi ülkeleri düzeyinde olmasıdır.
Demokrasi, seçim demek değildir, demokrasinin olmazsa olmazı güçlü parlamenter rejim, bağımsız yargı, bağımsız basındır. Bunun için yüzyıl daha bekleyemeyiz, Türkiye bir yıl içerisinde demokrasi, özgürlük sıralamasında dünyada ilk 40 ülke arasına girmelidir.
Türkiye ekonomisi kayıt dışı ve kara paranın, yolsuzluk ve yoksulluğun olmadığı, sosyal piyasa ekonomisi olmalıdır. Demokrasi ve kalkınma için siyaset ve ticaret arasına duvar örülmeli, siyaset alanı, siyaset insanları ve iş insanları için ticaret ve zenginleşme aracı olmamalıdır. Bu nedenle siyasi ahlak, iş ahlakı, dürüstlük, şeffaflık da hızla gerçekleştirilmesi gereken hayalimiz veya hedefimiz olmalıdır.
Demokrasiden sonra ikinci hayalimiz çocuklarımıza hayat hakkı vermek olmalıdır. Çünkü böyle giderse çocuklarımıza temiz su, temiz hava, temiz toprak bırakmayacağız. Bu nedenle sürdürülebilir kalkınma hedefinde dünyada 71. Sıradan 10 yıl içinde ilk 40 ülke arasına gelmeliyiz.
Demokrasi ve çevreden sonra üçüncü hayalimiz bilim olmalıdır. Devletin, üniversitelerin ve toplumun bilim kültürüne sahip olması hayati bir meseledir. Bu nedenle önce üniversitelerimizin tümü bilim kültürüne sahip olmalıdır.
Dördüncü hayalimiz eğitim ve kültürde çağdaş uygarlık olmalıdır. Çocuklarda ve gençlerde özgür ve yaratıcı ruhu geliştiren bir eğitim sistemine geçmezsek cehaletin ve ahlaki yozlaşmanın yayılmasını önleyemeyiz. Özgür düşünce olmadan eğitim ve bilim olmayacağı için ilk yapmamız gereken şey çocuklara özgürlüğü, yaşam sevgisini ve öğrenmeyi öğretmektir.
Beşinci hayalimiz çağdaş bir iş ve çalışma hayatı olmalıdır. Erken emeklilik kavramı yerine yaşam boyu öğrenme, çalışma kültürüne geçmeli, çalışmayı zorunlu geçim aracı olmaktan çıkararak öğrenme, kendini geliştirme, mutlu olma faaliyetine dönüştürmeliyiz. Aileyi ve toplumu korumak istiyorsak kadın erkek eşitliğini sağlamalı, kadınların işgücüne katılımını %35’de bırakmamalı, en azından %60’lara çıkarmalıyız. Çalışanların şirketlere ortak olması, 18 yaşına gelen herkesin kooperatif, sendika üyesi olması da hayalimiz, hedefimiz olmalıdır.
Altıncı hayalimiz geleceğin teknolojisiyle ilgili olmalıdır. Kodlama ve algoritma dilini hepimiz öğrenmeli, bütün topluma öğretmeliyiz. Yapay zeka ve Metaverse dünyası insanları pasif hale getirerek eve hapseden, toplumu kontrol edip, yönlendiren bir dünya değil, yaşam boyu öğrenme, sosyal yaşama, kent yönetimine, ülke yönetimine katılma aracı olmalıdır.
Yedinci hayal ve hedef alanı kentler olmalıdır. Kentler, bugünkü gibi, yaşanmaz, sağlıksız ve depreme karşı dayanıksız yerleşim yerleri olmaktan çıkmalı, sokağa çıkınca insanı mutlu eden, estetik ve sanatın her sokakta olduğu, paylaşma, dayanışma, öğrenme, yaratma, üretme mekanları olmalıdır. Bunları yaparsak ekonomi de büyür, ihracat ve istihdam da artar, Türkiye uçak da yapar uzaya da gider. Bunlar yüzyıllık, olmayacak hayaller değildir. Olabilmesi için bugün devam eden yanlış uygulamalardan hemen vazgeçmemiz yeterlidir.
Sayın Başkan,
Sevgili Arkadaşlar,
Antalya’dan örnek vererek devam etmek istiyorum. ANSİAD olarak, Cumhuriyetimizin 100. Yılı vesilesiyle İkinci Yüzyılda Antalya çalışmasını başlattık. 28 Mart’ta Antalya’nın 2033 vizyonu üzerine ilk toplantımızı yaptık ve 2006’da yapmış olduğumuz 2023 vizyon çalışmasını değerlendirdik. Antalya ekonomisi, turizmi, sanayisi, tarımı, ihracatı hızlı bir büyüme kaydetmiştir, ama buna rağmen Antalya orta gelir tuzağından çıkamamıştır. Gerek TÜRKONFED gerekse biz orta gelir tuzağından büyümeyle değil, yapısal değişimle çıkıldığını çok konuştuk, ama bunu topluma ve yönetici kesime halen anlatamadık. Antalya bu şekilde büyümeye devam ederse 20 yıl sonra turizmi konuşmamıza gerek kalmayacaktır.
Bugün konuşmamı uzatmamak için sadece birkaç noktaya değinerek tamamlayacağım. Antalya sayısal olarak büyümüştür, ama niteliksel olarak istediğimiz gelişmeyi kaydedememiştir. Plansız kentleşme, göç, altyapı sorunları, kent kültürünün ve kimliğinin yok olması, çevre kirliliği, kent estetiğinde gerileme, kültür ve sanat kenti hedeflerinde yetersiz gelişme gibi bir dizi eksikliğimiz bulunmaktadır.
Antalya için artık sayısal hedeflerden önce Türkiye için konuştuğumuz ilkeleri konuşmalı Antalya’da yerel demokrasiyi kurmakla işe başlamalıyız. Antalya siyasetinde de liyakat, hukuk, dürüstlük, şeffaflık, katılımcılık esas olmalıdır. Antalya siyasetinde de siyaset, ticaret arasına duvar örmeliyiz. Antalya basını siyasetten ve ticaretten bağımsız olmalıdır. Antalya’da kentlilik bilinci, kentlilik sorumluluğunu güçlendirmeliyiz. Siyasi ayrışmanın, grup siyasetinin kenti parçalamasına, ahlaki ve kültürel yozlaşma yaratmasına engel olmalıyız.
Antalya’nın coğrafik olarak taşıma kapasitesi dolmuştur. Buna rağmen plansız, altyapısız, aşırı yapılaşma ve imar tadilatları halen devam etmektedir. Bu nedenle Antalya’da göçü ve nüfus artışını azaltacak ve nitelik kazandıracak gerçek bir şehir ve imar planı olmalıdır. Yabancılara konut satışı üzerinden vatandaşlık verilmesi uygulamasından vazgeçilmeli veya vatandaşlık koşulları ağırlaştırılmalıdır. Antalya, sürdürülebilir kalkınma ve çevre hedeflerinde AB hedeflerini esas alarak uygulamaya başlamalıdır. Antalya ekonomisi artık tamamen yüksek teknoloji yatırımlarıyla büyümeli, bütün tahsisler bu çerçevede yapılmalıdır. Bu yönde daha pek çok şey söylemek, gelecek hayalleri ve hedefleri belirlemek mümkündür, fakat önce yanlış gidişe bir dur dememiz, Antalyalı olmanın, Antalya’yı temsil etmenin şartlarını belirleyerek başlamamız gerekiyor.
Bu nedenle Antalya için hayalimi de yine dünyada çağdaş uygarlık düzeyinde en ileri kentler arasında yer almak cümlesiyle özetlemek istiyorum. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı 100 sonrası değildir, yarındır, gelecek aydır, 2023 yılıdır. Ya 1923’e layık olacağız ya da kendimizi kandırmaya devam edeceğiz. 1923’e layık bir Türkiye ve Antalya dileyerek sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
ANSİAD Üyesi ve Foraks İnşaat - Fora Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman ÖZTÜRK’ün firması Fora Mühendislik’in Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) işbirliğinde oluşturulan “TOBB Türkiye 100 - Türkiye'nin en hızlı büyüyen 100 şirketi” sıralaması 2015-2017 döneminde yüzde 397 büyüme ile listede yer aldığını memnuniyetle öğrenmiş bulunuyorum. Sayın Süleyman ÖZTÜRK ve Foraks İnşaat - Fora Mühendislik ailesini çalışmalarından dolayı tebrik ediyor, başarılarının artarak devam etmesini temenni ediyorum.
Saygılarımla.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
ANSİAD Üyesi ve 2014'ten bu yana Ekici Peynir Satış Direktörlüğü'nü yürüten Sayın Burçin EKİCİ'nin Ekici Peynir Genel Müdürü olduğunu memnuniyetle öğrenmiş bulunmaktayım. 60 yıldan uzun süredir peynir sektörünün önde gelen markaları arasında yer alan Ekici Peynir'in yeni Genel Müdürü olan Sayın Ekici’yi kutluyor,
başarılı çalışmalarının artarak devam etmesini diliyorum.
Saygılarımla.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
ANSİAD Üyesi ve Cantek Group Yönetim Kurulu Başkanı Can Hakan Karaca’nın, Antalya Organize Sanayi Bölgesi'nde uzun yıllardır gıda saklama, işletme ve soğutma teknolojileri alanında faaliyet gösteren Cantek Group bünyesinde Türkiye'nin ilk bitki fabrikası ‘Farminova’ projesini gerçekleştirmiş olduğunu memnuniyetle öğrenmiş bulunmaktayım. Dünya tarımında gerçekleştirmiş oldukları inovatif gelişmeyi hayata geçiren Sayın Karaca ve ekibini kutluyor, başarılı çalışmalarının artarak devam etmesini diliyorum.
Saygılarımla.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
ANSİAD Fahri Üyesi ve Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Havva İşkan Işık’ın, Antalya Kadın Müzesi Prof. Dr. Jale İnan 2020 Antalya Yılın kadını Ödülü’nün sahibi olduğunu memnuniyetle öğrenmiş bulunmaktayım. Sivil Toplum Örgütleri içerisinde yer alarak çalışmayı vazgeçilmez bir yurttaşlık görevi olarak gören, kültür ve tabiat varlıklarımızın korunmasına yönelik çalışmalarıyla 2009 yılından beri Patara Kazıları’nın Başkanlığını yürüten Sayın Havva İşkan Işık’ı kutluyor, başarılı çalışmalarının artarak devam etmesini diliyorum.
Saygılarımla.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
ANSİAD Üyesi Sherwood Resorts and Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ali Ceylan'ın Sherwood Dreams Resort Oteli'nin, Tripadvisor'ün Travellers Choice Best of Best ödülleri kapsamında 'Herşey Dahil Otel Kategorisi'nde Türkiye'nin en iyi otelleri arasında yer aldığını memnuniyetle öğrenmiş bulunmaktayım. Üyemiz Hasan Ali Ceylan ve Sherwood ailesini kutluyor, başarılı çalışmalarının artarak devam etmesini diliyorum.
Saygılarımla.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Değerli Ansiad Üyelerimiz, Kıymetli Misafirler ve Değerli Konuğumuz,
Bugüne kadar birçok konuşmamda ve basın açıklamalarımda ekonomik ve toplumsal refaha ulaşmak ve çağdaş medeniyetler düzeyine çıkabilmemiz için temel yapısal reformların yapılması gerekliliğinden bahsettim. Ciddi sorunlarımız olduğunu ve aslında bu sorunların aynı zamanda çağdaş dünyanın bize baktığında risk olarak nitelediği sorunlar olduğunu da belirtmiştim. Bu noktada ülke olarak hangi sıralamada olduğumuzu görmek adına bazı maddeleri sizlerle paylaşmak istedim.
1) HUKUK
· Hukukun herkese eşit ve tarafsız bir biçimde uygulanmayışı, yani hukukun üstünlüğünün bulunmayışı,
· Yasaların, yasaları yapanlara ve uygulayanlara uygulanmaması,
· İktidarın görüşleri aleyhine verilmiş AİHM kararları dahil, yargı kararlarının uygulanmaması,
· Yargının muhalefet için caydırma ve sindirme aracı olarak kullanılması,
· Yargıdaki atamalarda siyasetin en üst düzeyde rol oynaması,
Bütün bu uygulamaların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada bulunduğu hukukun üstünlüğü endeksinde toplam 128 ülke arasında 107. sırada yer almaktadır.
2) SİYASAL KONULAR VE DIŞ POLİTİKALAR
· Demokrasi eksikliği,
· Güçler ayrılığının olmayışı,
· Laiklik ilkesinin zedelenmesi,
· Siyasal partiler yasasının lider sultasını özendirici yapıda olması,
· Yüksek Seçim Kurulu’nun tümüyle bağımsız olmaması,
· Yerel yönetimler ile merkezi yönetim ilişkilerinin siyasal içeriğe dayalı olarak kurulması,
· Bütün komşularımızla sorunlu olunması,
· Yakın ilgimiz olan üç büyük güç olan ABD, AB ve Rusya ile sorunlu ilişkilerin düzene sokulamaması,
· AB ile üyelik müzakerelerinin yürütülememesi.
Bütün bunların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada bulunduğu “Siyasal İstikrar Endeksinde” 194 ülke arasında 174. sırada yer alıyor.
3) EĞİTİM
· Eğitimde sorgulayıcı, araştırıcı ve analitik bir yönteme dayanmak yerine ezbere dayalı yöntemlerin tercih edilmesi,
· Okullarda bilimin gerektirdiği eğitimin dinsel inanç süzgecinden geçirilerek biçimlendirilmesi, bilim ve din arasındaki konuların dinsel inanca göre kitaplara konulması veya konulmaması,
· YÖK’ün demokratik ve özgür üniversite yapısını önleyici tutumu,
· Üniversitelerin kendi rektörlerini, fakültelerin kendi dekanlarını seçme hakkından yoksun bırakılması,
· Gereksiz üniversite ve bölümlerin varlığı ve bazı bölümlere ihtiyaçtan çok fazla öğrenci alınması.
Tüm bunların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı OECD ülkeleri öğrencilerine uygulanan PISA testi sonuçlarına göre 37 PISA OECD ülkesi arasında 31. sırada yer almaktadır.
4) KAMU HİZMETİ GÖREVLİLERİ
· Kamu hizmetinde görev alanların atanma ve yükselmelerinde liyakatin değil taraftarlığın esas alınması,
· Kamu görevlilerin yaptıkları işte yetki kullanamamalarının bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı “Kamu Görevi Etkinliği” endeksinde 38 ülke arasında 32. sırada yer almaktadır.
5) EKONOMİ/MALİYE
· Yüksek enflasyon,
· İşsizliğin yüksekliği ve sistemin yeni iş yaratmadaki yetersizliği,
· Hesapsız verilmiş hazine garantileri,
· Piyasa faizlerinin yüksekliği,
· TL’nin dış değer kayıplarının sürekliliği ve yüksekliği,
· Cari açık ve bütçe açığı vermeksizin büyüyememe sorunu,
· Merkez Bankası’nın swap hariç net rezervlerinin ekside olması,
· Bütçe açıklarının vergi affı, imar affı gibi tek seferlik önlemlerle kapatılması ve bunların ahlaki bozulmaya yol açması,
· Vergi sisteminin dolaylı vergilere dayanması ve yarattığı adaletsizlik,
· Katma değer yaratma sorunu,
· Teşvik sisteminin ürün teşviki yerine kent veya sektör teşvikine yönelmesi sonucu teşvik olmaktan çıkması,
· Planlama eksikliği,
· Tarım kesiminin giderek ihmal edilmesi. Köyden kente göçlerin bu nedenle artması ve tarımsal üretimin gerilemesi,
· Faiz konusundaki takıntıların da etkisiyle uygulanan yanlış para ve maliye politikaları.
Bütün bunların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı “Ekonomik Özgürlük” endeksinde 169 ülke arasında 76. sırada yer almaktadır.
6) YOLSUZLUKLAR
· Siyasal iktidara yakın kişilerin yaptığı öne sürülen yolsuzlukların soruşturulmaması,
· Kamu harcamalarında şeffaflık ve hesap verilebilirlik eksikliği,
· Denetim eksikliği,
· Yargı denetiminin işletilememesi.
Tüm bunların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı “Yolsuzluk Algı Endeksinde” 180 ülke arasında 86. sırada yer almaktadır.
7) KURUMSAL EKSİKLER VE YANLIŞLAR
· Merkez Bankası’nın bağımsızlığının sıklıkla zedelenmesi,
· RTÜK örneğinde olduğu üzere düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlığının tümüyle tartışmalı hale gelmiş olması,
· TÜİK’e yönelik siyasal yaklaşımların bir sonucu olarak uygulanan istatistiklere duyulan güvenin yok olması,
· Vergi denetiminin siyasal iktidarın yönlendirmesinden bağımsız hale getirilememiş olması ve tüm bunların bir sonucu olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı “Yönetişim Etkinlik” endeksinin yolsuzluk algı endeksinde 180 ülke arasında 57. sırada yer almaktadır.
8) MEDYA
· Medya patronlarının medya dışında işlerle uğraşmaları ve bunun sonucu olarak siyasal iktidarın etkisi ve yönlendirmesi altında bulunmaları,
· Basın özgürlüğünün en düşük düzeyde olması,
· Siyasal iktidara eleştiri yönetenlerin çeşitli yollarla baskı altında alınması veya gözdağı verilmesinin sonuçları olarak Türkiye, en iyinin ilk sırada yer aldığı “Dünya Basın Özgürlüğü” endeksinde 180 ülke arasında 153. sırada bulunmaktadır.
Bu sorunları ortadan kaldıramadığımız hatta tam tersine üzerlerine sürekli yenilerini eklediğimiz için maalesef, derin bir finansal kriz ve potansiyel bir politik ve sosyal kriz içinde olan Venezuela ve Arjantin’le birlikte dünyanın en riskli ülkeleri arasında yer alıyoruz.
Çağdaş uygarlıklar düzeyini yakalamayı hedefleyen bir yapı değişikliği anlamında yapısal reform yapmak istiyorsak, yukarıda sıralanan sorunları teker teker ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bu işe hukukun üstünlüğünü sağlayarak başlarsak attığımız her adımdan sonra Türkiye’nin risk priminin biraz daha düştüğünü görebiliriz.
Tabii ki hiç kuşkusuz asıl konu risk primini düşürmekten öte çağdaş uygarlık düzeyini yakalamak ve halkına bunu verebilmektedir. Risk priminin düşmesi çağdaş uygarlık düzeyine ilerlemenin bir yan ürünü olarak karşımıza çıkacaktır.
Beni dinlediğiniz ve dönemin son toplantısına katılımlarınız için hepinize teşekkür ediyorum.
ANSİAD Üyesi ve KOD Yazılım ve Proje Hizmetleri Turizm Tic. Ltd. Şti. Sahibi Ahmet ERDAL’ın şirketinin, GM Turizm ve Yönetim Dergisi tarafından organize edilen ve bu yıl 11’incisi gerçekleşen ‘QM Awards 2020 Ödülleri’nde Sedna Cloud Acente Yönetim Sistemleri ile “Türkiye’nin En İyi Yönetilen Seyahat Acentesi Yazılımı” ödülünün sahibi olduklarını memnuniyetle öğrenmiş bulunmaktayım. Üyemiz Ahmet ERDAL ve KOD Yazılım ailesini kutluyor, başarılı çalışmalarının artarak devam etmesini diliyorum.
Saygılarımla.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Sayın İYİ Parti Genel Başkanı,
Sayın Milletvekilleri,
Değerli Başkanlar,
Protokolümüzün kıymetli Temsilcileri,
Ansiad’ın değerli üyeleri,
Kıymetli misafirler ve basınımızın değerli temsilcileri,
ANSİAD 26. Akdeniz Toplantısı’na hepiniz hoş geldiniz, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Siyasi Partilerimizin sayın genel başkanlarıyla toplantılarımızın ikincisini İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener ile yapıyoruz. Davetimizi kabul ettikleri ve bize zaman ayırdıkları için Sayın Genel Başkana teşekkür ediyorum.
Ayrıca Sayın Genel Başkanı Ümit Özlale hocamız gibi değerli bilim adamlarını Türk siyasetine kazandırdıkları için tebrik etmek istiyorum. Ümit hocamız yıllardır fahri üyemiz olarak bilgisi ve kültürüyle kendisinden çok istifade ettiğimiz, sevdiğimiz, saydığımız, güvendiğimiz bir hocamızdır. Son günlerde Türkiye ekonomisine ışık tutan bilimsel çalışma ve raporlarını ilgiyle izliyor ve bu çalışmaları Türk siyasetine katkı sağlayan bir gelişime olarak görüyoruz.
Sayın Genel Başkan,
ANSİAD, kuruluşundan bu yana Türkiye’nin ve Antalya’nın daha ileri gitmesi için öncü çalışmalara imza atmış 32 yıllık güçlü bir sivil toplum örgütüdür.
ANSİAD, gücünü üyelerinden, siyasi tarafsızlığından, Atatürkçü demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkelerine bağlılığından alan bir kuruluştur. Bu toplantıları bu sorumlulukla ülkemizin ekonomik, sosyal sorunlarına bir çözüm bulmak amacıyla düzenliyoruz. Türkiye’nin sorunlarının ağırlaştığını, 85 milyon insanımızı tatmin edecek çıkış yolunu bulmamız gerektiğini görüyor ve bu sürece destek olmak istiyoruz.
Bu toplantıların Türkiye’nin geleceğinin tartışıldığı demokrasi ve kalkınma zirveleri olmasını arzu ediyoruz. Ülkemizde ortak tartışma platformu kalmaması karşısında bu tür farklı görüşleri ancak böyle birebir toplantılarla dinleyebiliyoruz. Geçmişte herkesin okuduğu gazeteler, herkesin izlediği televizyon kanalları vardı, artık kalmadı. Siyasi ve sosyal kutuplaşma yüzünden ortak konuşma ve iletişim araçlarını kaybettik, ülkemizin ortak gündemi yok. Geçmişte siyasi liderler farklı görüşlere sahip gazetecilerin karşısına geçerdi, sorulara ve eleştirilere cevap verirleri. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde liderler karşılıklı tartışırdı. Artık herkes kendi grubuna konuşuyor. Sizi ancak merak eden, genellikle sosyal medyadan izliyor.
Oysa ortak tartışma yoksa politika yoktur. Bundan 2 bin sene önce Yunan ve Roma kentleri tartışmak için 30-40 bin kişilik amfi tiyatrolar yapmış. Hazreti Peygamberimiz Camiyi ibadetin yanında istişare ve tartışma mekânı olarak belirlemiş.
Bugün o dönemdeki kadar istişare edemiyoruz. Biz bu nedenle Türkiye koşullarında cesaret isteyen bu toplantıları düzenleyerek demokratik tartışma ortamına katkı yapmak istedik. Sanırım ANSİAD siyasi liderleri davet ederek toplantılar düzenleyen ilk sivil toplum örgütlerinden birisi olmuştur.
Sayın Genel Başkan,
Değerli Konuklar,
Hepimiz biliyoruz ki 100 yıl önce Büyük Önder Atatürk’ün ve Cumhuriyetimizin kurucularının en önemli hedefi millet inşa etmek, Türk milletini var etmekti. Maalesef Cumhuriyetimizin 100. yılına girerken bu hedefe tam anlamıyla ulaştığımızı ve bu görevimizi yerine getirdiğimizi söyleyemeyiz. Millet olmanın bazı koşulları vardır, hukukun üstünlüğü, eşit vatandaşlık, eşit temsil, kutuplaşma ve ayrışmanın olmaması, sevinçte ve tasada birlik, ortak değerler millet olmanın koşullarıdır. Bugün bu koşulları yerine getirip getirmediğimiz ise tartışma götürür bir husustur. Bir başka görevimiz ise Cumhuriyeti çağdaş uygarlık düzeyine, çağdaş demokrasi ve refah düzeyine yükseltmekti. Bırakalım bu hedefe ulaşmayı, bunu ne kadar anladığımız bile tartışma götürür bir husustur. Dünyada milli gelirde 21. ülkeyiz, kişi başına gelirde sıramız 90-100 civarına geriledi. Esasen kalkınma ve çağdaş uygarlık para veya ekonomi değildir, demokrasi ve yaşam kalitesidir. Maalesef demokrasi sıralamalarında da ilk 100’e giremiyoruz.
Sayın Genel Başkan,
Türkiye’nin son 20 yılda çeşitli alanlarda ilerleme kaydettiğini inkâr edemeyiz. Türkiye altyapıda önemli gelişmeler kaydetmiştir. İhracatımız artmıştır. Sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetlerde gelişme kaydedilmiştir. E-devlet uygulamaları ilerlemiştir. Son yıllarda savunma sanayinde başarılı projeler gerçekleştirilmiştir. Enerji alanında, yerli otomobil, yerli tren gibi projelerde ilerleme görülmektedir. Sorun, bunların kalkınma, gelişme için yeterli olmamasıdır.
Bunlar yeterli olsaydı bugün böyle bir enflasyon ve yoksullaşma tablosuyla karşı karşıya kalmazdık. Bugün Türkiye’nin sorunu sadece enflasyon, yoksullaşma ve sektörel sorunlar değildir, asıl sorun kalkınmanın ve çağdaş uygarlığın ne anlama geldiğinin unutulmasıdır.
Artık çağdaş uygarlığın ne olduğunu konuşmalı ve anlamalıyız. Çünkü kalkınmanın, çağdaş uygarlığın, demokrasi, özgürlük ve adalet olduğunu yeterince konuşmuyoruz. Kalkınma otoyol değildir, havalimanı değildir, kalkınma büyük sanayi projeleri de değildir. Bir ülke, devletin ve büyük şirketlerin büyük projeleriyle değil, normal vatandaşların, gençlerin, kadınların, girişimcilerin, çiftçilerin yenilikçi olmasıyla, çalışma ahlakı ve kültürüyle kalkınır. Kalkınma sosyal adalettir, demokrasidir, hukuktur, düşünce özgürlüğüdür, düşünce suçu olmamasıdır.
Kalkınma, anaokuludur, yaşlı bakımıdır, yabancı dil öğretimidir, eğitim sisteminin kalitesidir, sanat eğitimidir. Kalkınma sorgulayıcı, yenilikçi, girişimci ve entelektüel nesildir.
Bunları konuşmadığımız için demokrasinin önemini kavramadığımız için, demokrasiyi seçim sandığı olarak kabul ettiğimiz için bugün ekonomide de sorunlarımız büyümüştür. Demokrasimiz daha ileride olsaydı, medya siyasetten bağımsız olsaydı, merkez bankası gibi kurumlarımız bağımsız olsaydı ekonomide çok daha iyi bir noktada olurduk.
Sayın Başkan, Sevgili arkadaşlar,
ANSİAD olarak sadece toplantı yapıp konuşmakla kalan bir dernek değiliz. Bugüne kadar Antalya’da pek çok yerel proje gerçekleştirdik. Uzun yıllardan bu yana üyelerimize dönük gelişim projeleri dışında girişimcilik haftası, start-up etkinlikleriyle örnek olduk. Son olarak iklim değişikliğiyle mücadele gibi alanlarda da yoğun biçimde çaba harcıyoruz.
TÜSİAD ve TÜRKONFED’le birlikte yıllardır gündeme taşıdığımız konuların ne kadar isabetli olduğunu her geçen gün daha iyi görebiliyoruz. On yıl önce dikkat çektiğimiz tek ürün tuzağını ve orta gelir tuzağını bugün halen hem Türkiye hem Antalya ekonomisinde yaşıyoruz. Türkiye üretim ve ihracatta yüksek teknolojiye geçmekte nasıl geç kaldıysa Antalya da üretim yapısında ciddi bir değişimi gerçekleştiremedi.
Antalya’da halen turist sayısıyla övünmekten çıkamadık. Nasıl ki Türkiye kalkınmayı sadece proje olarak görüyorsa Antalya olarak biz de kalkınmayı turist sayısı veya ihracat miktarı olarak görmekten kurtulamadık.
Dünyada iklim değişikliğiyle mücadele yeni ekonominin mihenk taşı olmaya başlamıştır. Antalya tarımında, turizminde, sanayisinde bu değişimi yeni bir dönem için fırsat olarak görmeliyiz.
Bir başka husus ise, maalesef uzun ve sürdürülebilir master planları yerine kısa ve spot planlamalarla günü kurtarma alışkanlıklarına sahip olamamız. Hemen hemen hiçbir sektörümüzde uzun vadeyi hedefleyen, bilimsel doğrularla beslenen master planlamalara rastlayamıyoruz. Cari açığımızı kapatacak ana sektörümüz turizm diyoruz ancak bir master planımız yok, tarım diyoruz ama bir master planımız yok. Bilim adamlarımız sürekli deprem tehlikesinden bahsediyor ancak maalesef deprem master planımız yok. Bu örnekleri bu doğrultuda çoğaltmakta mümkün ne yazık ki.
Geçen hafta Ticaret ve Sanayi Odamız ev sahipliğinde ve diğer SİAD’larımızla Antalya’mızın öncelikleri konusunda faydalı bir çalışma yaptık. Toplantıda Antalya için öne çıkan önerilerin başında turizm master planı yapılması, tarım planlamaları geldi. Gerçekten plansızlık nedeniyle yanlış veya verimsiz yatırımlar bütün sektörleri etkiliyor.
Diğer taraftan ekonomide güncel sorunlar yüzünden KOBİ’lerde yeniliğe, teknolojiye ve insana yatırım yapmaya sıra gelmiyor.
Girdi maliyetlerinde artış nedeniyle tarımda üretimden vazgeçen var. İnşaat maliyetleri yeni projeleri sınırladı. Toplumun satın alma gücünde düşüş ekonomiyi stagflasyona (durgunluğa/daralmaya) götürüyor. Kiralarda artış nedeniyle çalışanların barınma sorunu her sektörde ciddi bir sorun haline geldi.
Faiz düşerse enflasyon düşer diyerek faiz indirdik. Şimdi enflasyonu dizginlemek ve döviz krizini önlemek için her gün yeni kararlar alınıyor. Oysa para ve maliye politikası günlük, haftalık karar alanı değildir.
Bir ekonomide her gün değişiklik, her gün yeni kararların alınması programsızlık anlamına gelir, başlı başına belirsizlik demektir. Maalesef yapısal konular gibi, bu konuların da olması gerektiği gibi geniş bir bütünleyici tabanda tartışılamadığını görüyoruz.
Bugün halen bazı konuları yeterince konuşmuyoruz. Bir milletin ve devletin gücünün özgür bireyden geldiğini konuşmuyoruz. Ezberci eğitim sistemimizi 40 yıldır değiştirmedik.
Çocuklara dünyanın nasıl ortaya çıktığını öğretmiyoruz. Gençlere özgürlüğü ve yaşam sevincini öğretmiyoruz. Ahlakın korku ve disiplinle değil, özgürlükle geliştiğini halen anlamış değiliz.
Ülkemizde adam yaralayan tutuksuz yargılanırken, tweet atan veya konuşan tutuklu yargılanabiliyor. Somut fiil delilleri ortaya konulmadan verilen mahkûmiyet kararları kamu vicdanını yaraladığı gibi, ülkemizi dünyada hak etmediği bir şekilde itibarsızlaştırıyor. Bu konuda ilave bir söz söylemeye bugün itibariyle ihtiyaç kalmadığını düşünüyorum.
Sayın Başkan, Değerli Konuklar,
Dünyada enflasyon, yoksullaşma, gelir adaletinin bozulması ve savaş tedirginliği dönemindeyiz. Krizler, kitleleri korku ve endişeyle güç peşinde koşmaya ve kutuplaşmaya yöneltir. Böyle dönemlerde kültürel yozlaşma başlar, kitleler sağduyularını kaybeder, vicdan körelir. Böyle zamanlarda bilim kültürü kaybolur, bilginin yerini ezberler, ön yargılar alır, duygu ve inançlar aklın önüne geçer.
Dünyada böyle bir dönemdeyiz, Türkiye de bunu uzun zamandır yaşıyor. Bu dönemde ahlaki ve vicdani liderlik zordur, ama çok daha önemlidir. Siyaset teknik bir alan değildir, sadece proje alanı değildir, ideoloji alanıdır. Siyaset dünyamız bugün medyanın yaptığından çok daha zengin, çok daha derin bir fikri ve ahlaki tartışmayı ihmal etmemelidir.
Bu toplantılarımızın bir amacı da böyle bir tartışmaya katkı yapmaktır. Bizim için önemli olan Türkiye’nin gelişmesi ve mutluluğu ve gençlerimizin yarınlarına umutla bakabilmesidir.
Bunu hangi siyasi parti yaparsa yapsın özel sektör olarak bu yönde çalışmalarını destekler ve başarılarından memnun oluruz.
Değerli konuklar,
Sayın genel Başkan, bugün saat 17’den bu yana zamanını bize ayırdılar, çok faydalı bir istişare toplantısı yaptık. Bu toplantılara bütün siyasi partilerimizle, Sayın Bakanlarımızla yapmaya devam edeceğiz.
Merhum Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel konuşan Türkiye deyimini kullanırdı. Konuşmak sağlıklı toplumun olmanın, doğru yolu bulmanın gereğidir. Sayın Genel Başkana bu kadar zamanı bize ayırdıkları için tekrar teşekkürlerimi arz ediyorum. Bu çabaların ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.
Son söz olarak, Cumhuriyetimizin 100. yılına doğru ilerlerken, demokratik, laik, hukukun üstünlüğünü gözeten çağdaş ve güçlü bir Türkiye yolunda, hepimizin yolu açık, kılavuzu Mustafa Kemal Atatürk olsun.
Saygılarımla.
Değerli başkanlar, sayın milletvekilleri, sivil toplum kuruluşlarının değerli başkanları ve ANSİAD’ın değerli üyeleri,
Uzun bir zaman sonra ANSİAD olarak ilk kez bir siyasi parti genel başkanını konuk olarak ağırlıyoruz. Bu davetlerimiz bir seri biçiminde önümüzdeki aylarda da devam edecek. Çünkü gerek dünyadaki gelişmeler gerekse ülkemizin karşı karşıya olduğu ekonomik sorunlar siyasi ayrışmaları anlamsız hale getirmiş, sorunların çözülebilmesi için partiler üstü bir anlayışla hareket edilmesini zaruri kılmıştır.
Böyle bir dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütün liderlerin bir araya gelmesi, sorunların ve politikaların kavga etmeden konuşulması, hepimizin bu yayını ümit ve güvenle izlemesi gerekirdi. Aslında olması gereken, normal olan budur, fakat maalesef böyle bir normali hayal bile edemiyoruz. Bugünlerde herkesin dilinde metaverse, yani sanal gerçeklik dünyası var, aslında biz zaten sanal gerçekliğin içindeyiz ama bunun farkında değiliz.
Artık ülkemizin geleceği için, demokrasimizin ve ekonomimizin geleceği için sanal gerçeklikten çıkmalı, sorunları ve çözümleri konuşmalıyız. Her siyasi düşünceye saygı duyarak, her liderin birikiminden yararlanarak ortak akılla çıkış yolu bulmalı, bu sürece hepimiz katkı yapmalıyız. Bu anlayışla Sayın Karamollaoğlu’ndan başlayarak siyasi liderleri davet edeceğiz, kendilerini dinleyeceğiz, düşüncelerimizi paylaşacağız.
Sayın Genel Başkan,
Sayın Konuklar,
Dünya tarihinde karanlık bir dönemin başlangıcına tanıklık ettiğimizi söylemek aşırı karamsarlık gibi görünebilir, fakat dünyada halen her gün binlerce insanın Covid nedeniyle yaşamını kaybettiği, Rusya’nın en fazla kayıp veren ülkeler arasında olduğu günlerde, Ukrayna’da yaşanan savaş iyimser düşünmemize maalesef izin vermiyor.
Küresel enflasyon, yoksulluk, iklim değişikliği gibi sorunlar çözüm beklerken küresel siyaset, tarihten hiç ders almadan, yüzyıl öncesindeki gibi, iktidar veya hakimiyet mücadelesinde ısrar ediyor. Ukrayna’da barış sağlanmaz, küresel bir anlaşma olmazsa ekonomik, sosyal ve siyasi sorunların artacağını göreceğiz, yeni savaşlar ve yeni pandemiler sürpriz olmayacaktır.
Siyasi ve askeri gerekçeleri ne olursa olsun bir ülkenin işgalini ve savaşı uluslararası hukuk ve insani bakımdan kabul edemeyiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün meşru müdafaa olmadıkça savaş bir cinayettir sözü, yıllarca cephede bulunmuş bir komutanın sözü olarak ayrı bir değer taşımaktadır ve bütün dünya liderlerinin önlerine konulması gereken bir sözdür. Gerek Ukrayna’da gerekse dünyanın unuttuğu Suriye’de silahların susması ve barışın tesisi için çalışmak, herkesin insanlık görevidir. Hükümetimizin Ukrayna konusunda bu doğrultuda sergilediği tutumu ve çabayı yerinde buluyor, destekliyor ve hızla bir anlaşmaya varılmasını diliyoruz.
Dünyadaki bu kör gidişi durdurmak için herkese büyük sorumluluk düşmektedir. İş insanları olarak bize düşen görev de dünyanın her yerinde hukuku, demokrasiyi, barışı, insan haklarını, adaleti, serbest ve adil rekabete dayalı özgür piyasa ekonomisini kararlılıkla savunmaktır.
Rusya örneği bir ülkenin güçlü olması için silahların yetmediğini, demokrasinin silahtan daha güçlü olduğunu göstermektedir. Ülkemizin güçlü olmasını, ekonomik sorunların çözüme kavuşmasını istiyorsak, demokrasimizi güçlendirmekten başka yol olmadığını artık anlamalıyız.
Değerli konuklar,
Dünya ekonomisi 1970’lerdeki petrol krizi, hatta İkinci Dünya Savaşı sonrasında ilk kez bu kadar derinden bir sarsıntı yaşıyor. Temel emtia fiyatlarında ortalama olarak üç haneli bir küresel enflasyonla karşı karşıyayız. Buna rağmen dünyada bizimki gibi bir enflasyon çok az ülkede var.
Tüketici enflasyonunda dünyada yedinci sıradayız. Enerji fiyatları dünyada da arttı, fakat bizim gibi rekor artış az ülkede var. Çünkü biz milli paramızın değerini korumadığımız için küresel enflasyon bize katlanarak yansıdı.
Enflasyon ekonominin temellerini çürüten ekonomik ve sosyal adaleti yok eden bir virüstür. ABD’den, Avrupa’ya, Rusya’dan Çin’e bütün ülkelerde enflasyon tek haneli olmasına rağmen hükümetlerin birinci önceliğidir. Türkiye’de ise rekor düzeydeki enflasyona karşı maliye politikası biraz kullanılsa da yeterli olmadığı çok açıktır. Merkez Bankamız bir yandan piyasaya düşük faizli para vermekte diğer yandan dövizin daha fazla artmaması için çaba harcamaktadır.
Verilen krediler işletmelerin bir kısmını ayakta tutsa bile ekonomide canlanma sağlayacak nitelikte değildir. Halkın satın alma gücü düştüğü için, iç piyasada durgunluğun başlaması işimizi zorlaştırmaktadır. Borçlanma veya özelleştirmeyle döviz sağlama geçici ve pahalı çözümlerdir.
İç borçlanma faizimiz %25’de tutulsa da yurtdışından dövizle borçlanma faizimiz %9’a yaklaşmıştır. Bu durumun sürdürülebilir olmadığını açık ve yapıcı bir şekilde tartışmalıyız. Ekonomideki sorunlar artık sadece hükümetin değil, hepimizin ortak sorunudur. Bu konuda hem hükümetten hem de muhalefet partilerimizden istikrarı sağlayacak ekonomik programlar sunmalarını bekliyoruz.
Covid-19 pandemisi ekonomide bazı başka sorunları da unutmamıza neden olmuştur. Ülkemize gelen yabancı sermaye yatırımlarının pandemi öncesinde azaldığını biliyoruz. Pandemi öncesinde konuştuğumuz bir konu da turizmde pazar profilindeki değişimdi. Ülkemizde bizim fazla konuşmadığımız bazı konuların dünyadaki imajımızı olumsuz etkilediğini unutmamalıyız. Son yıllarda turizm pazarlarımız, hatta yabancıya konut satışlarımız Avrupa’dan Rusya, İran ve Orta Doğu’ya döndü. Örneğin Antalya turizminde geçmişte Almanya’ya bağımlıydık, şimdi Rusya’ya bağımlıyız. Oysa biz hem Batı’ya hem Doğu’ya uzanan, demokrasisi, özgürlükleri, kültürü ile ilham veren bir ülke olmalıyız.
Bunu başardığımız takdirde her alanda ve turizmde çok farklı yerlerde olacağımız açıktır.
Bu nedenle iş dünyası olarak çıkış yolunun bir ayağının demokrasi reformu diğer ayağının ekonomide kurumsal reform olduğunu söylüyoruz.
Demokrasi, halkın seçimden seçime oy kullanması değildir. Demokrasi, halkın yasama kurumunu, yasamanın yürütme kurumunu, medyanın yasama ve yürütmeyi, yargının ise hepsini denetlediği, kurumlara ve kurallara dayanan, adalet ve özgürlüğün temel alındığı bir sistemdir. Türkiye’nin önündeki en büyük hedef demokrasimizi bütün bu yönleriyle yeniden ele almak ve güçlendirmek olmalıdır.
Kuvvetler ayrılığı olmadan demokrasinin olamadığını görüyoruz. Başkanlık sistemleri ancak senato gibi güçlü yasama ve denetleme kurumlarıyla yürüyebilmektedir. Bugün siyasetimiz ittifaklara bölünmüştür ve kutuplaşma her geçen gün artmaktadır.
Milleti ve ülkemizi güçlendirmek istiyorsak siyasi kutuplaşmaya son vermeliyiz. Ayrıca artık siyaset ile ticaret, siyaset ile medya arasına da duvar örmenin zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir.
Bir millet ancak ortak iletişimle var olabilir, oysa bugün medya ortak iletişim aracı fonksiyonunu yerine getirememektedir.
Ekonomide ise yapısal ve kurumsal reformlar ile kurumlarda liyakat sistemini ve özerkliği sağlamalı, böylece toplumun, piyasanın ve yatırımcının kurumlara güvenini güçlendirilmeliyiz. Liyakat sistemi, şeffaflık ve kamu denetimi olmadan kurumlar ve devlet güçlü kalamaz. Devletin yürütme kurumları ister ekonomi ister diğer alanlarda olsun siyasi kurumlar değildir. Kurumlara siyasi müdahale, politika ve uygulamaların sürekli değişmesi kurumsal hafızayı yok eder ve kurumların performansını azaltır.
Bu ilkeler sadece bugünün konusu, sadece hükümetin konusu değildir. Bütün kurumlar ve siyasi partiler için geçerli olan ilkelerdir.
Liyakat, meslek ahlakı, şeffaflık, katılımcılık, kamu denetimi; ister belediye, ister eğitim, ister Merkez Bankası olsun bütün kurumlar için olmazsa olmaz kurallardır. ANSİAD olarak son dönemde meslek ahlakı konusu üzerinde önemle duruyoruz. Meslek ahlakı veya meslek etiğinin kamu kurumlarında, siyasette, ticarette ülkemizin temel gündem maddelerinden birisi olması gerektiğine inanıyoruz.
Değerli konular,
100 yıl önce bu dönemlerde ülkemiz yabancı güçlerin işgali altındaydı ve ülke olarak Kurtuluş Savaşı veriyorduk. Mustafa Kemal Atatürk, Erzurum ve Sivas Kongreleriyle milleti bir araya getirdi. Gazi meclisi o günlerde her şeyin konuşulduğu, tartışıldığı bir meclisti. O beraberlik bir Ankara Hükümetine kuvvet verdi ve mücadele başarılı oldu. Keşke Cumhuriyetimiz demokrasi alanında da başarılı olsaydı ve bugün çok daha müreffeh bir ülke olsaydık. O dönem başarılamayan demokrasiyi başarmak bugün bizim borcumuzdur.
Demokrasiyi başarabilirsek ekonomide de yeni bir atılım yapacağımız kesindir. Türkiye özel sektörü, Antalya özel sektörü tarımı, turizmi, ihracatı, sanayisi ile dinamizmini defalarca kanıtlamış, krizleri aşmıştır. Bütün düşüncelere saygı göstererek, istişare ederek, ortak aklı bularak, ortak ilke ve değerlere sahip çıkarak ülkemizi layık olduğu medeniyet düzeyine çıkarabiliriz. Bugün bu yolda bir adım atmış olduk. Sayın Genel Başkanın düşüncelerinden tecrübelerinden yararlanacağız ve bizler de fikirlerimizi paylaşacağız.
Hepinize katılımınızdan dolayı teşekkür ediyor, güzel bir toplantı geçirmeyi temenni ediyorum. İyi akşamlar dilerim.
2019 yılında tüm dünyada yaşanmaya başlayan covid süreci Mart 2020 tarihi itibari ile de ülkemiz gündemine girmiş ve hepimize toplumsal ve ekonomik anlamda ciddi kayıplar yaşatmıştır. Bu süreçte küresel ve ulusal ölçüde alışılmışın ötesinde çok çalkantılı bir dönem geçirdiğimizin ve halen bu sürecin kendini hissettirmeye devam ettiğini de söyleyebiliriz.
Salgın yeni varyantları ile inişli çıkışlı olarak hızını sürdürse de aşıların etkisi ile en azından hastane yatış ve ölüm oranlarının azaldığını görebiliyoruz.
Bu süreçte bir çoğumuz gerek bu salgına şahsen yakalanarak gerekse yakınlarımızı kaybederek acı deneyimler yaşadık. Ansiad olarak bizlerde bu deneyimi acı bir şekilde yaşayanlardanız. Çok sevdiğimiz arkadaşımız, kardeşimiz, üyemiz Süleyman Öztürk'ü bu salgında covide kurban verdik. Bu vesile ile kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabırlar diliyorum tekrar.
Bir derneğin ilkelerinden hiç taviz vermeden üstelik her geçen yıl emin adımlarla büyüyerek 32 yılı geride bırakması hiç kolay değildir. Ansiad bunu başaran nadir derneklerden biri olup gerek kurumsallığı gerekse girişimcilik ekosisteminin büyüklüğü ile sadece Antalya'ya değil tüm Türkiye'ye örnek teşkil etmektedir.
Her zaman vurguladığımız gibi sivil toplum kuruluşları toplumsal gelişmenin, demokratikleşmenin ve ekonomik kalkınmanın en önemli aktörlerinden biridir. Bunları yaparken de gücünü üyelerinden ve onların entelektüel birikimlerinin oluşturduğu sinerjiden alırlar. Ansiad bu sinerjiyi 32 yıldır en güçlü şekilde yaşatan ve çevresine yayan bir sivil toplum kuruluşudur.
Bu vesile ile kuruluşundan bu yana derneğimizde görev alan yönetim kurullarındaki büyüklerimize, dostlarımıza, çalışmalara destek veren tüm üyelerimize gayretleri ve çabalarından dolayı ayrı ayrı teşekkürü bir borç biliyorum. Ayrıca bu süreç içinde aramızdan ebediyete intikal eden üyelerimize ve kurucularımıza da Allah’tan rahmet diliyorum.
Ekonomi sadece ekonomiden ibaret bir mesele değildir. Herhangi bir ekonomik programın başarısı teknik özellikleri kadar, o ülkedeki yargı sisteminin güvenirliliğine, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygının düzeyine, kurumların yetkinliği ve ülkenin eğitim sistemindeki seviyenin yüksekliğine bağlıdır. Verilen eğitimin kız ve erkek çocuklarını ve gençleri çağımızın gereklerine uygun bir müfredatla yetiştirmesi mutlak olmalıdır. Bu da ancak eğitim kurumlarının, üniversitelerin güçlü özerk yapılarının, yüksek bilimsel kapasitelerinin, eğitimin özgür tartışma ve özgür düşünce ortamında yapılması ile gerçekleşebilir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne dek hiç ayrılmadığı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün koyduğu muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma ana hedefinin, ancak çağdaş uygarlık standartlarında bir devlet ve toplum yapısıyla hayata geçirilebileceği hiç unutulmamalıdır.
Cumhuriyetimizin kazanımlarını daha ileriye taşıyacak olan, daha güçlü bir demokrasi, daha sağlam bir hukuk devleti anlayışı ve daha yüksek bir kalkınma hızıdır. Bu noktada Türkiye'yi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkaracak reformları acilen hayata geçirmek, ülkemizin refah düzeyini artırmanın yanı sıra siyaset ve toplumsal sorunları yapıcı diyalog ve toplumsal uzlaşma anlayışıyla çözmek ülke olarak yakın geleceğimizin en önemli konularından olmalıdır.
Geleceğin rengi, pandemiyle iyice açığa çıktı. Dünya düzeni artık yeni bir kuruluş sürecinden geçiyor. Etrafımıza baktığımızda bunların tüm işaretlerini görmekteyiz. Türkiye'nin de bu yeni dünya düzeninde kendi yönelimi, stratejik kimliği ve iç düzeni hakkında kararlar vermesi gerekmektedir.
Aslına bakacak olursak bu noktada tercihler nettir ve bu tercihler Türkiye'nin 21. yüzyılda küresel düzende nasıl bir yere sahip olacağını belirleyecektir.
Diplomatik esneklik ve yapıcılık ile çatışmacılık, laiklik ve bilimsellikle hurafe, özgürlükçü ilkeler ile baskıcılık, doğayı sakınmak ile onu talan eden bir hoyratlık, kadınların eşitliğini benimsemek ile onları ikinci sınıflığa mahkum etmek, demokrasi ile otoriterlik, çoğulculuk ile çoğunlukçuluk, vatandaş hakları ile tebaacılık, hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü ile baskıcılık arasındaki bu tercihler, dünyada ve ülkemizde nasıl yaşayacağımıza dair tercihler olacaktır.
Artık 32 yılı arkamızda bırakmış bir kurumuz. Temelleri Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından atılan, ilkelerine yürekten bağlı olduğumuz ve önümüzdeki yıl 100. yaşını kıvançla kutlayacağımız cumhuriyetimizin temel ilkelerinden ve hedeflerinden vazgeçmeden ama onları çağa uydurmayı da beceren bir yaratıcılıkla, yeni dünya düzeninde ülkemizin hak ettiği yerini almasını istiyoruz.
Bunu yapabilecek yaratıcılığımızın ve irademizin olduğuna da emin olmakla birlikte ANSİAD olarak dün olduğu gibi yarında bu heyecan verici yolculuğun bir parçası olmaya devam edeceğimizi özellikle belirtmek isterim.
Cumhuriyetimizin 100. yılına doğru hepimizin yolu açık, kılavuzu Mustafa Kemal ATATÜRK olsun.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
ANSİAD’ın değerli üyeleri, değerli misafirler,
2019 yılında tüm dünyada yaşanmaya başlayan Covid süreci Mart 2020 tarihi itibari ile de ülkemiz gündemine girmiş ve hepimize toplumsal ve ekonomik anlamda ciddi kayıplar yaşatmıştır. Bu süreçte küresel ve ulusal ölçüde alışılmışın ötesinde çok çalkantılı bir dönem geçirdiğimizi ve halen bu sürecin kendini hissettirdiğini de söyleyebiliriz. Aslında böyle dönemlerde rotayı doğru çizmek anlamında her alanda sakin ama derin tartışmalara ihtiyaç vardır.
Ancak, ne yazık ki 2021 yılını bitirmekte olduğumuz bu günlerde bunlardan bahsetmek bir yana, büyümedeki yavaşlama, artan işsizlik oranları, piyasalardaki dalgalanmalar ve devam eden belirsizlik iş dünyamızın karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlar olarak karşımızda durmaktadır.
İşte böyle bir ortamda daha güçlü bir Türkiye için çok çalışmak zorundayız. Güçlü bir Türkiye ve piyasa ekonomisi için güçlü ve şeffaf kurumlara, tarafsız ve hızlı çalışan bir hukuk sistemine, hukukun üstünlüğüne, hak ve özgürlüklerin korunmasına, adil bir vergi düzenine ve kayıt dışı ekonomi ile mücadeleye ihtiyaç vardır.
Bu değerleri kaybetme ve erozyona uğratma lüksümüz yoktur. Gün, sahip olduğumuz yüksek potansiyeli ortaya çıkaracak bir planlama ve iş birliği ile el ele vererek her zamankinden daha fazla gelişme, büyüme ve başarı hikayeleri yazma günüdür.
Bütün bu konuların Türkiye ekonomisinin geleceği açısından uzun vadeli bir bakışla değerlendirilmesini, ekonomide teknik uzmanlık konularının siyasi taraftarlık, cepheleşme ve gerilim aracı olmaktan çıkarılmasını, ANSİAD, BAKSİFED ve TÜRKONFED gibi siyasetin dışında olan, bağımsızlıklarını yıllar boyunca kanıtlamış ve önceki yıllarda bir çok projede hükümetle veya bakanlıklarla iş birliği yapmış olan saygın kuruluşların düşüncelerine saygı gösterilmesini ve dikkate alınmasını tüm ilgililerden bekleme hakkımız olduğunu düşünmekteyim
Ülkemiz, uzun süredir faiz, döviz ve enflasyon kısır döngüsünün içindedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faiz indirimleri piyasa faizinin artmasına neden olmuş, döviz kurlarını ve enflasyonu beklenmedik noktalara getirmiştir. Şirketler girdi maliyetlerinin artışına karşı sermayelerini korumak için, halk ise gelirini enflasyondan korumak için girdi ve mal almak ya da döviz ve altın gibi araçlara sığınmak zorunda kalmıştır.
Buna karşılık hükümetimizin geçtiğimiz günlerde almış olduğu bir dizi önlemin sürdürülebilir olup olmadığını da önümüzdeki süreçlerde hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
Her şeye rağmen Cumhuriyetimizin 100. yılı yolunda yeni bir yıla girerken hepimiz umudumuzu ve demokratik laik, çağdaş, ekonomisi güçlü bir Türkiye arzusu heyecanımızı yüksek tutmalıyız.
Hepimizin bu yolda ayrı ayrı yapacağı çok şey var. Ancak ortak bir anlayışla yapacağımız bir şey var ki, o da aklını ve vicdanını başkasına ipotek etmeyen ''Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür'' nesiller yetiştirmektir. Bu da ancak Atamızın bize armağan ettiği cumhuriyet ve onu besleyecek olan demokrasimize sahip çıkmakla olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerimle sizlere ve ailelerinize sağlıklı, mutlu ve huzurlu yeni bir yıl diler, şahsım ve yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım adına saygılar sunarım.
Cumhuriyet ile birlikte kazandığımız laik, demokratik ve adalet temelinde bir hukuk devleti üzerine inşa edilen değerlerimiz bugünkü varlığımızın ve geleceğimizin yegâne teminatıdır.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 97. yıldönümünde, Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarını minnetle anıyor, uzun yıllar boyunca sürdürülen milli mücadelenin ardından ağır bir enkazdan Cumhuriyetimizin temellerini atan kurucularımızı saygı ile selamlıyorum.
Temelinde laik ve demokratik bir hukuk devleti anlayışının yer aldığı Cumhuriyetimizin teminatı, milletin beraberlik iradesidir. Cumhuriyetin ülkemize kazandırdığı değerler bugün dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik istikrarsızlıkları, teknolojik gelişmelerin ışığında ilerlemeyi hedef olarak önümüze koymakta rehber olacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefi, çağdaş uygarlık standartlarında bir devlet ve toplum yapısıyla hayata geçirilebilecektir.
Dünya ile rekabette güçlü bir ekonomiyle, sağlık, barınma, yaşam standartları konusunda ileriyi hedefleyerek hayatımıza devam etmeliyiz. Bunların sağlanabilmesi için de demokrasimizi güçler ayrılığı, özgürlükler, laiklik ve hukuk devleti temelinde yukarıya taşımalı, eğitim ve sağlıkta dijital dönüşümü ana hedefimiz olarak koymalıyız. Bu reformları hızla hayata geçirmek için ülkemizi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkaracak sosyal ve siyasal adımlar atılmalıdır.
ANSİAD 30 yıldır olduğu gibi Cumhuriyetimizi güçlendirecek her türlü adımın öncüsü ve destekleyicisi olmaya devam edecektir.
Bu vesile ile 97. yıldönümünde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutluyor, gençlerimize çağdaş uygarlığın temeli Cumhuriyeti armağan eden Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarını minnetle anıyorum. Yolunuz açık, kılavuzunuz Mustafa Kemal Atatürk olsun.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği 30 yıl önce bölgemizin ve ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmak, sanayicilerimizin, iş insanlarımızın sorunlarına sahip çıkarak öncü ve girişimci toplumsal niteliklerini geliştirmek, en önemlisi de çağdaş uygarlık hedefini esas alarak bölgemizde faaliyetlerde bulunmak adına temelleri atılmış bir sivil toplum kuruluşudur.
Bugün burada, 6 Eylül 1990 yılında kurulan derneğimizin parlamenter, demokratik, laik ve etkin hukuk devleti anlayışı içinde, sivil toplumun kurumsallaşması, rekabetçi ve güçlü girişimciliğin yaygınlaşması için birlikte olan 165 seçkin üyesi ve çalışanları ile 30 yılı geride bırakmanın haklı gururunu yaşamaktayız. Bundan sonra da üyelerimiz vasıtası ile bulunduğumuz tüm sektörlerde her biri ulusal ve uluslararası üretim kalitesi ve ürün çeşitliliğine sahip şirketlerimizle birlikte ANSİAD'ın değerleri doğrultusunda yolumuza emin bir şekilde yürümeye devam edeceğiz.
- ANSİAD, gelecek nesillere aktardığımız ortak değerleri paylaşan güçlü bir ailedir.
- ANSİAD, ülkesinin ve kentinin geleceğine inanan vizyoner bir Siad’dır.
- ANSİAD aynı zamanda, eğitime, sanata, spora ve felsefeye duyarlı, kendisini de devamlı geliştiren ve bilimsel ilkelere dayanan bir kurumdur.
- ANSİAD kuruluşundan bu zamana birçok alanda ortaya koymuş olduğu vizyonu, çalışması, öncü olma ve güçlü kurumsal yapısı ile lider olmayı hak eden bir kurumdur.
Biliyoruz ki lider olmak zordur ama lider kalabilmek çok daha zordur.
Ansiad'ın yapmış olduğu ve yapacağı her türlü çalışmaların satırları arasında saklı olan fikir, lider olmayı sürdürebilmek, ikinci 30 yıla aynı dinamik yapısıyla devam etmek için gerekli enerjinin Ansiad'ın bizzat kendisi olduğudur.
En değerli varlığımız, insan kaynağımız üyelerimizden aldığımız güç ile derneğimizi geleceğe güvenle taşıyacağımızdan hiç kuşkumuz yoktur.
Bu duygu ve düşüncelerle şimdiye kadar aklını, kalbini ve emeğini derneğimizin gelişimi için veren, tüm kurucularımıza, geçmiş dönem başkanlarımıza ve yönetim kurulu üyelerimize minnet ve şükranlarımı sunuyor, ebediyete intikal etmiş olan üyelerimize de Allah’tan rahmet diliyorum.
2020 yılının ülkemiz ve şehrimiz için hayırlı olmasını, sizlere de önce sağlık, sonra başarı, mutluluk getirmesini temenni eder, kalıcı olanın kurumsal değerler olduğunun farkında olarak, derneğimiz, kentimiz ve ülkemiz adına ilerleyeceğimiz nice 30 yıllar dilerim. Yolunuz açık, kılavuzunuz Mustafa Kemal Atatürk olsun.
Saygılarımla.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Değerli Konuklar,
Derneğimizin, Cumhuriyetin 96. Yılı kutlama haftası etkinliği içerisindeki olağan toplantımıza hepiniz hoş geldiniz.
ANSİAD Yönetim Kurulu olarak bugünkü toplantı konuğumuzu, günün anlam ve önemine uygun olarak belirlemek istedik ve sizleri Sayın Sinan Meydan ile buluşturmayı arzu ettik. Kendilerine bu davetimizi kabul edip aramızda olduğu için de ayrıca teşekkür ederiz.
Değerli konuklar,
Tam 30 yıl önce ANSİAD’ın temelleri atılırken, o güne tanıklık eden kurucularımız derneğimizin değerleri kapsamında ilk sıraya “ANSİAD demokratik ve laik hukuk devleti ilkelerine bağlıdır.” maddesini koymuşlar.
Geçen bu 30 yıllık süreç içerisinde de görev yapmış olan her yönetim bu değere sahip çıkmış olup, bundan sonra da sahip çıkmaya devam edecektir.
Bu değerler, cumhuriyetimizin olmazsa olmaz değerleri olup önüne, arkasına bir şeyler takmadan Atatürk’ün kurmuş olduğu cumhuriyetimizi sonsuza dek yaşatmak hepimizin görevidir.
Çünkü Cumhuriyet, aydınlanmanın adıdır. 96 yıl önce yakılan bir meşaledir cumhuriyet.
Cumhuriyet laiktir, din temiz duygular içerisinde kalbimizde yaşasın diye, kimse kirli siyasetine alet etmesin diye kurulmuştur Cumhuriyet.
Cumhuriyet bir halkın özlemidir. Savaşlardan yorulmuş, yoksul ve viran kalmış ülkesinde, ‘yurtta barış, dünyada barıştır’ Cumhuriyet.
Cumhuriyet emektir alın terinden akan, namusuyla kazançtır hiç kimseye el açmadan. Bu yüzden yüzlerce fabrika kurulmuştur dört yandan.
Cumhuriyet demir ağlardır. Bütün ülke kalkınsın demektir Cumhuriyet.
Cumhuriyet bağımsız bir ülkedir. Devrimlerdir, Atatürk’ün gösterdiği yolda ilerleyen.
Cumhuriyet ilimdir, fendir. Bu yüzden Atatürk bir gün söylediklerim bilime aykırı düşerse, bilimi seçin diyebilmiştir.
İşte bu tanımlar doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bugüne dek bağımsızlığın ve özgür düşüncenin temel taşı olmuştur.
Her ne kadar Atatürk’ün yüksek öngörüsü ile söylemiş olduğu cumhuriyeti yıkmak için dahili ve harici bedhahlar olacaktır söylemi son yıllarda ortaya çıksa da Türkiye Cumhuriyeti’nin 96. Kuruluş yıldönümünde kazanımlarımızı korumak hatta daha ileri taşımak, demokrasimizi her geçen gün daha da güçlü kılmak ve hukukun üstünlüğünü kabul ederek saygı göstermek hepimizin görevi olmalıdır.
ANSİAD olarak her dönem olduğu gibi bundan sonra da Cumhuriyetimizi güçlü kılacak adımların takipçisi ve destekçisi olmaya devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, toplumumuza çağdaş uygarlığı işaret eden ve bu hedef uğrunda Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını Cumhuriyetimizin 96. Yıldönümünde bir kez daha minnet ve saygıyla anıyor, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nızı en içen dileklerimle kutluyorum.
Sözlerime burada son verirken; hepinize şahsım ve Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarım adına sevgi ve saygılar sunuyorum.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Değerli konuklar,
ANSİAD ve ATİK iş birliğinde Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamında bu yıl ilk kez düzenlediğimiz 1. ANSİAD Cumhuriyet Tenis Turnuvamızın açılışına hepiniz hoş geldiniz.
Bedensel ve sosyal yeteneklerin gelişmesi adına bu etkinliğimizi önemsiyor, bu yıl başlatmış olduğumuz turnuvamızın yıllar boyunca, bizden sonraki yönetimlerimizin de üzerine koyarak geliştireceği bir çalışma olmasını temenni ediyoruz.
Spor, herkes için önemli bir disiplin ve cumhuriyetimizin kuruluşundan beri gençlerimizin ve halkın yararına, Mustafa Kemal Atatürk’ün geliştirilmesini ön gördüğü ve bunun için ciddi çalışmalar yürüttüğü bir alan. Bu yüzden de projeyi hayata geçiren Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarımı bu fikirlerinden dolayı kutluyorum.
Ayrıca bu fikrimize destek vererek ana sponsorluklarımızı üstlenen
Topaylar Arçelik sahibi İlhami Sancar Topay’a,
BİLFEN Okulları sahipleri Abdullah Erdoğan ve Ayhan Erdoğan’a,
WEBER Yapı Kimyasalları Bölge Müdürü Mithat Özer’e,
Etkinliğimize destek vererek bizleri yalnız bırakmayan sponsorlarımız,
Ender Yapı sahibi Ender Kuzucu,
Haciarifoğlu İnşaat sahibi Mehmet Hacıarifoğlu,
KAŞPA Gıda sahibi Macit Günel,
Sav Grup sahibi Ali İhsan Sav,
Springfield Flowers sahibi Lütfi Göbüş ve
Wagner Kablo sahibi Hilmi Ünsal’a ve yine Pazar günü Tenis Turnuvamız kapsamında üyelerimizle düzenleyeceğimiz etkinliğimize sponsor olan Bahar Grup yönetim kurulu üyesi Serkan Bahar’a vermiş oldukları maddi ve manevi destekten dolayı huzurlarınızda tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.
Saygıdeğer konuklar,
Her alanda olduğu gibi sporda da başarılı bir Türkiye görmek isteyen Mustafa Kemal Atatürk, bize sporda başarılı olmanın temelinde yatanları, “Sporda başarılı olmak için bütün milletçe sporun niteliği ve değerini anlamış olmak, ona kalpten sevgiyle bağlı olmak ve onu vatani görev saymak gerekir” sözleriyle anlatmıştı.
Bizler de bu bilinçle ve sorumlulukla bu görevi yerine getirmeyi ANSİAD adına üstlenmiş bulunuyoruz. Keyifli bir akşam geçirmeniz dileğiyle, yaklaşık 10 gün boyunca devam edecek olan müsabakalarda katılım sağlayan sporcularımıza şahsım ve yönetim kurulum adına başarılar diliyor, rekabet ve dostluk dolu bir müsabaka temenni ediyorum.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Üyesi
3. ANTALYA İŞ DÜNYASI YEREL YÖNETİMLER ZİRVESİ
ANSİAD'
Günümüzde ilk anda birbirine zıt ve bağdaşmaz gözükmekle beraber aslında yoğun bir etkileşim altında olan iki kavram var.''KÜRESELLEŞME VE YERELLEŞME''
Artık gelinen noktada globalleşen dünyamızda ülkeler arasındaki acımasız yarışın,güçlü yerel süreçlerle kazanabileceği veya ciddi yol alabileceği düşüncesi hızla yaygınlaşmaktadır.
Bu anlamda yerel aktörlerin ellerindeki insan gücü kalitesi,bilgi ve teknoloji düzeyleri girişimci ve yenilikçi potansiyelleri,işbirliği arzu ve düzeyleri,ve tüm bunlarla yaratabildikleri sinerji küresel başarı için önemli faktörler olarak ön plana çıkmaktadır.Ülkeler arasındaki rekabetin hızla devam etmekte olduğu fakat bu arada yöre ve kentlerin taşıdıkları farklı özellikler ve potansiyelleri nedeni ile esas yarışın buralara kaydığı artık oldukça yaygın kabul görmektedir.
Örneğin uluslararası çeşitli sektör fuarlarına bakıldığı zaman (turizm ve tarım gibi.)Kent ve yöre potansiyellerinin nasıl bir yarış içerisinde olduğu net bir şekilde görülebilmektedir.
Bir kentin coğrafi sınırları olmakla beraber yerleşimler artık çevreleri ile birlikte ele alınıyor ve üretilen politika ve projeler bir bütünsellik içinde düşünülüyor.
Coğrafi sınırların aşındığı günümüzde bir kentteki yerel yönetimler,firmalar,kurum ve kuruluşlar çeşitli örgütlenme ve ağlar içinde,hem aynı kent ve yöredeki,hem de dünyanın herhangi bir yerindeki kuruluşlarla işbirliği,ortaklık ve rekabet ilişkisine girebiliyorlar.
İşte bu küresel,ulusal,bölgesel ve yerel ilişkiler ağı içinde belediyeler çok önemli roller üstlenmektedirler.Bu kuruluşların rutin bazı kentsel hizmetleri(çöp toplama,su, kanalizasyon ,yol, asfalt v.b) sunmasının dışında ,bunlarla yetinmeyip kentin ve kentlinin bütün ihtiyaçlarının karşılanmasında rol alma istekleri ve arzuları belediyelerin ve belediye başkanlarının önemini son derece artırmaktadır.
Artık günümüzde belediyelerin sorumluluk üstlenmeye başladıkları göreceli yeni alanlardan birisi de yerel kalkınmadır ki bu son derece doğrudur.Çünkü gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik ve toplumsal ve hatta kültürel kalkınmanın yerelden başladığı gerçeği artık kaçınılmaz bir gerçektir.
İşte bu nedenle çoğu kentimizde belirgin olan işsizlik ve yoksulluğun azaltılması veya giderilmesi konusunda halkın belediyelerden bazı beklentileri olması da oldukça olağan bir durumdur.
Bu husus yakın zamana kadar belediyelerin kendi bünyelerinde iş arama ve işe girme beklentisi içindeydi.Ancak bu olanakların iyice daralması sonucu,beklentiler artık kentte yeni ekonomik faaliyetlerin başlatılması ve bunların yaratacağı istihdam noktasında yoğunlaşmış bir hale geldi.
İşte bu noktada yerel yönetimlerden beklenen,doğrudan kamu yatırımlarınla birlikte,kentte yatırımların özendirilmesi,kentteki ve yöredeki üretken güçler arasında aracılık yapması,ortak bulunması veya ortaklık yapması gibi sinerji yaratacak şekilde işbirliğinin sağlanmasıdır.
Burada belediyeler,kentteki diğer aktörler veya paydaşlarla birlikte yerel kalkınma alanında sorumluluk üstlenmeli,süreçleri kolaylaştırıcı,hızlandırıcı,etkinleştirici bir katalizör görevi görmelidir.
Artık klasik yerel yönetim anlayışının içinde bulunduğumuz iletişim ve bilgi çağında sürdürülmesi mümkün değildir.
Gelinen noktada belediye ve belediye başkanlarından talep edilenler :
a) Toplum odaklı yönetim anlayışı
b) Paydaşlar arası gönüllülük esasına dayalı işbirliği
c) Birlikte karar oluşturma,demokratik katılım ve proje oluşturabilme.
d) Başkalarını yani kentin sivil toplum örgütlerini ve meslek odalarını yapabilir kılan,onlara yönlendirici destek veren.
e) Yerel önceliklere duyarlı
f) Saydam,bilgiyi erişilebilen kılan
g) Hizmet tüketicisinin ve yurttaşın tercih ve önceliklerine duyarlı
h) Çok yönlü hesap verebilirlik noktasında yoğunlaşmaktadır.
Biraz da yerel kalkınmanın temel ilkesi ve bu noktada belediyelerin misyonundan bahsetmek istiyorum.
Yerel kalkınmanın temel ilkeleri şöyle özetlenebilir.
1) Kalkınma büyümenin bireylere ve topluma nasıl yansıdığını ihmal edip salt büyümeyi amaçlayan şekilde olmamalıdır.
2) Mümkün olduğunca eşitlikçi ve kapsayıcı olmalıdır.Belediyeler yerel kalkınmanın öncülüğünü üstlenirken ,sonuçlarının toplumun değişik katmanlarını nasıl etkilediğini izlemeli ve gerektiğinde kalkınma sürecinden eşit pay alamayan kesimlere pozitif ayırımcı politikalar uygulamalıdır.
3) Kalkınma ekonomik-sosyal-siyasal-kültürel süreçler olarak tümden gözetilmelidir.
Temel ilkelerini bu şekilde özetlediğim yerel kalkınma alanında belediyelerin en azından dört önemli boyutta üstlenmesi gereken misyonları vardır.
1) Ekonomik Gelişme :
Kentin tüm kaynaklarının (doğal kaynaklar,insan,sermaye,teknoloji) önceliklere göre akılcı bir şekilde kentlinin refahını arttıracak şekilde harekete geçirilmesi.
2) Sosyal Paylaşım ve Kapsayıcılık:
Kentim tüm sosyal kesimlerini kapsayacak şekilde toplumda eşitlik,paylaşım ,dayanışma, gönüllülük,ortak gelecek,kente dair ortak sorumluluk gibi değer ve kavramları yerleştirmek.
3) Siyasal Katılım:
Kentlinin katılımcı demokrasi noktasında siyaset ve karar alma mekanizmaları konusunda ilgilenmelerini sağlayacak,katılımcı,saydam,hesap verebilir siyasal yapılar ve süreçler oluşturmak.
4) Kültürel Çoğulculuk :
Bir kentte ırk,dil,din,kültürel farklılıkların insanları uzaklaştırıcı değil,yakınlaştırıcı, birleştirici,sosyal ilişkilerini ve toplumu zenginleştirici olmasını sağlayacak politikalarını belirleyip,uygulamalar.
Son olarak yukarıda belirtilen temel amaçlar ve misyonlara yönelik Belediyelerimiz ve belediye başkanlarımızdan beklentilerimizi şöyle özetleyebilirim.
1) Kentimizin ve yöremizin ekonomik kalkınmasına yönelik alt yapılar sağlayarak katkıda bulunmak.
2) Gerek kent merkezi,gerekse tüm yöremizi yatırımlar için çekici hale gelmesine çalışmak.
3) Yatırımcıları yeni iş alanları yaratılması yönünde desteklemek.
4) Sürdürülebilir kalkınmanın koşullarını hazırlamak.
5) Sosyal sermayenin geliştirilmesine katkıda bulunmak.
6) Kentli gençlerimizin girişimci özelliklerini ve yeni fikirlerini destekleyici yöntemler geliştirmek.
7) Kentimizde ekonomik ve sosyal kalkınmaya yönelik işbirliği,ortak yaklaşım bilgi paylaşımı ve ortak hareketi özendirmek.
8) Dünya ile iletişim içinde olarak tüm kentli paydaşların evrensel gelişmeleri izlemelerini kolaylaştırmak ve yurtdışı yatay ilişkileri özendirmek.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Sayın Dışişleri Bakan Yardımcım,
Sayın Rektörlerim, Protokolün Kıymetli Temsilcileri, ANSİAD’ın Değerli Üyeleri
Değerli Konuklarımız ve Kıymetli Basın Mensupları,
ANSİAD’ın 17 yıldır bölge üniversiteleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yürüttüğü ‘Girişimcilik Günleri’ni bir anlamda uluslararası uygulama alanına taşımayı amaçladığı ve Sivil Toplum Diyalogu ile bir arada yürüteceği ‘Girişimciliğin Ortak Dili’ proje lansmanımıza hepiniz hoşgeldiniz. Şu an ‘Girişimciliğin Ortak Dili’ projemizin de dahil olduğu Sivil Toplum Diyaloğu 5. dönem projeleri kapsamında Sivil Toplum Diyaloğu Programı ile gerçekleştireceğimiz projemiz, 222.174,80 Avro’luk bütçesi ile Türkiye’de bu alanda gerçekleştirilecek olan 40 proje arasında en yüksek bütçeli proje olma özelliğini taşımaktadır.
1 Nisan itibari ile başlayan ve 15 ay boyunca devam edecek olan ‘Girişimciliğin Ortak Dili’ projemizde Türkiye’den AB projeleri alanında deneyimli Antalya AB Çalışmalarını Destekleme Merkezi Derneği ile yurt dışından uluslararası gençlik projeleri konusunda İtalya’nın en önde gelen STK’larından birinin de yer aldığı 2 ortaklığımızın yanı sıra bölge üniversitelerinden Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ve Antalya Bilim Üniversitesi ile iş birliği içerisinde bulunmaktayız.
ANSİAD bu ortaklık ile Türk ve Avrupalı STK’lar arasında genç girişimciliği destekleme konusunda da bilgi paylaşımlarını sağlayıp karşılıklı ortak bir anlayışı geliştirme misyonunu da üstlenmektedir. Proje kapsamında, genç girişimciliği ve yenilikçiliği desteklemek, gençlerin istihdam edilebilirliklerini artırmak, kişisel ve mesleki gelişimlerine katkı koymak gibi temel hedeflerimiz vardır. Bu temel hedeflere doğru ilerlerken de sivil toplum, kamu ve özel sektör arasında sürdürülebilir ve güçlü iş birlikleri kurarak gençlerin kariyer gelişiminin ve girişimcilik becerilerinin nasıl destekleneceğine ilişkin ortak bir anlayış ve yaklaşımı geliştirmek ana prensibimiz olacaktır.
Ortaya çıkacak bu ortak anlayış ve yaklaşımla yapılacak olan tüm çalışmalar sonucunda özellikle gençlerin yaratıcı ve yenilikçi düşünmelerini teşvik edecek modüller geliştirilecek ve burada öğrendiklerini hayata geçirebilecekleri bir “Yaratıcı ve Yenilikçi Düşünme Atölyesi” kurarak bunun sürdürülebilir olması sağlanacaktır.
‘Girişimciliğin Ortak Dili’ projemizi Sivil Toplum Diyaloğu ve ANSİAD arasında sosyal ve kültürel diyaloğun güçlendirilmesi ve Türkiye’nin Avrupa’ya toplumsal entegrasyonunun sağlanması yolunda önemli bir adım olarak görüyor, projemizi ve gerek yurtiçi gerek yurtdışı iş birliklerimizi bu anlamda çok daha fazla önemsiyoruz. Çünkü biliyoruz ki Türk ve Avrupalı STK’lar arasında genç girişimciliği alanında bilgi paylaşımının ve iyi uygulamaların değişimini sağlamak, yine Türk ve Avrupalı paydaşlar arasında karşılıklı anlayışı geliştirmek ve bunlara yönelik kamuoyu desteğini arttırmak, bundan sonra yapılacak olan bu tür proje çalışmalarının temellerini oluşturacaktır.
Bugün bu güzel vesile ile bir araya gelmemizi sağlayan tüm geçmiş dönem başkanlarımıza ve yönetim kurulu üyelerine, çalışmalarımızda bizleri her zaman destekleyen Proje Koordinatörümüz ve ANSİAD Geçmiş Dönem Başkanı Sayın Bekir Bülend Özsoy’a, proje başvuru sürecimizde büyük emeği olan sevgili Ayça Bağcı’ya, ANSİAD sekreteryasına, Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarıma, son olarak başarı ile yazılmış olan projemizin kabulü esnasında etkili bir referans olduğuna inandığımız, ANSİAD Girişimcilik Günleri’nin 17 yıldır yürütücülüğünü üstlenen Girişimcilik Komitesi Başkanımız Sayın Işık Yargın’a sonsuz teşekkürlerimi iletirken sizlere tekrar hoşgeldiniz der, şahsım ve Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarım adına hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Sayın Başkanım,
Değerli ANSİAD Üyelerimiz,
Saygıdeğer konuklar ve
Medyamızın değerli temsilcileri,
Yarın gerçekleştirilecek olan yerel seçim öncesinde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhur İttifakı Ak Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Menderes Türel’in Antalya vizyonu ve projelerini bizlerle paylaşacağı kahvaltımıza hoş geldiniz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca yoğun programı olduğunu bildiğimiz Sayın Türel’in bizleri kırmayıp davetimizi kabul ederek bugün aramızda olmasına içtenlikle teşekkür ediyor, 31 Mart seçimlerinde kendilerine başarılar diliyoruz.
Değerli konuklar,
Yerel yönetimler demokrasinin temel kurumlarıdır ve halkın yönetime katılmasını sağlayan, demokrasinin en etkin şekilde hayata geçirildiği kuruluşlardır. Demokrasinin tabanda uygulanması ve günlük yaşamımızı doğrudan etkileyen sorunların çözümünde önemli bir noktada olması dolayısıyla da kentlerimizi yöneten ve yönetmeye talip olan belediye başkanlarımızı bu açıdan fazlasıyla önemsiyoruz.
Değerli konuklar,
Büyükşehir belediye başkan adaylarımız, aday oldukları bölgenin sorunlarının çözümünün yanında, hemşehrilerinin hizmetlerinden memnuniyet duymasını sağlamak gibi de kutsal bir görev üstleniyorlar. Dolayısıyla da bu görev beraberinde büyük bir organizasyon yapısını da zorunlu kılıyor. Bu noktada gözden kaçırılmaması gereken hususların başında, böylesine bir organizasyon ve hizmet operasyonunun altından kalabilecek nitelikli kadroların ihmal edilmemesi ve siyasi tercihlerin bu kadroların oluşmasında bir koşul olmaması en önemli arzumuz ve dileğimizdir.
Ak Parti Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Menderes Türel’in 10 yıl boyunca Antalya’ya verdiği hizmetleri ve seçim çalışmalarında vurguladığı ‘Aşkla Yola Devam’ sözlerinden yola çıkarak, ulaşım hizmetlerinden altyapıya, ağaçlandırma çalışmalarından spor tesislerine, tarımdan turizme kadar Antalya’ya yapmış olduğu hizmetlerini ve Antalya için gelecekte yapmayı planladığı çalışmalarını dinleyeceğiz. Bizler bu noktada seçildiğiniz takdirde projelerinizin hayata geçirilmesinde ANSİAD olarak her an göreve hazır olduğumuzu belirtir ve tekrar başarılar dileriz.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Sayın Başkanım,
Değerli ANSİAD Üyelerimiz,
Saygıdeğer konuklar ve
Medyamızın değerli temsilcileri,
Ülkemizde yaklaşan yerel seçimler öncesinde Konyaaltı Belediye Başkanı ve Millet İttifakının CHP Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Sayın Muhittin Böcek'i Antalya iş dünyası insanları ile buluşturmak, projelerini bizzat kendinden dinlemek ve konuşmak amacı ile düzenlediğimiz toplantımıza hoş geldiniz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yoğun programı arasında bizleri kırmayarak davetimizi kabul ederek bugün aramızda olan değerli başkanımıza içtenlikle teşekkür ediyor, 31 Mart seçimlerinde kendilerine başarılar diliyoruz.
Değerli konuklar,
Maalesef bu defaki yerel seçimler, hepimizin bildiği üzere tam bir genel seçim havasına büründü ve sanırım son gün son saate kadar da bu şekilde devam edecek. Bizler yerel yönetimlerimizi, her zaman demokrasinin tabanda uygulanması ve günlük yaşamımızı doğrudan etkileyen sorunların çözüm bulduğu yerler olarak değerlendiriyor, kentlerimizi yöneten ve yönetmeye talip olan belediye başkanlarımızı da bu açıdan çok önemsiyoruz.
Ancak diğer yandan da liderler düzeyindeki siyasi kutuplaşmayı ve karşılıklı suçlamaları da kaygıyla izlemekteyiz.
Değerli konuklar,
Büyükşehir belediye başkan adaylarımız, aday oldukları oldukça geniş bir coğrafyanın sorunlarını çözmek, hizmet götürdükleri hemşehrilerinin hizmetlerinden memnuniyet duymasını sağlamak gibi çok kutsal bir göreve soyunuyorlar. Gerçekte tabi ki bu görev beraberinde büyük bir organizasyon yapısını da zorunlu kılıyor.
Dolayısıyla bu noktada gözden kaçırılmaması gereken hususların başında, böylesine bir organizasyon ve hizmet operasyonunun altından kalabilecek nitelikli kadroların ihmal edilmemesi ve siyasi tercihlerin bu kadroların oluşmasında etkin olmaması en önemli arzumuz ve dileğimizdir.
CHP Antalya Büyükşehir başkan adayı Sayın Muhittin Böcek'in seçim çalışmalarında vurguladığı ''Hizmette Eşitlik'' ilkesinden yola çıkarak, alt yapıdan imara, eğitimden kültüre, toplu taşımadan kent planlamasına kadar, şehrin bütün bileşenleri ile ortak kanaat ile hareket edeceği söyleminin, seçildiğiniz takdirde hayata geçirilmesi noktasında ANSİAD olarak her an göreve hazır olduğumuzu belirtir, kendisine tekrar başarılar dileriz.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.
Akın AKINCI
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
TÜRKONFED BAŞKANLAR KONSEYİ ANSİAD EVSAHİPLİĞİNDE GERÇEKLEŞTİRİLECEK... 14-15 NİSAN 2011 TARİHİNDE IC GREEN PALACE OTEL ANTALYA'DA GERÇEKLEŞTİRİLECEK OLAN TOPLANTININ PROGRAMINI İNDİREBİLİRSİNİZ.
BASIN BÜLTENİ
2017 / 23
ANSİAD ‘İŞ FİKRİ’ YARIŞMALARINDAN YATIRIMCI KARŞISINA
Girişimcilere uluslararası ek yatırım ve networking fırsatı sunan, dünyanın en büyük "Melek Yatırımcı Ağı" Keiretsu Forum Türkiye'ye kurumsal üye olan ANSİAD, Girişim Tarama Toplantıları'nı Antalya’ya taşıdı.
Bölge ekonomisine “Melek Yatırımcılık” kavramlarının öğretilmesinde gönüllü ve potansiyeli olan melek yatırımcı adaylarını girişimcilerle buluşturmak adına, girişimcilik ekosisteminin en önemli ayağını oluşturan Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD), Keiretsu Forum ortaklığında bir etkinliğe imza attı. ANSİAD Girişimcilik Günleri kapsamında gerçekleştirilen ‘İş Fikri’ yarışmalarında startuplarını tamamlayan 6 proje ‘Melek Yatırımcılar’ ile buluştu. İş fikirlerini yatırımcılara sunan 6 proje sahibi girişimci, iş insanları, mentörler, yatırımcılar ve ‘Melek Yatırımcı Ağı’ üyesi iş insanlarıyla projelerini buluşturarak projelerine katkı sağladı. Toplantı Başkanlığını ANSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadi Kan’ın gerçekleştirdiği toplantıya, Keiretsu Forum Türkiye Genel Müdürü Can Methson, Keiretsu Forum Üyeleri & Melek Yatırımcıları, Intel Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Tunç Özgül ve IHS Kurumsal A.Ş Kurucusu Emre Sayın, ANSİAD Geçmiş Dönem Başkanı ve Melek Yatırımcı Mustafa Talat Sözen, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Antalya Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Hasan Ulaş Yıldırım, Yörük Sanayici ve İşadamları Derneği (YÖRSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi Kerem Ersuna, Antalya İşadamları Derneği (ANTİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Musa Saraç, Antalya Genç İşadamları Derneği (ANTGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Barutçu, Keiretsu Forum Üyeleri Orçun Açan ve Nezih Hacıalioğlu katıldı.
BAŞARILI ÇIKTILARIN SONUCUNU ALIYORUZ
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren ANSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadi Kan, “ANSİAD Girişimcilik Komitesi olarak, çalışma ve etkinliklerini 12 aya yaydığımız Girişimcilik Günleri’ni, bizimle birlikte 4 üniversite ve 20’ye yakın dış paydaş ile yürütüyoruz. Bu etkinliklerle üniversite öğrencilerini ‘Fikir Kapmları’ ile fikirlerine katkı koyacak şekilde destekliyor, aldığımız başarılı çıktıların sonucu olarak bugün, Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği ve Keiretsu Forum olarak demoday etkinliğimizi gerçekleştiriyoruz” dedi. Kan, “Kasım 2016 yılında Keiretsu Forum İstanbul’a kurumsal üyelik gerçekleştiren ANSİAD, Antalya’da oluşturulan “Melek Yatırımcı Ağı” temsilciliğini de üstlenmektedir. ANSİAD Girişimcilik Komitesi 2017 çalışma hedefleri içerisinde yer alan etkinlikte, startuplarını tamamlamış, farklı endüstri ve sektörlerden altı girişim sunumunu bugün gerçekleştirecektir” diye konuştu.
ANSİAD GİRİŞİMCİLERİ PROJELERİNİ ANLATTI
ANSİAD Girişimcilik Günleri, ‘İş Fikri’ yarışmalarında startaplarını tamamlayan 6 projenin sunumunna ilk olarak 2016 ANSİAD 14. Girişimcilik Günleri ‘4. İş Fikri Yarışması’ birincisi Sultan Aras’ın ‘Misol Ameliyat İpliği Üretim Firması’ ile başlandı. Mühendis Sultan Aras ve Proje Üyesi Ufuk Elibüyük’ün gerçekleştirdiği sunumda, kök hücre ile modifiye edilen ısırgan otu liflerinden ameliyat ipliği projesi anlatıldı. Ardından, Akdeniz Üniversitesi Girişimcilik ve İş Geliştirme Merkezi AKGİM’in, TÜBİTAK1601 projesi kapsamında düzenlediği “Fikir Çatısı Proje Yarışması” birincileri Kemal Sığırcı, Emir Yiğit, Hakan İlhan’ın Türkiyedeki e-Spor severlere medya ve ürün tedariki sağlamak için planladığı e-SporTurkiye.com sunumu gerçekleştirildi. Antalya Teknokent A.Ş.’nin bünyesinde startup aşamasındaki projelerin sahipleri, Solitsan Mühedislik Enerji Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Genel Müdürü Barış Açıkgöz’ün ‘Lityum İyon Akü Paketi Tasarımı ve Üretimi’ projesi ve yüksek hızda ve doğrulukta görüntü işleme yöntemi ile çalışan ‘Tohum Sayma Makinasının’ fikir sahibi Hakan Aktaş sunumları gerçekleştirildi. ANSİAD 13. Girişimcilik Haftası kapsamında ‘Fikrimden Girişim Çıkar’ sloganıyla yola çıkılan ve 2015 yılında düzenlenen ‘3. İş Fikri Yarışması’ birincisi, 2016 yılı ‘4. İş Fikri Yarışması’ üçüncüsü Çağdaş Kızıl, ‘Grafen Temelli Enerji Depolama Ürünleri’nin sunumunu gerçekleştirdi. Son olarak, 2014 ANSİAD 12. Girişimcilik Haftası, ‘2. İş Fikri Yarıçması’ birincisi Dr. Hasan Basri Savaş’ın ‘Deselürize ve Demiralize Kemik doku Matriksi Elde Edilen Hastalarda Doku Grefiti Olarak Kullanımı’ projesinin sunumu yapıldı. Kapanışta konuşan ANSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadi Kan, “Bir demosunu gerçekleştirildiğimiz etkinliği sonbaharda Keiretsu Forum ile birlikte ‘Girişim Tarama Toplantıları’ olarak Antalya’ya taşıyacağız” dedi. Keiretsu Forum Türkiye Genel Müdürü Can Methson, “Antalya’dan bu denli güzel projelerin çıkması bizi heyecanlandırdı. Beklentilerimizin çok çok üzerinde fikirler ve çalışmalar olduğunu söyleyebilirim. Önümüzdeki yıllarda Antalya adına daha güzel etkinlikelrde buluşacağımıza inanıyor, ANSİAD’a bize bu fırsatı sunduğu için teşekkür ediyoruz” dedi. Konuşmaların ardından final sorularıyla etkinlik sona erdi.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü için açıklamada bulundu. Erdoğan, “15 Temmuz günü yaşadığımız alçak kalkışma ve ülkeyi işgal etme girişimini püskürtmemizin 1’inci yıldönümünde 249 şehidimize Allah’ta rahmet, gazilerimize de sağlık dilekleriyle birlikte minnetlerimizi sunuyoruz. Yaklaşık 100 yıl önce istilaya uğramış olan ülkemizi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde nasıl kurtarmışsak, bugünde yine Başkomutan Cumhurbaşkanımız liderliğinde büyük Türk milleti geri püskürtmüştür. Milet olarak demokrasi mücadelesinden taviz vermeden, yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığından ödün vermeden biat kültüründen uzak, fikri hür, vicdanı hür, sorgulayan ve eleştiren bir nesil yetiştirme mecburiyetimiz vardır. Bu duygularla 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’müzü kutluyorum.” ifadelerini kullandı.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
Bayramlarımız, milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulanıp sergilendiği, toplumda millet olma şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği günlerdir. Hep bir arada, sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle.
Kurban Bayramımız Kutlu Olsun.
Abdullah Erdoğan
Yönetim Kurulu Başkanı
“Sevgili Ata'm
Antalya iş dünyası olarak, laikliğin ve hukukun üstünlüğünün esas alındığı bir kalkınma anlayışını güçlendirerek, ülkemizi ileriye taşıma sorumluluğu ve gayreti içinde olduk ve olmaya devam edeceğiz. Önderliğinizde bu zaferi bize armağan eden istiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını, şehit ve gazilerimizi şükranla anıyoruz.
Ruhunuz şad olsun.”
BASIN BÜLTENİ
2017 / 26
TÜM HALKIMIZIN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN
Başkan Erdoğan, “1922 yılı 26 Ağustos’unda başlayıp, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan 30 Ağustos, milletimizin kurtuluş destanını zaferle taçlandırdığı tarihtir”
ANSİAD Başkanı Abdullah Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, bağımsızlık yolunda birlik olan Türk milletinin, 30 Ağustos 1922’de yazdığı şanlı destanın birlik beraberliğimizin en güzel resmi olduğunu kaydetti. Erdoğan, “1922 yılı 26 Ağustos’unda başlayıp, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan 30 Ağustos, milletimizin kurtuluş destanını zaferle taçlandırdığı tarihtir. Tüm halkımızın 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun” diye konuştu.
İLELEBET BAĞIMSIZ VE BİR ARADAYIZ
Modern Türkiye’nin temellerinin atıldığı 30 Ağustos Zaferi’ni bizlere armağan edenlere çok şey borçlu olduğumuzu kaydeden Erdoğan, “Dünyanın en hassas coğrafyasında yaşayan Türk Milleti, bugün de Atatürk ve silah arkadaşlarına layık olma bilincinde ve kararlılığında olacaktır. Şehit kanlarıyla sulanan bu topraklarda gurur dolu geçmişinde olduğu gibi ilelebet bağımsız ve bir arada yaşayacaktır” dedi.
MİNNET VE ŞÜKRANLA ANIYORUZ
Antalya iş dünyası olarak, laikliğin ve hukukun üstünlüğünün esas alındığı bir kalkınma anlayışını güçlendireceklerinin altını çizen Abdullah Erdoğan, “Ülkemizi ileriye taşıma sorumluluğu ve gayreti içinde olduk ve olmaya devam edeceğiz. Önderliğinizde bu zaferi bize armağan eden istiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını, şehit ve gazilerimizi şükranla anıyoruz. Ruhunuz şad olsun” diye konuştu. Bu vesileyle tüm Müslüman aleminin Kurban Bayramı’nı da kutladığını dile getiren Erdoğan, “Bayramlarımız, milli ve dini duyguların, inançların, örf adetlerin uygulanıp sergilendiği, millet olma şuurunun kuvvetlendiği günlerdir. Hep bir arada, sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle” dedi.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
ANSİAD’DA ‘İÇİMİZDEN BİRİ’ TECRÜBELERİNİ PAYLAŞIYOR
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) 2017 faaliyet yılı 12’nci Olağan Toplantısı Akra Otel’de gerçekleştirildi. Toplantı Başkanlığını ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan’ın yaptığı toplantı, “İçimizden Birilerinin Tecrübe Paylaşımları” başlığında yapıldı. ANSİAD Üyeleri, Yüksel Tohum A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yüksel ve Likya Şarapları Yönetim Kurulu Başkanı Burak Özkan’ın iş hayatlarını ve tecrübelerini paylaştığı toplantıya, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Sadi Kan ve Lütfi Göbüş, Yönetim Kurulu Üyeleri, Ahmet Erdal, İlhami Sancar Topay, İlhan Karakaya, Ahmet Öztürk, Hatice Öz, Ercan Özbek ve ANSİAD Üyesi iş insanları katıldı. Toplantı, ANSİAD Başkanı Abdullah Erdoğan’ın Yüksel Tohum A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yüksel ve Likya Şarapları Yönetim Kurulu Başkanı Burak Özkan’a plaket takdiminin ardından son buldu.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
ANSİAD 6. Kahvaltılı Toplantısı’nın konuğu, Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Geçen Dönem Başkanı Nizamettin Şen oldu.
‘BİZİM EN BÜYÜK DENETÇİMİZ YABANCI TUR OPERATÖRLERİ’
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD)’nin kahvaltılı toplantısının konuğu Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Geçen Dönem Başkanı Nizamettin Şen ‘Turizmde 1 yılın muhasebesi’ başlığında bir sunum gerçekleştirdi. ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan’ın Toplantı Başkanlığı’nı yürüttüğü kahvaltıya, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadi Kan, Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Erdal, İlhami Sancar Topay, Ercan Özbek ile ANSİAD Üyesi iş insanları katıldı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren ANSİAD Başkanı Abdullah Erdoğan, 2017-2018 eğitim ve öğretim yılının hayırlı olmasını temenni ederek, “Tabi bu öğretim yılında da temennimiz biat kültüründen uzak olarak aklı hür, vicdanı hür nesillerin yetişmesinin sağlanmasıdır” dedi.
SİSTEM DEĞİŞİKLİLKERİ İSTİŞARE İLE YAPILMALI
2016 PISA Testi sonuçlarının göz ardı edilmemesi gerektiğine değinen Erdoğan, “Maalesef bu son dönemlerde eğitimdeki başarısızlıklarımızla örtüşmeyen bir temenni. Kısmen Ortadoğu ve bazı Afrika ülkelerinin gerisine düşen bir eğitim sistemimiz var. Hem milli eğitimde hem de sistemde ciddi değişiklikler söz konusu. Son değişiklikle, Sayın bakanımız TEOG sınavlarını kaldırdık dedi” diye konuştu. Milli eğitimde çok sık bakan değişikliği ve çok sık müfredat değişikliği yaşandığını kaydeden Erdoğan, “Demokrasi adına, ülke adına üzüntüyle karşıladığımı ifade etmek isterim. Çok sık bakan değişiyor, çok sık program değişiyor. Bunun çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Ben öğretmen kökenli birisiyim, 70’li ve 80’li yıllarda eğitim şurası düzenlenir ve eğitimin tarafları bir araya gelirdi, birlikte istişare edilerek karar verilirdi. Maalesef bu kültürün de kalktığını görüyoruz. En önemli konumuz olan eğitimin de bir sözle değiştirilmesinin de çok doğru olmadığını ifade etmek isterim” dedi.
ANSİAD OLARAK EĞİTİME ÖNEM VERİYORUZ
ANSİAD olarak yapılan çalışmaların birçoğunun eğitim alanında olduğunun altını çizen Erdoğan, “Okullarda eğitim kalitesinin artırılması için ‘Okullarda Akustik İyileştirme’ projesini gerçekleştirdik, Antalya İl Milli Eğitim’e proje raporlarımızı teslim ettik. Anaokullarında matematiği sevdirebilmek adına ‘Matematik Kolaydır’ projemizi hayata geçiriyoruz. Onun dışında iş dünyası adına etik ve itibar panelleri düzenledik. İş dünyası için eğitim çok önemli, bizim için olmazsa olmazımız eğitim. O nedenle eğitim konularının daha katılımcı çözülmesini önemsiyoruz” diye konuştu
‘HİÇBİR PLANLAMA YAPMADIK’
Antalya turizminin geçmişine dair bilgiler veren Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Geçen Dönem Başkanı Nizamettin Şen, “Turizm destinasyonumuz şekillenirken, İspanya’nın yaptığı hataları tekrarlamamak adına konuşurken, İspanya’nın da çok üstünde hatalar yaptık, bu ne derseniz hiçbir planlama yapmadık. Yaptığımız küçük ölçekli planlamaları da her zaman istismar ettik ya da onların üzerine çıktık. Bunun en basit örneğini Belek ve Kemer’de, Side’de görebiliriz. Tabi bu acı manzara bize şunu gösterdi ki Türkiye’de hemen hemen hiçbir sektörde stratejimiz yok” dedi.
‘TURİZMİN PEK FARKINDA OLMAYAN BÜROKRATLAR TURİZMİ İDARE EDİYOR’
2023 strateji kataloğunda turizme dair yapılan çalışma hakkında konuşan Şen, “Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarihinde ilk kez bir strateji kataloğu yayınladı, turizm sektörünün orada çok fazla görüşü alınmadı, 2023 stratejisi olarak yapıldı onu da rafa kaldırdılar. Bununla ilgili de çalışma yapılmadı. Bugün o kitabın sayfalarını açsanız, hangileri gerçekleştirildi diye sorsanız, araştırsanız hemen hemen hiçbir şeyin doğru dürüst gerçekleşmediğini görebilirsiniz” diye konuştu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ihtisas olarak görülmediğini kaydeden Şen, “Hatta Türkiye Ankara’dan, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın turizmin pek de farkında olmayan bürokratları tarafından idare ediliyor ve yönlendiriliyor. Hepinizin bildiği 15 yılda Türkiye Cumhuriyeti’nde 9 tane Kültür ve Turizm Bakanı değişti. Ne yazık ki bunların hiçbiri de turizmle ilgili bakanlar değildi. Özellikle bu bakanlığın idare edilebilir bir bakanlık olarak görülmesi, bir ihtisas bakanlığı olarak görülmemesi en büyük kayıplarımızdan bir tanesi” dedi.
DÜNYADA BİR KENTİN ULAŞABİLECEĞİ EN FAZLA 5 YILDIZA ANTALYA SAHİP
Türkiye’de turizmcilerin, turizmci olup olmadığı sorusunu sormak gerektiğini belirten Nizamettin Şen, “Ne yazık Türkiye’de turizmcilerin karakteristik yapısı, yatırımcı özelliğinden kaynaklanıyor. Turgut Özal’dan bilindiği üzere turizm yatırımlarının artmasında, Özal’ın tekstilcilere ve inşaatçılara bu konuda yatırımlarını yapmalarını önermesi söz konusuydu. Alınan teşvikler güzel teşviklerdi ve hemen bir 5 yıldız furyası başladı. Şu anda da dünyada bir kentin ulaşabileceği en fazla 5 yıldıza Antalya sahip. Hatta tüm İspanya’da ki 5 yıldız sayısından yüzde 40 daha fazla otele sahibiz” diye konuştu. Otellerin 5 yıldız kaosu yaşadığını kaydeden Şen, “Bu 5 yıldız enflasyonu bize ne getirdi? Kategori olarak denetim yapılmadığı için herkesin kendi standardı ortaya çıktı ve her türden 5 yıldızlı otel var. Bu bir kaostur ve hala devam ediyor. Çünkü Kültür ve Turizm Bakanlığı bunu denetlemekten çok aciz ve sektöre de bunu denetleme yetkisini bırakmıyor” dedi. En büyük denetçilerinin yabancı tur operatörleri olduğunu dile getiren Şen, “TUI ve Thomas Cook’un yaptığı denetleme ve yıldıza bakarsanız, doğru yıldızı bulabilirsiniz. Bugün artık sanal alemin gelişmesiyle beraber ‘Tripadvisor’lar gibi sanal dünyanın favori eleştiri merkezleri ortaya çıktı. Ayrıca bunların vermiş olduğu müşteri memnuniyetinden ortaya çıkan bir denetim ortaya çıktı” diye konuştu.
‘HAVAALANININ KAPASİTESİ ARTTIRILMALI’
Bir destinasyon olarak Antalya’nın öne çıkan bir yapısı olduğunu belirten Şen, “Buna uygun olarak da, havaalanında özellikle bugünlerde personel açığı ve pasaport polisinin eksikliğinden dolayı zorlansakta, bir kapasitemiz mevcut. Dünyada havaalanlarının iyileştirilmesi ve çevreci yapısı çok öne çıktı ve Antalya havaalanından da bu konuda yaptıkları çalışmalardan dolayı övgüyle bahsedebiliriz. Ancak bunlar yeterli değil, eğer bizim yatak kapasitemizi olgun doluluklara götürebilmeyi düşünüyorsak bu havaalanının mutlaka genişletilmesi gerekiyor. Bunun çalışmasının şimdilerde yapılması gerekiyor, aksi halde bu havaalanı bu yatak kapasitesini doldurmakta geri kalır” dedi.
TURİZM BİR BARIŞ HAREKATIDIR
Turizmin yapılabilmesi için o ortamın da sağlanması gerektiğinin altını çizen Şen, “Bunun da en büyük tarifi demokrasi ve demokrasi ilkelerine sahip çıkılmasıdır. Turizm bir barış harekatıdır, turizmle ilgili kenti geliştirmek için bunu gerçekleştirmek önemli. Ama biliyorsunuz sayılar önemli, 8 milyonu geçtik on milyona dayandık ama sayıların getirdiği kazançlar veya sürdürülebilir ve dünyaya yansıtılabilir tarafını nasıl sağlayabiliriz? Bize özellikle söylenen deniz, kum, güneş ile bu iş olmaz, mutlaka turizmin çeşitlenmesi konusunda. Fakat öncesinde düşünülmesi gereken konular mevcut” diye konuştu. Bir destinasyonun sadece otel ve doğa demek olmadığını dile getiren Şen, “İnşaların özgür tercihlerini kendilerine bırakmaları gerekiyor. Özgürlük dediğimiz şey yani kişinin şahsi özgürlüğü her şeyin üstünde. Türkiye’ye geldiğim zaman, ben eğer Türkiye’den Twitter’a rahat giremiyorsam, doğru dürüst konuşamıyorsam, kendimi ifade edemiyorsam ve sahilde rahatlıkla bira içemiyorsam ben o destinasyona turist olarak gitmiyorum diyor kişi. Bu da çok doğrudur” dedi.
EXPO 2016 KONGRE MERKEZİ
Ankara ve İstanbul’da yapılacak olan kongre merkezleriyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarını izlediğini dile getiren Nizamettin Şen, “Ankara’da yapılacak olan 2 bin 600 kişilik kongre merkezi, İstanbul’da yapılacak kültür merkezinin yıkılmasıyla 2 bin 800 kişilik bir kongre merkezi ve Türkiye’nin en büyük kongre merkezini yapıyoruz diyor. Vallahi şaşırdım kaldım, kendisinin himayesinde yapılan EXPO 2016’nın 5 bin kişilik, sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın da en büyük kongre merkezinin Antalya’da olduğunu nasıl düşünemedi diyerek. Biliyorsunuz 5 bin kişilik bir salonumuz var ama kapalı, gelecekte kimin tarafından çalıştırılacağı ve nasıl tasarlanacağı bilinmiyor. Keza uluslararası kongre konusunda ciddi şekilde geriledik” dedi.
İNGİLTERE’DE ARTIŞ SÖZ KONUSU
Kayıpların bugün için sayısal kayıplardan daha çok ekonomik kayıplar üzerinde yoğunlaştığını belirten Nizamettin Şen, “Gelen müşterinin harcama potansiyeli ile 2014 yılındaki müşterinin harcama potansiyelinde en az yüzde 25’lik bir kayıp var. Maliyetler açısından yüzde 40’lık bir kayıp var. Bu hesaplanmış rakamlar ve hatta bazı ülkelerden gelen paket indirimleri söz konusu olunca üstüne bile çıkabiliyor. İskandinav ülkelerinde, Danimarka’da mesela yüzde 35.51, İsveç’te yüzde 45.27 kayıp söz konusu. Bir tek artı çok ilginçtir İngiltere’de var. Gariptir, onu da vurgulamak istedim. Çok küçük bir artı ama kayıp değil. Burada en önemli ayrıntı, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasıyla birlikte parasının değerinin kaybolması ve otelcilerin, özellikle İngiltere’de yaptığı anlaşmalarının değer kaybetmiş para birimleriyle birlikte yapıldığı için paketlerin ucuz gelmesinden kaynaklı. Norveç’te esamemiz okunmuyor. Oradaki tur operatörlerinin de Türkiye’yi satmama gibi bir durumu söz konusu” diye konuştu. Toplantı, ATAV Geçen Dönem Başkanı Nizamettin Şen’in ANSİAD Üyelerinin soruları yanıtlamasının ardından sona erdi.
Toplantıyla ilgili detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
Tel: 0242 3120303
Fax: 0242 3215511
BASIN BÜLTENİ
2017 / 30
BAŞKAN ERDOĞAN: ‘DİYALOG ÖNCELİKLİ OLMALI’
ANSİAD Başkanı Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yönelik seyahat vize işlemlerinin durdurulması kararına yönelik diplomasi çağrısında bulundu. ABD tarafından Türk vatandaşlarına uygulanan seyahat vizesi işlemlerinin durdurulması kararını talihsiz bir olay olarak nitelendiren ANSİAD Başkanı Abdullah Erdoğan, “Türkiye ve ABD, NATO müttefikliği ile bölgesel çıkarları açısından ortaktır ve ekonomik açıdan da geçmişe dayanan ilişkilere sahiptir. Vize krizinde diplomatik süreçler işletilmeli, uluslararası müttefik iki ülke arasında sağduyulu çözüm önerileri geliştirilmelidir” dedi. ABD’nin vize başvurularını askıya almasının ardından Türkiye’nin de vize ilişkilerini kaldırma kararı almasını ikili ticari anlaşmalar açısından sakıncalı bulan Erdoğan, “Bu karar ve sonuçları doğrultusunda iki ülke arasındaki anlaşmazlıklar, ülkeler arasında ekonomik ve sosyal ilişkilere de zarar verecektir. Bu krizin karşılıklı diyaloglarla çözümlenmesi ve anlaşmazlığın giderilmesi öncelikli gündemimiz olmalıdır” diye konuştu.
BASIN BÜLTENİ
2017 / 31
‘TORBA YASA EKONOMİK ÇIKMAZIN İTİRAFIDIR’
Selin sayek Böke; “Plan Bütçe Komisyonu’nda şu an tartışılıyor olan torba yasa, bugün iktidarda olanların Türkiye ekonomisini nasıl bir çıkmaza soktuklarının da itirafı olarak okunmalı” dedi.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) 2017 faaliyet yılı 14’üncü Olağan Toplantısı Akra Otel’de gerçekleştirildi. Toplantı Başkanlığını ANSİAD Girişimcilik Komitesi Başkanı Işık Yargın’ın gerçekleştirdiği olağan toplantının konuğu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili, İktisatçı, Ekonomist ve Bilkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Doç. Dr. Selin Sayek Böke oldu. “Kalkınma ve Demokrasi: Nasıl Bir Ekonomi Politikası, Nasıl Bir Siyaset” konusunun konuşulduğu toplantıya, CHP Genel Başkan Yardımcısı, Antalya Milletvekili ve ANSİAD Şeref Üyesi Çetin Osman Budak, Muratpaşa Belediye Başkanı Av. Ümit Uysal, CHP Antalya İl Başkanı Mustafa Erdem, Batı Akdeniz Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (BAKSİFED) Başkanı ve ANSİAD Geçen Dönem Başkanı Ali Eroğlu, Antalya Organize Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kasapoğlu, Burdur Sanayici Serbest Meslek Mensupları ve İşadamları Dayanışma Derneği (BUSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kurt, Akdeniz Girişimci İş Kadınları Derneği (AGİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Figen Sayın, ANSİAD Üyesi iş insanları ve çok sayıda davetli katıldı. 10 Ekim 2015’te Ankara Garı’nda yaşanan patlamaya ilişkin olarak sözlerine başlayan CHP Milletvekili Doç. Dr. Selin Sayek Böke, “Açıkcası bugün sabah çok aydınlık başlamadı. Bugün 10 Ekim’de kaybettiğimiz 102 canı anmak üzere Ankara Garı’na gittik. Tam da bugün konuşacağımız demokrasi, özgürlükler, ekonomin çok ihtiyaç duyduğu bir arada yaşama dair çok kara bir tabloyla karşılaştık. Çocuğunu kaybetmiş, sevdiğinde ayrılmış ve onunla ayrılığının acısını bir anıyla yaşatmak isteyenleri bir meydana sokmaya korkan bir anlayışla karşılaştık bu sabah. Doğrusu bana sorarsanız bundan sonra yapacağım her tür açıklamanın ve yarına dair hayalin temelinde tam da bunu değiştirme ihiyacı yatıyor” dedi.
TÜRKİYE EKONOMİSİ KAYNAK ÜRETEMİYOR
Rakamların gerçekliği üzerinden bir Türkiye’yi tarif ettiğini kaydeden Böke, “Türkiye bugün, korkarım ki ekonomik sistemin çökme eşiğine geldiği bir dönemden geçiyor. Bundan bir kaç yıl önce söylediğim zaman ekonomist Selin konuşuyor diye dinleniyordum, bugün söylediğim zaman muhalefet partisinden bir mensup diye dinleniyorum. Oysaki rakamların bana söylediği bir gerçek üzerinden Türkiye tarif ediyorum” diye konuştu. İktidarın, TBMM’ye getirmiş olduğu ‘Torba Yasa’nın ekonomiyi çıkmaza soktuğunu kaydeden Sayek Böke, “Plan Bütçe Komisyonu’nda şu an tartışılıyor olan torba yasa, bugün iktidarda olanların Türkiye ekonomisini nasıl bir çıkmaza soktuklarının da itirafı olarak okunmalı” dedi. Türkiye’nin kaynak yaratmakta zorlandığına dair tespit yapmak gerektiğinin kaydeden Selin Sayek Böke, “Türkiye’nin borçlanma ihtiyacı var, Türkiye’nin vergi artışına ihtiyacı var Türkiye’nin zam yapmaya ihtiyacı var, çünkü Türkiye ekonomisi artık kaynak üretemeyen ve kendisini sürdüremeyen bir yere sıkışmış durumda. Bugün, hemen hızlı kaynak yaratmak için borçlanmaya gidebilirsiniz, bugün hemen hızlı kaynak yaratmak için vergileri artırablirsiniz ama bu, sadece bugünü kurtarır” diye konuştu.
BİZ HER GÜN YÜZLEŞMEK ZORUNDA KALIYORUZ
Bugün Türkiye’de sağlam bir kurumsal yapıdan söz etmenin mümkün olmadığını belirten Selin Sayek Böke, “Bugün artık Türkiye’de kurallı işleyen bir ekonomik düzenden bahsetmek mümkün değil. Bugün her şeyin keyfi olduğu ve maalesef hiçbirimizin ne öğretisinde ne anlatısında ne de uygulamada tercih etmeyeceği, tamamen bir kişinin iki dudağı arasına sıkımış kararlarla kendisini dahil edemediği bir düzenle karşı karşıya 80 milyon” dedi. Sayek Böke, “Eğer biz ekonomideki sıkışıklığı konuşacaksak, bu tarif ettiğim siyaseti, kurumsal yıkımı ve kuralların olmadığı bir düzenin nasıl maliyetler ortaya çıkardığını partizanca değil ama Türkiye sevdalıları olarak konuşmak zorundayız. Biz bununla her gün yüzleşmek zorunda kalıyoruz zaten, ama galiba sadece siyasetçilerin yüzleştiği bir çözüm yeterli olmayacak. Siz sanayicilerin de, biz tüketicilerin de ama en önemlisi bu Cumhuriyetin vatandaşı olarak 80 milyonun bu gerçekle yüzleşmesi gerekiyor” diye konuştu.
ORTA GELİRLİYE CİDDİ VERGİ YÜKÜ GETİRİRLİYOR
Türkiye'nin 25 milyar liralık bütçe açığıyla karşı karşıya olduğunu belirten Sayek Böke, “25 milyarlık bütçe açığı nedeniyle de 50 milyarlık borçlanmayla karşı karşıyayız. Bu torba yasayla hukuka aykırı biçimde, ek bütçe getirmeden 37 milyar lira daha borçlanmak isteyen bir iktidar var karşımızda. Yani paralar saçılıyor, sonuca baktığımızda işsizliğe çare olmamış, ileri teknoloji üretilmemiş, ekonomimiz olduğu yerde sayıyor” dedi. Bugün Türkiye’de ekonominin yönetilmediğinin altını çizen Sayek Böke, “Bu iktidar orta gelirli, senede brüt 30 binle 110 bin lira arasında kazanan vatandaş grubuna ciddi vergi yükü getiriyor. Çok açık bir sınıfsal tercih koyuyor. ‘Benim tulumbama su getirecek rant çarkını çevirenlere dokunmam’ diyor ama beyaz yakalı, KOBİ, belki sanayici, kendi yağında kavrulan ve bu işi zar zor yapan milyonlarca insana ‘size vergi getiriyorum’ diyor. Bu sınıfsal tercih şu açıdan önemli, bu iktidarın ‘Bu ülkedeki sınıfsal sorunları çözebilirimin' yanıtı bence bu torba yasanın içinde yatıyor. Çözemez, çünkü 3-5 kişinin kaynak aktarımını milyonların vergisinden daha değerli buluyor. Dolayısıyla 80 milyon ortak bir bedel ödüyoruz. Bu açmazdan kurtulmak mümkün ama bunun için bu iktidarı değiştirecek demokrasi talebimizi ve bu işi sandıkta yapma inadımızı sürdürmek zorundayız. Ve o sandık gelene dek de yeni iktidarı inşa edecek çalışmalara ortak olmak zorundayız” dedi.
‘BUNCA YIL EKONOMİ ANLATTIM, MAKUL DÜZEY DİYE BİR ŞEY DUYMADIM’
Ekonomik sistemin çökme eşiğine geldiğini vurgulayan Böke sözlerini şöyle sürdürdü, “Bugün Türkiye’de artık ekonomi yönetilmiyor, bugün ekonomiden sorumlu bakan yeni getirilmiş bir torba yasadaki bir vergi düzeyini bilmiyorsa bu ülkede ekonominin yönetildiğini iddia etmek mümkün değil. Çok derin bir tablo söyledim size orta vadeli program üzerinden, ama hiç oraya gitmeye gerek yok. 10 dakika içerisinde yanlış biliyomuşum denilebilen ve vergi için ‘makul düzeye’ çekilir diyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Bunca yıl ekonomide ders anlattım makul düzey diye bir şey duymadım. Verginin rakamı olur, verginin yüzdesi olur, makul düzey felsefi bir tartışmanın parcasıdır. Dolayısıyla Türkiye bugün ekonomisi yönetilmeyen başıboş bırakılmış keyfi bir düzene hapsolmuş vaziyette. Sadece kötü yönetilmiyor, yönetilmiyor bile. O zaman değişmesi gereken şey tam da bu, ekonominin yönetim biçimini değiştirmemiz gerekiyor.”
SADECE EKONOMİYİ DEĞİŞTİRMEK YETMEZ
Sadece ekonomiyi değil anlayışı da değiştirmek gerektiğini belirten Böke, “Bir tek adam rejimi inşa edildi, daha bugünden o tek adam rejimini hep birlikte yaşıyoruz. Oğullarımdan biri TEOG’a girecekti bu sene, çocuk yatağa gitmeden önce Milli Eğitim Bakanlığı’nın sayfasında sınav tarihi duyurulmuştu, sınav tarihini söyledim ve yattı, ertesi sabah kalktığında gözün aydın sayın Cumhurbaşkanımız sınavınızı iptal etti dedim. Ve Milli Eğitim Bakanı da benimle ve oğlumla aynı zamanda öğrendi değişimi. Çünkü tek kişi karar veriyor. Nasıl ki Motorlu taşıt Vergisinin düzeyini ekonomiden sorumlu bakan bilmiyorsa, Milli Eğitim Bakanı da eğitimde ne olup bittiğini bilmiyor. Tek kişi karar verdiği zaman işler keyfileşiyor, kuralsızlaşıyor ve hukukun olmadığı, siyasetin her şeye karar verdiği yerde ekonomi işlemez hale geliyor. O zaman sadece ekonomi değişimini yönetmek yetmez, ekonomi yönetimini de gölgeliyor olan bu hukuksuz ve kuralsız siyasi anlayışında değişmesi gerekiyor” dedi.
YENİ SANAYİ DEVRİMİNİ İYİ OKUMALIYIZ
“Bambaşka bir Türkiye’nin mümkün, varolan potansiyelini gerçekleştiren esnek ve dinamik yapısını siyasete ragmen ortaya koyan değil siyasetin üstünde ortaya koyan bir Türkiye uzak değil” diyerek sözlerine devam eden Sayek Böke, “Esasında müthiş bir değişim döneminde geçiyoruz ve bunu sadece ülkemiz değil bütün dünya yaşıyor. Siyasette ve uluslararası politikada ortaya çıkan bu değişimin yıkıcılığının önemli bir bölümünün de ekonomiden kaynaklandığını hepimiz çok iyi biliyoruz” dedi. Rekabet koşullarının ağırlaştığı dönemlerde rekabet edebilmek adına yeni devrimlerin doğduğunu kaydeden Selin Sayek Böke, “Biz bunu bildiğimiz yüzlerce yıllık bir geçmişten geliyoruz. Dolayısıyla bu sertleşmiş olan rekabet ortamı mutlaka kendi içinde üretim yapma biçimimizde, yaşamımızda büyük devrimlere yol açacak. Bize düşen görev karşımıza çıkan rekabet koşullarında nasıl tutunacağımız üzerine kafa yormak kadar bu rekabetin otaya çıkartacağı yeni sanayi devrimini de okumak ve karşımıza konması yerine buna şimdiden ortak olan bir ekonomik düzeni de yaşatmaktan geçiyor” diye konuştu. Üreten emekle bir arada olan anlayışa Türkiye’nin ekonomik anlamda ihtiyacı olduğunu dile getiren Selin Sayek Böke, “Bugün ortaya koyulan ekonomik çerçeve ve anlayış, üreteni değil tüketeni, üretim için yatırım yapanı değil, rant uğruna inşaat yapanı teşvik eden ve kurduğu düzenle bu rant düzenini pekiştirecek insanları tercih eden bir çerçeve sunulduğu halde sanayide direniyorsunuz’ dedi. Toplantı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan ve Toplantı Başkanı Işık Yargın’ın, Doç. Dr. Selin Sayek Böke’ye plaket takdiminin ardından sona erdi.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
ANSİAD Sağlık, Eğitim ve Hizmet Sektörü projesi olarak hayata geçirilen ‘Küçük Felsefe Okulu’ ilk mezunlarını vererek, ikinci dönem derslerine hazırlanıyor.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD), Sağlık, Eğitim ve Hizmet Sektörü projesi olarak hayata geçen, ANSİAD üyesi iş insanlarına felsefe eğitimi verilmesini amaçlayan ‘Küçük Felsefe Okulu’, ikinci döneme hazırlanıyor. ANSİAD Üyesi Dr. Yusuf Örnek tarafından, felsefe başlangıç ilkeleri eğitiminin verildiği ‘Küçük Felsefe Okulu’, katılımcıların felsefe düşüncesinden faydalanması ve felsefe disiplinlerinin öğrenilmesi amacıyla gerçekleştirilmeye devam ediyor.
BASIN BÜLTENİ
ANSİAD’DAN BUSİAD’A NEZAKET ZİYARETİ
ANSİAD Yönetim Kurulu Üyeleri ve ANSİAD üyesi iş insanları, ANSİAD Bursa Gezisi programı kapsamında, Bursa Sanayici ve İşadamları Derneği (BUSİAD)’a nezaket ziyareti gerçekleştirdi. Ziyarette her iki kurumun faaliyetleri ve hayata geçirdikleri projeler üzerinde durularak, girişimcilik alanında gerçekleştirilebilecek ortak çalışmalar değerlendirildi. BUSİAD Evi’nde gerçekleştirilen ve öğle yemeği ile başlayan programa ANSİAD Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Ahmet Erdal ve Yönetim Kurulu Üyeleri İlhami Sancar Topay, Ahmet Öztürk ve ANSİAD Üyesi iş insanları katıldı. Ziyarette BUSİAD adına Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ergun Hadi Türkay ile Yönetim Kurulu Üyeleri Buğra Küçükkayalar, Neşe Yıldırım ve Burak Anıl hazır bulundu.
‘Girişimcilik ve melek yatırımcı ekosistemiyle ilgili iş birliği projeleri geliştirebiliriz’
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) Genel Sekreteri Ahmet Erdal, BUSİAD’a nazik kabullerinden dolayı teşekkür ederek, ANSİAD çalışmaları hakkında bilgi verdi ve derneğin hayata geçirdiği projeleri aktardı. ANSİAD’ın 1990 yılında kurulmuş Antalya’nın en eski sivil toplum kuruluşlarından biri olduğunu ifade eden Erdal, “ANSİAD’ın 160 üyesi bulunmakta ve üye profilimizi ağırlıklı olarak turizm, sanayi ve tarım oluşturmakta. Üyelerimizin toplam cirosu 8 milyar TL’yi ve ihracatı da 220 milyon doları bulmakta. 35 bin civarında çalışan sayısı mevcut. Dernek çatısı altında hizmet, eğitim, sağlık, ticaret, tarım, sağlık ve sanayi olmak üzere çeşitli sektörel gruplarımız mevcut” diye konuştu. ANSİAD’ın kurulduğundan bu yana kente önemli kazanımlar sağladığının altını çizen Erdal, dernek bünyesinde bir Antalya Eğitim ve Araştırma Vakfı (ANTEV), (Antalya Fuarcılık ve Yatırı A.Ş) (ANFAŞ) gibi birçok kuruluşun kurulmasına öncülük ettiklerini, ayrıca Antalya Tanıtım A.Ş.’nin de kurucusu konumunda bulunduklarını kaydetti. Erdal, her yıl “Girişimcilik Haftası” etkinliğini organize ettiklerine değinerek, “16 yıl önce Türkiye’de pek dillendirilmeyen girişimciliği gündeme getirerek bu alanda önemli bir çalışmaya imza attık. Dernek olarak bu konuyu son derece önemsiyoruz. Programın bir parçası olarak üyelerimiz, lise ve üniversite öğrencilerine girişimcilik hakkında bilgiler veriyor. Girişimcilik ekosisteminin bir de yatırımcı boyutu var. O nedenle ‘Melek Yatırımcı’ kavramına da son derece değer veriyoruz. Bu konuda BUSİAD ile iş birliği yaparak ortak projeler geliştirebiliriz” diye konuştu.
BUSİAD’dan mühendisler için iki eğitim modeli
BUSİAD’ın 300’e yakın üyesi olduğunu ve bu üyelerin sahip oldukları firmalardaki çalışan sayısının 100.000’i bulduğunu ifade eden Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ergun Hadi Türkay, söz konusu firmaların toplam cirosunun 20 milyar dolar ve ihracatlarının da 6,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini belirtti. BUSİAD’ın sanayi üniversite iş birliği programı çerçevesinde Uludağ Üniversitesi ile mühendislik fakültesi öğrencilerine yönelik bir seminerler dizi gerçekleştirdiğini dile getiren Türkay, eğitime ekstra önem verdiklerini ve bu çerçevede “Yeni Mesleki Eğitim Modeli” projesi ile “Ar-Ge Mühendisi Yetiştirme” projesini hayata geçirdiklerini kaydetti. Türkay, BUSİAD’ın gerçekleştirdiği etkinliklere de değinerek, BUSİAD’a bağlı komitelerin çalışmalarıyla ilgili ANSİAD üyelerini bilgilendirdi. Bursa’da tekstil, otomotiv, gıda ve makine sanayisi alanında faaliyet gösteren çok sayıda firma bulunduğunun ve üretimin çok büyük bir bölümünün kentteki organize sanayi bölgelerinde gerçekleştirildiğini kaydeden Türkay, özellikle otomotiv ana ve yan sanayinin kent ekonomisi adına oldukça büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi. Konuşmaların ardından BUSİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ergun Hadi Türkay, ANSİAD Genel Sekreteri Ahmet Erdal’a plaket sunarken, ANSİAD Genel Sekreteri Ahmet Erdal, Türkay’a ANSİAD’ın kurucu ortaklığını yaptığı Zeytinpark A.Ş’nin üretimi olan Antalya yöresine özel bir hediye takdim etti.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
BASIN BÜLTENİ
2017 / 34
ANSİAD ÜYELERİNDEN BURSA’YA İŞ VE KÜLTÜR GEZİSİ
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği'nden (ANSİAD) 17 kişilik heyet, Bursa’da iş adamlarıyla buluştu
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği'nden (ANSİAD) 17 kişilik heyet, Bursa'da iş adamlarıyla buluştu. Bursa iş gezisine, ANSİAD Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Ahmet Erdal, Yönetim Kurulu Üyeleri İlhami Sancar Topay ve Ahmet Öztürk, ANSİAD Üyeleri, Ali Bal, Halil Erdem, Rabiye Ülger, Mehmet Yüksel, Mehmet Salih Tuncer, M. Önder Cantürk ve Vural Özdemir katıldı. Sanayi faaliyetleri kapsamında Bursa’ya gerçekleştirilen gezinin verimli geçtiğini bildiren Yönetim Kurulu Genel sekreteri Ahmet Erdal, “İki şehir ticaretinin ve iş fırsatlarının geliştirilmesi kapsamında Bursalı sanayici ve iş adamlarıyla bir araya geldik. Farklı sektörlerden edinilen bilgilerle sektörel bilgi paylaşımlarında bulunduk” dedi.
ÖZDİLEK FABRİKA GEZİSİ
İlk olarak ANSİAD Üyesi ve Özdilek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek ile bir araya gelen ANSİAD Üyesi iş insanları, Özdilek Holding üretim fabrikasını gezdi. 1967 yılında parakende mağazası ile sektöre girdiklerini kaydeden Hüseyin Özdilek, bugün 8 bin 500 personel ile alışveriş merkezleri, havlu-bornoz ve ev tekstil üretimi, turizm, inşaat sektörlerinde hizmetlerine devam ettiklerini kaydetti. Türkiye’nin marka değeri yüksek ilk 100 şirketi içerisinde yer aldıklarını kaydeden Özdilek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek, 2017 yılında da birçok yatırıma imza atarak istihdama katkı sağladıklarını kaydetti.
BUSİAD’A NEZAKET ZİYARETİ
BUSİAD Evi’nde gerçekleştirilen ve öğle yemeği ile başlayan programda iki kurum arasında iş birliği projelerine dikkat çekildi. Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) Genel Sekreteri Ahmet Erdal, Bursa Sanayici ve İşadamları Derneği (BUSİAD)’ne nazik kabullerinden dolayı teşekkür ederek, ANSİAD çalışmaları hakkında bilgi verdi ve derneğin hayata geçirdiği projeleri aktardı. ANSİAD’ın 1990 yılında kurulmuş Antalya’nın en eski sivil toplum kuruluşlarından biri olduğunu ifade eden Erdal, “ANSİAD’ın 160 üyesi bulunmakta ve üye profilimizi ağırlıklı olarak turizm, sanayi ve tarım oluşturmakta. Üyelerimizin toplam cirosu 8 milyar TL’yi ve ihracatı da 220 milyon doları bulmakta. 35 bin civarında çalışan sayısı mevcut. Dernek çatısı altında hizmet, eğitim, sağlık, ticaret, tarım, sağlık ve sanayi olmak üzere çeşitli sektörel gruplarımız mevcut” diye konuştu. BUSİAD’ın 300’e yakın üyesi olduğunu ve bu üyelerin sahip oldukları firmalardaki çalışan sayısının 100.000’i bulduğunu ifade eden Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ergun Hadi Türkay, söz konusu firmaların toplam cirosunun 20 milyar dolar ve ihracatlarının da 6,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini belirtti.
ÜRETİM FABRİKALARINA ZİYARET
TOFAŞ Türk Otomobil Fabrikası ziyaretiyle devam eden gezide, 1 milyon metrekare alan üzerinde faaliyet gösteren fabrika hakkında üretim sorumluları tarafından bilgi alındı. Dakikada 1 araç üretiminin yapıldığını kaydeden TOFAŞ Bölge Satış Müdürü Burak Karaoğlan, Türkiye’nin hem binek araç üretimi hem de hafif ticari araç üreten tek otomobil şirketi olduklarını belirterek, Tofaş’ın, yılda 450 bin araçlık üretim kapasitesine ve 10 bini aşkın çalışana sahip olduğunu kaydetti. ANSİAD heyeti, Tofaş Fabrika Gezisinde presten montaja tüm üretim alanlarını rehberler eşliğinde gezdi.
DURMAZLAR’DAN MARKA STRATEJİSİ
1956 yılında Ali Durmaz tarafından ilk kollu makas üretimiyle faaliyete geçtiklerini kaydeden Durmazlar Makine Satış ve Pazarlama Direktörü Kemal İleri, fabrika tarihi ve geçmişiyle ilgili bilgiler verdi. Durmazlar’ın makinelerinin tüm dünyaya Durma markasıyla sunulduğunu kaydeden İleri, markanın Durmazlar adından, küresel pazarda doğru konumlandırılmayı başarabilmek amacıyla türetildiğini belirtti. Heyet fabrika gezisinin ardından üretim hakkında bilgi aldı.
EVİNOKS’TAN ‘YAŞAYAN SHOWROOM’
Evinoks Otel ve Restaurant Servis Ekipmanları Yönetim Kurulu Başkanı N. Coşkun İrfan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen Evinoks Fabrika gezisinde, ANSİAD heyetine şirket hakkında bir sunum gerçekleştirildi. Müşterilere yönelik özel üretim ve yenilikçi yaklaşım ile seri üretim yaptıklarını dile getiren İrfan, tasarrufa yardımcı orijinal ürün tasarımları yaptıklarını kaydederek, çok fonksiyonlu, verimli, uzun ömürlü, farklı, estetik ve müşteri odaklı yaşam tarzını ön planda tuttuklarını kaydetti. Şirket binaları hakkında da bilgi veren İrfan, 16 bin metrekare kapalı alanda faaliyet gösterdiklerini belirterek, ‘Yaşayan Showroom’ projesini hayata geçirdiklerini dile getirdi. İrfan aynı zamanda akıllı bir bina sistemine sahip olduklarını belirterek, enerjisini kendisi üreten bir bina olduklarını dile getirdi.
SÜTAŞ ÇİFTİĞİ’NE ZİYARET
SÜTAŞ Süt Ürünleri A.Ş. Kurumsal İletişim ve İlişkiler Bölge Yöneticisi Dilay Çalışkaner’in eşlik ettiği ANSİAD heyeti, Sütaş Eğitim Merkezi ve Çiftliği’ni gezdi. SÜTAŞ çiftliğinde beslenen ineklerden elde edilen sütün yanı sıra sözleşmeli üreticilerden de her gün taze süt toplandığını kaydeden Çalışkaner, Muğla'dan Bingöl'e, Kastamonu'dan İskenderun'a, Türkiye'nin 32 ilindeki 1.161 köyden, 27.500 süt üreticisinden en kaliteli sütleri temin ettiklerini kaydetti. Karacabey ve Aksaray'daki Sütaş Süt Üretim Tesisleri'ne ulaşana kadar, toplanan sütleri 14 farklı test ile kontrol edip işlediklerini dile getiren Çalışkaner, sütün doğallığı ve kalitesini sürekli denetlediklerini belirtti. ANSİAD Bursa Gezisi, Ulu Camii, Yeşil Türbe, Yeşil Camii, Kozahan ve Yalova Hayrettin Karaca Arboterum ziyaretiyle son buldu.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
BASIN BÜLTENİ
2017 / 35
ANSİAD 7. Kahvaltılı Toplantısı’nın konuğu, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz oldu.
ANSİAD’IN KONUĞU CUMHURİYET BAŞSAVCISI SOLMAZ OLDU
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD)’nin kahvaltılı toplantısının konuğu Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz oldu. ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan’ın Toplantı Başkanlığı’nı yürüttüğü kahvaltıya, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadi Kan, Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Erdal, İlhami Sancar Topay, İlhan Karakaya, Hatice Öz ile ANSİAD Üyesi iş insanları katıldı. Toplantı, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz’ın ANSİAD Üyelerinin soruları yanıtlamasının ardından sona erdi.
Toplantıyla ilgili detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
Tel: 0242 3120303
Fax: 0242 3215511
BASIN BÜLTENİ
2017 / 36
ANSİAD’DAN ANTALYA OSB’YE ÜYE ZİYARETİ
ANSİAD Yönetim Kurulu Üyeleri ve Sektör Başkanları, üyelere yönelik nezaket ziyeretleri kapsamında Antalya OSB’de ANSİAD üyesi sanayicilerle bir araya geldi
ANSİAD üyesi sanayicilere gerçekleştirilen ziyarete, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadi Kan, Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Erdal, İlhami Sancar Topay, Ahmet Öztürk ve Hatice Öz, İnşaat Sektörü Başkanı Nail Karataş ile Sağlık, Eğitim ve Hizmet Sektörü Üyesi Necdet Alkandemir katıldı.
ADOPEN YENİLİKLERİ
İlk olarak ANSİAD üyesi ve Adopen Plastik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Sak ile bir araya gelen ANSİAD heyeti, Adopen Plastik A.Ş.’nin yeni teknolojileri hakkında bilgi aldı. Yeni ürün, kalite ve hizmet çalışmaları hakkında bilgiler veren Sak, Adopen’in uluslararası kalite standartları çerçevesinde üretim yaptığını belirterek, “Üretim, Türkiye başta olmak üzere dünyanın dört bir yanına ve 56’yı aşkın ülkeye de ihraç ediliyor” dedi.
ARTMİM’DEN ÖZGÜN BAKIŞ
ANSİAD heyetinin ikinci durağı, ArtMim Kurucu Ortağı ve ANSİAD üyesi Gökhan Külahçı oldu. Şirket hakkında bilgiler veren Gökhan Külahçı ile ardından öğle yemeğine geçildi. Yeni mimari projelerin konuşulduğu yemekte, Külahçı, “ArtMim tasarım felsefesinin temeli, farklı, çarpıcı ve göze hitap eden fonksiyonel tasarımlar. Bugüne kadar bir çok otel ve mekan tasarımı gerçekleştirdik ve hedefimiz özgünlük oldu” dedi.
WBT TARIM ÜRETİM TESİSİ GEZİLDİ
WBT Tarım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve ANSİAD Yüksek Danışma Kurulu Başkanı H. Ergin Civan’ın üretim tesisi ziyaretiyle devam eden programda, şirket hakkında bilgi alındı. Ergin Civan eşliğinde üretim ve depolama tesisini dolaşan ANSİAD heyeti, kekikten adaçayına, biberiyeden defne yaprağına kadar işlenen ürünleri inceledi. 8 bin metrekare kapalı alana sahip olduklarını kaydeden Civan, ürünlerin makinalar ile işlenerek el değmeden paketlendiğini ve yurtdışına ihraç edildiğini kaydetti.
İNTERCAM’DAN ALTERNATİF ÜRÜNLER
2001 yılında sektöre giriş yapan İnter Cam ziyaretiyle devam eden programda, İnter Cam Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Babataş ile bir araya gelindi. 2004 yılında Şişecam’ın üretici bayiliğini üstlenerek üretim kapasitesini artırdıklarını dile getiren Babataş, “Antalya’da cam, ahşap, fayans, mermer, granit ve pleksiglass gibi yüzeyler üzerine flexi vitray uygulayarak, müşterilerimize ileri teknoloji ile yeni bir alternatif sunuyoruz” dedi. Isı Cam’da üretim kapasitelerinin yaklaşık 140 bin metrekare olduğunu dile getiren Babataş, “İnter Cam, Akdeniz Bölgesi'nde otel, alışveriş ve iş merkezleri, villa, konut olmak üzere pek çok projeye imza atıyor” diye konuştu. Heyet, daha sonra üretim fabrikası bölümüne geçerek, üretim hakkında bilgi aldı.
ANTALYA’NIN TEKSTİL FİRMASI RAL TEKSTİL
ANSİAD heyetinin son durağı, Ral Tekstil Üretim Tesisi oldu. Ral Tekstil Kurucu Ortakları İmral Atılgan ve aynı zamanda ANSİAD Sanayi Sektörü Başkanı Ramazan Atılgan’ın eşlik ettiği ANSİAD heyeti, Ral Tekstil Üretim Tesisi hakkında bilgiler aldı, ardından da tesisi gezerek tekstil alanında faaliyet gösteren firmanın çalışmalarını inceledi. 5 bin metrekare kapalı alanda faaliyet gösterdiklerini dile getiren İmral Atılgan, ayda 60 bin parça üretim kapasitesine sahip olduklarını dile getirerek, son teknoloji ürünleri ile yenilikçi üretime sahip olduklarını kaydetti. Ziyaret, Atılgan ailesine ait aile müzesi gezisinin ardından sona erdi.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
BASIN BÜLTENİ 2017 / 37
AV. PROF. DR. ERSAN ŞEN; “3713 SAYILI KANUN FETÖ’YÜ KURTARDI”
2003 yılında terörle mücadele kanununda yapılan değişikliği eleştiren Av. Prof. Dr. Ersan Şen, “Cebir ve şiddeti elverişli vasıtalarla kullanmayan yapılara kimse dokunamaz denildi. Hani şu 15 Temmuz sürecinde ve şu anda ABD’de olup aranan şahsın kurtulmasına neden olan kanun. Çünkü bütün soruşturmalar o kanun eksikliği nedeniyle kapatılmış” dedi.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) 2017 faaliyet yılı 15’inci Olağan Toplantısı Akra Otel’de gerçekleştirildi. Toplantı Başkanlığını ANSİAD üyesi Ragıp Ayağ’ın gerçekleştirdiği olağan toplantının konuğu, Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Av. Prof. Dr. Ersan Şen oldu. “Hukuk Devleti İlkesi ve Hukuk Güvenliği Hakkı” konusunun konuşulduğu toplantıya, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Cengiz Yıldız, Antalya Hukuk Fakültesini Geliştirme Derneği Başkanı (AHD) Av. Cengizhan Gököz, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Antalya İl Başkanı Mustafa Aksoy, Antalya Barosu eski Başkanı ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Başdanışmanı Av. Zafer Köken, Batı Akdeniz Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (BAKSİFED) Başkanı ve ANSİAD Geçen Dönem Başkanı Ali Eroğlu, Antalya Organize Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kasapoğlu, Isparta Girişimci sanayici İş Adamları Derneği (IGSİAD) Başkanı Hasan Büyükçam, ANSİAD üyesi iş insanları ve çok sayıda davetli katıldı. Devletin hukuku yönetmesi gibi bir durumun söz konusu olamayacağını dile getiren Şen, “Yargının bağımsız olması demek hiç kimsenin baskı yapamaması anlamına gelir. Bağımsız anayasa, kanunlara, hukuk kurallarına göre hareket edip onlar çerçevesinde vicdani kanaatleriyle karar verebilmesidir. Ama esas olan tarafsızlıktır ki, tarafsızlığın teminatları vardır” diye konuştu.
‘2003 YILINDA KALDIRILAN KANUNU YERİNE KOYUN’
Terörle mücadele kanununda yapılan değişikliklere dikkati çeken Av. Ersan Şen, 1991 yılında kaldırılan ve 2003 yılında değişiklik yapılan içerikle ilgili eleştiride bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü; “140, 141, 142, 163 kaldırıldı herkes bayram etti, yerine terörle mücadele kanunu koyuldu 1991 yılında. 3713 sayılı kanun. Onun birinci maddesine baktığımızda cebir ve şiddet yoktur ön şart olarak. 2003 yılında terörle mücadele kanununda bir değişiklik yapıldı. Cebir ve şiddet Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasayla kurulu düzenine ve özellikle Cumhuriyetin niteliklerine karşı kalkışabilecek yapılanmaların ön şartı olarak kabul edildi. Yani cebir ve şiddeti elverişli vasıtalarla kullanmayan yapılara kimse dokunamaz denildi. Açın bakın ben söylemiyorum, kanun söylüyor. Hani şu 15 Temmuz sürecinde ve şu anda ABD’de olup aranan şahsın kurtulmasına neden olan kanun. Geçen yine belirttim 2003 yılında kaldırılan kanunu bir yerine koyun dedim. Çünkü bütün soruşturmalar o kanun eksikliği nedeniyle kapatılmış. Neyle gideceksin ki müdahaleye, diyor ki adam silah yok ki bende.”
SÖZDE ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARI
Maksat ve strateji belirlenmesi konusunda çalışma yapılması gerektiğini belirten Şen, “Çıkıp oradan buradan Türkiye Cumhuriyeti’ne her şeyi söyleyeceksin her türlü yapılaşmayı her türlü örgütlenmeyi gerçekleştireceksin ondan sonra bir canavara dönüşeceksin, nasıl baş edeceksin. Maksadın ne strratejin ne, olanı bertaraf etmek için ve yenilerine kapı açmamak için ne yapacaksın?” dedi. Türk Ceza Kanunu’nda düzenlemenin şart olduğunu dile getiren Şen, “Mesela TCK kanunlarında darbe yapabilmek için cebir ve şiddetin dibine vuracaksın, onun dışında hiç bir şey yapamazsın. Sözde Ergenekon, Balyoz davalarında bir kavram uyduruldu, kanunda yok. O aşamalara geldiğinizde bile size müdahale edilemez. Çünkü niye, 2004 yılında TCK, TBMM’ne geldiğinde, cebir ve şiddet veya tehditle darbe suçunun işlenebileceği yazılıyken, 2004 yılında tehdit unsuru ifade hürriyetinin, örgütlenme hakkının korunması adına geri çekildi. Bakın şu tercih doğrudur, burası başka bir memleket olur anlarım, bu sorunlarını çözmüşsün anlarım, ama dengeyi iyi kuracaksınız” diye konuştu.
KHK’LAR KALICI TEAMÜLE DÖNÜŞMEMELİ
20 Temmuz 2016 tarihi itibariyle başlayan OHAL sürecinde çıkarılan 28 KHK’nın doğru olduğunu dile getiren Av. Ersan Şen, “OHAL şimdi kalkmış olsa bile, en azından şu an tatbiki de mümkün değil, sıkı yönetim halinin, OHAL’in ilanına sebep olan, o sebepleri ortadan kaldırmayı mümkün kılabilecek geçici tedbirleri matuf ve sınırlı görmekle mümkündür. Yani, bu KHK’lar kalıcı, devamlı ve teamüle dönüşüp, olağan hukuki düzeninin kaybedildiği bir uzunlukta ve süreçte gerçekleştirilmemelidir” dedi. Hukukun ilke ve esaslarına göre kanun çıkarılacağını ve buna göre uygulanacağını kaydeden Şen, “Sadece kanun çıkarmak sorunu bir nebze çözse de önemli olan onu doğru ve dürüst uygulayabilmektir. Bu bakımdan hukukta, hukuk kuralarının kullanıcısı yargı, rasyonel, akılcı, ciddi, dürüst, eşit ve hukuki uygulamalar yapmak zorundadır” dedi. Türkiye’nin ihtiyacı olan en önemli meselenin yargı mensuplarının teminatlarının güçlendirilmesi olduğunu belirten Ersan Şen, “Çünkü ben yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı kavramlarının sadece anayasaya veya kanunlara soyut sözcükler olarak yazılmasının yeterli olmadığını düşünenlerdenim. Esas olan riyakatli, kapasitesi yüksek, hukuk misyonu olan hukukçuları kuvvetler ayrılığında, biraz önce belirttiğim hukuki denetimi yapabilecek, yeterli insanlar olarak o yerlere götürebilmemiz gerekmekte. Ayrıca onlara mesleki güvenceleri sadece sözle veya genel soyut metinelerde değil kanunlarda verebilmemiz de mümkündür. Bu, hukuk devleti ilkesinin ve hukuk güvenliğinin daha iyi yerleşebilmesi için gereklidir” diye konuştu.
OHAL’İN UZAMASI ‘DEVLETÇİKLER’ OLUŞTURUR
OHAL’in uzatılması konusuna değinen Av. Prof. Dr. Ersan Şen sözlerini şöyle sürdürdü; “OHAL’in uzatılması konusu, ki ben onu 1 yıl olarak söylemiştim herkes bana gülmüştü, dedim 2 seneye şükredin 2 seneden daha fazla uzamaması için yalvarırsınız. OHALin uzamasının bir sorunu var, burada devletçikler oluşur, kendi başına buyruk hareket ederler, kendilerine göre karar verirler, kendilerini sistemin dışında görürler, denetimsiz görürler, bu yanlıştır. Buna asla izin verilmez vermeyeceğiz. Sistem de buna izin vermiyor.” ‘Senin savcın benim savcım’ şeklinde ayrıma gidebilecek farklı usul ve esaslarla tatbik edilen yargı siteminin fayda sağlamayacağını kaydeden Şen, “Bütün mahkemeler bütün insanlara ulaşabilecek, aynı usul ve esaslarla yargılama yapılabilecek şekilde dizayn edilmelidir. Yargı bir çatı altında toplanmalıdır. Senin mahkemen benim mahkemem, senin savcın benim savcım şeklinde ayrıma gidebilecek farklı usul ve esaslar tatbik edecek, yargı sisteminin fayda sağlamayacağına inanıyorum” dedi.
KHK’LAR KANUN DEMEK DEĞİLDİR
Kanun düzenlemenin anayasada ve TBMM iç tüzüğünde şekli ve şemali olduğunu belirten Şen, “KHK’lar kanun demek değildir. KHK’ların daha sonra da kanunla onaylanması da o KHK’ları kanun haline getirmez. Ben bunu hep söylüyorum, düzenlemeler yapın ama kalıcı düzenlemeler getirilmesin” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin OHAL döneminde çıkarılan KHK’ları inceleyemeyeceğini söylediğini kaydeden Şen, “1991 yılında verdiği kararında, bu kararı da oy çokluğuyla vermişti, yargı ‘Ben Anayasa 148’inci maddeye göre kendimi yetkili saymıyorum’ dedi, ta ki OHAL durumu ortadan kalkıncaya kadar. Dolayısıyla o anlamda milletin iradesi doğru işlemiyor. Çünkü milletin iradesi demek temsili halkın, milletin, milletin içinde seçme kapasitesi olanların seçtikleri temsilcilerin, oralara gidip milleti yönetecek kanunları çıkarmasıdır” diye konuştu.
'MİLLETİN İRADESİ TEZAHÜR ETMİYOR’
Gelen bir soru üzerine yerel yönetimlerdeki istifalar konusunu değerlendiren Av. Prof. Dr. Ersan Şen, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bir diğer konu ise son zamanlarda mahalli idarelerde istifa etmek zorunda kalan veya bırakılan Belediye Başkanları ile ilgili. Beldiye Başkanları’nın durumunu anayasanın 127. Maddesi ve 67. Maddesi çerçevesinde incelediğimizde milletin veya seçmenlerin, anayasanın o maddelerinde gösterilen şartlar gerçekleşmedikçe alınmaması gerekir. Bu bakımdan milletin iradesi çerçevesinde tezahür etmediği görülüyor. Zaten bakıldığında prosedür bağlı olduğu siyasi partinin talebi doğrultusunda gerçekleşiyor. Ama diyeceksini ki bu şartlarda bu vaziyette göreve devam edebilmeleri fiilen mümkün mü? Kanatimce değil. Bu bir görevlerin layıkıyla yerine getirilmemesinden kaynaklı ise idari ve adli denetim mekanizmaları Türkiye Cumhuriyeti’nde ortada. Onun dışında başka bir görev, kan değişimi ise belediye seçimleri 5 yılda bir yapılır ondan önce yapılamaz, hele anayasa değişikliğiyle bu imkansızlaştı. Bugün anamuhalefet partisi lideri söylemiş, biz bu belediye yerel yönetim seçimlerini erkene alalım diye. Anayasa değiştirmeden bunu yapabilmek mümkün değil, anayasayı da 367 ile değiştirirseniz, o zaman Cumhurbaşkanı da uygun görürse onu halka götürmeden geçirebilir. Tabi bu siyasi bir tercihtir.” Toplantı, ANSİAD Başkanı Abdullah Erdoğan ve Toplantı Başknaı Ragıp Ayağ’ın, Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Av. Prof. Dr. Ersan Şen’e günün anısına verilen plaket takdimiyle sona erdi.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını saygıyla ve minnetle anıyor, Cumhuriyetimizin 94. yılını kutluyoruz! 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'mız kutlu olsun!
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD), 1995 yılından bu yana her yıl yazılı, görsel, işitsel ve internet basını mensupları arasından başarılı medya mensuplarını seçerek, “ANSİAD MEDYA ÖDÜLLERİ” vermektedir.
ANSİAD medya ödülleri ile; Batı Akdeniz Bölgesi il ve ilçelerinde yazılı basın, görsel ve işitsel basın ile internet medyası alanlarında hizmet veren medya mensuplarının desteklenmesi ve bölgemizin ekonomik hayatının gelişmesine katkıda bulunacak eserlerin üretilmesini özendirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, 2013 yılından itibaren il genelindeki üniversitelerin ilgili fakülte ve yüksekokullarında iletişim, gazetecilik ve medya alanlarında başarılı çalışmalar yapan genç iletişimcilerin kent ekonomisine, üniversite ve üniversite yaşamına katkı veren çalışmaları için “Genç İletişimci Ödülü” verilmeye başlanmıştır. Aşağıda katılım koşulları belirtilen yarışmaya katılmak isteyen basın mensuplarının, çalışmalarını 1 asıl, 1 dvd formatında en geç 20 Kasım 2017 Pazartesi günü saat 17.00'ye kadar ANSİAD Ofisine (Meydan Kavağı Mah. Perge Bulvarı Atmaca İş Merkezi C Blok No:56 K:1 D:101-102 07200 Muratpaşa/ANTALYA) teslim etmeleri gerekmektedir. (Bu tarihi geçen başvurular hiçbir şekilde kabul edilmeyecektir.)
Saygılarımızla. 01 Kasım 2017
Hatice ÖZ
ANSİAD Basından Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi
“ANSİAD MEDYA ÖDÜLLERİ” KATILIM KOŞULLARI
Bu yarışmada; 01 Kasım 2016 – 01 Kasım 2017 tarihleri arasında yayınlanmış olan; Batı Akdeniz Bölgesi’nin ekonomik ve sosyal gelişimine doğrudan katkıda bulunan özgün, bağımsız ve dürüst gazetecilik ilkelerine uygun eserler, “ANSİAD 2017 MEDYA ÖDÜLÜ” almaya hak kazanabilecektir.
Her dalda bir ödül verilecek olup, yarışmaya sadece bir dalda ve 3 çalışma ile katılım sağlanabilir. Adaylar çalışmalarını içeren dosyaya ekteki formu eksiksiz doldurarak eklemeli, eser ortak bir çalışma ürünü ise, birlikte katılım formu hazırlanmalı ya da ortağın izin yazısı alınmalıdır. Başka bir yarışmada ödül almış çalışmalar kabul edilmeyecektir. Bu nedenle adaylar, çalışmalarının başka meslek örgütleri tarafından ödüllendirilmemiş olduğunu katılım formunda belirtmelidirler.
Değerlendirme yapılırken, basın mensuplarının yerel konulara ve sorunlara mesleki ahlak kuralları çerçevesinde değinmesinin, yayımlanan yayın organında kitlelere ifade etmesinin dikkate alınacağı yarışmada ödüle esas alınacak ölçütler aşağıdaki gibidir:
- Batı Akdeniz Bölgesi’nin ekonomik ve sosyal gelişimine doğrudan katkıda bulunmak
- Özgün, bağımsız ve dürüst gazetecilik ilkelerine uygunluk
Yapılan değerlendirme sonucunda; ödüle değer bulunan her dalın ödül sahibine başarı belgesi ve 10 gram altın hediye olarak verilecektir. Ödüller, 13 Ocak 2018 tarihinde yapılacak törenle sahiplerine takdim edilecektir.
Çalışmaları değerlendirecek Seçici Kurul; aşağıdaki 7 kişiden oluşur:
- Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Temsilcisi (1 kişi)
- Antalya Bilim Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Temsilcisi (1 Kişi)
- Antalya Gazeteciler Cemiyeti Temsilcisi (2 Kişi)
- Yaygın Medya Temsilcisi (1 Kişi)
- Gazeteci & Yazar Erdoğan KAHYA
- ANSİAD Temsilcileri (5 Kişi)
5 Dalda verilecek ödülün başvuru dalları ve kategorileri aşağıdaki şekildedir:
Yazılı Basın dalı
- Haber
- İnceleme-Araştırma
- Röportaj
- Makale
Görsel Basın dalı
- TV Programı
- TV Haberi
- TV Röportajı
- Belgesel
İşitsel Basın dalı
- Radyo Programı
- Radyo Haberi
- Radyo Röportajı
İnternet Basını dalı
- Haber
- Röportaj
- Makale
- İnceleme-Araştırma
Genç İletişimci Ödülü dalı
İl genelindeki üniversitelerin ilgili fakülte ve yüksekokullarında iletişim, gazetecilik ve medya alanlarında başarılı çalışmalar yapan genç iletişimcilerin kent ekonomisine, üniversite ve üniversite yaşamına katkı veren çalışmaları için “Genç İletişimci Ödülü” verilmektedir.
- Haber
- İnceleme-Araştırma
- Röportaj
- Makale
- TV Programı
- TV Haberi
- TV Röportajı
- Belgesel ve kısa film
- Radyo Programı
- Radyo Haberi
- Radyo Röportajı
BASIN BÜLTENİ ANTALYA, 3 KASIM 2017
2017 / 39
ERDOĞAN, ‘BÜYÜK FIRSATLAR VE BÜYÜK RİSKLER ÇAĞI KAPIMIZDA’
ANSİAD Başkanı Erdoğan, “Birkaç yıl sonra bırakın fabrikaları, 50 milyar makina birbirine bağlanacak, birbiriyle haberleşecek. Böyle bir çağda hukukun, siyasetin, yönetim sistemlerinin değişmeden kalması mümkün değildir.”
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD)’nin ‘İş Dünyasında Teknolojik Dönüşüm Çözümleri’ başlığında, ‘Kanatların varsa uçmak kolay’ mottosuyla gerçekleştirdiği ANSİAD 1. Dönüşüm Zirvesi, Akra Hotel’de gerçekleştirildi. ANSİAD 1. Dönüşüm Zirvesi, açılış konuşmasını gerçekleştiren Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan, “Endüstri 4.0 çağı başlamış bulunuyor, tren hareket etmiştir, bu treni yakalamak için daha fazla gecikemeyiz” dedi.
ENDÜSTRİDE DÖNÜŞÜM
Toplantının amacının, Türkiye’nin ve Antalya’nın endüstri 4.0 dönüşümündeki vizyonuna katkı yapmak olduğunu dile getiren Erdoğan, “Çin'de akıllı, elektrikli ve raysız tren sefere başladı, Paris'te sürücüsüz otobüs deneme seferine başlandı. Biz Antalya'da özel halk otobüslerinin sayısını tartışıyoruz. Yarın sürücüsüz otobüsler geldiğinde ne yapacağımızı düşünsek iyi olur" dedi. Endüstri 4.0'ın yeni bir akıl ve bilim çağı olduğunu belirterek, Türkiye'nin bunun gerisinde kalmaması gerektiğini dile getiren Erdoğan, "Sadece makinalar, fabrikalar değil seralar, tarlalar, oteller, hastaneler, evler, otomobiller, caddeler, kentler de dönüşecek" diye konuştu.
‘GEREKLİ NOKTADA DEĞİLİZ’
TÜSİAD ve TUBİTAK tarafından yapılmış olan öncü çalışmalar sonrasında Hükümetin de konuyu gündemine almış olmasını son derece olumlu bulduğunu belirten Erdoğan, “Bununla birlikte Almanya’dan sonra Fransa, hatta İngiltere hükümetlerinin bile endüstri 4.0 stratejilerine bakıldığında, diğer tarafta Güney Kore’nin yılda 40 bin sanayi robotu istihdam ettiğine, yani bizden 20 kat daha fazla robot kullandığına baktığımızda henüz gerekli noktada olmadığımız anlaşılmaktadır” dedi.
GEÇMİŞ KONULARDA KALAMAYIZ
Fikir özgürlüğüne saygı ve fikri mülkiyete saygının endüstri 4.0’ın önemli şartı olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bugün halen geçmişin konularını tartışmaya devam edip kalamayız. Birkaç yıl sonra nesnelerin interneti dönemi başladığında bırakın fabrikaları, 50 milyar makina birbirine bağlanacak, birbiriyle haberleşecek. Böyle bir çağda hukukun, siyasetin, yönetim sistemlerinin değişmeden kalması mümkün değildir” dedi. Büyük fırsatlar ve büyük riskler çağının kapımızda olduğuna dikkati çeken Başkan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü; “Nesnelerin, robotların insandan daha akıllı hale gelmesi bir risktir. Bazı ülkelerin diğer ülkelerden çok daha akıllı hale gelmesi, yani ülkeler arasındaki teknoloji farkının çok açılması büyük bir risktir. Yarın teknoloji üreticisi ülkeler robotların haklarını tartışırken, bazı tüketici ülkeler robotların cinsiyetini, giyimini tartışırsa teknoloji farkı büyüyecektir. Bazı ülkeler Mars’a giderken, bazı ülkelerin etnik çatışmalara, mezhep kavgalarına boğulup kalması bir risktir. Yapay zeka gibi sınırsız bir gücün kötü emellerle kullanılması bir risktir. Fırsatların riskler kadar büyük olduğuna da şüphe yoktur. Büyük veriye sahip olan, yapay zekayı kontrol eden bir kişi, şirket veya ülke için imkanlar sınırsız olacaktır.”
ENDÜSTRİ 4.0 ÇAĞI BAŞLADI
Dönüşümün sadece sanayi sektörünün dönüşümü olmadığına dikkati çeken Erdoğan, “Endüstri 4.0 çağı başlamış bulunmaktadır, tren hareket etmiştir, bu treni yakalamak için daha fazla gecikemeyiz. Bu dönüşüm sadece sanayi sektörünün dönüşümü değildir. Sanayinin yanısıra, tarım, turizm, ticaret, sağlık gibi bütün sektörler dönüşmektedir” dedi. Eğitim ve hukuk sistemlerinin de dönüşmek zorunda kalacağını belirten Erdoğan, “Sadece makinalar, fabrikalar değil, seralar, tarlalar, oteller, hastaneler, evler, otomobiller, caddeler, kentler de dönüşecektir. Endüstri 4.0 aslında yeni bir akıl, yeni bir bilim çağıdır” diye konuştu.
OTOMASYON ENDÜSRTİ 4.0’IN BİR PARÇASI
Endüstri 4.0 ve işletmelere entegrasyonu konusunda bilgiler veren Kibar Holding A.Ş. Kurumsal Gelişim Başkan Yardımcısı Gökhan Lokmanoğlu, Endüstri 4.0 kavramını Almanya'nın ortaya çıkardığını kaydetti. Lokmanoğlu, “Endüstri 4.0 yapı, dijitalizasyon ve ürün ekonomizasyonunda odaklanıyor. Otomasyon endüstri 4.0'ın bir parçası. 5 yıl içinde ortam değişecek. Biz bu dönüşümü gerçekleştiremezsek, problem yaşayacağız" dedi. Kurumsal olarak yol haritasının belirlenmesinin önemine değinen Lokmanoğlu, “Günümüzde ölçekli, büyük olmak bir anlam ifade etmiyor. Geç kalan kaybolacak” diye konuştu.
SORUNLU ALANA YÖNELDİK
Türkiye'nin en başarılı e-ticaret girişimi Sefa Merve’nin hikayesi ve mobil işletmeler hakkında konuşan Sefa Merve Kurucusu Mehmet Metin Okur, “Sorunlu alanlara yönelmeden çok para kazanamazsınız. Biz bununla ilgili odak belirledik ve muhafazakar kesim için çözüm ürettik” dedi. Okur, “İlk hedefimiz kadını sosyalleştirmek ve sokağa çıkarmak, ikincisi sokakta kadını görmek ve ekonomiye katkı sağlamak” diye konuştu.
DİJİTALLEŞMEDEN KORKMAYIN
Siber çağ ve güvenlik konusunda konuşmasını gerçekleştiren Reengen Enerji Teknolojileri A.Ş. Kurucu Ortağı Şahin Çağlayan, veri güvenliği ve nesnelerin interneti konusunda bilgilendirme yaptı. Çağlayan, “Siber güvenlik önlemlerinizi alırsanız dijitalleşmeden korkmanıza gerek yok” dedi. Siber güvenliğin önemli bir nokta olduğunu belirten Çağlayan, "Bir çok IoT şirketi siber güvenlik sebebiyle zorlanıyor, şirketler için siber güvenlik önemli bir noktadadır” diye konuştu. Genç girişimcilere de tavsiyeler veren Çağlayan, "Hayallerinize limit koymayın, güçlü olun. Biz de hiç yapılmayacak hatalar yaptık. Şu an Amerika'ya, Avrupa'ya ürün satabiliyoruz" dedi.
JAPONYA’DA TOPLUM 5.0 KONUŞULUYOR
Endüstri 4.0’ın geleceği hakkında bilgiler veren Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tunç Bozbura her konuda iyi olmanın artık önemli olmadığını kaydederek, “Eğer ben herhangi bir konuda iyiysem benim zayıf olduğum bir konuda iyi olan bir arkadaşım ile takım oluşturabilirim” dedi. Endüstri 4.0’ın 2010 sonrasında fiziksel ve dijital sistemler arasında bağlantı verimliliğini gösterdiğini belirten Prof. Dr. Bozbura, “Endüstri 4.0’ın korkutan yanı var, fakat bu konuda çalışmalarıı sürdüren ülkeler de var. Bunlardan birisi Japonya. Endüstri 4.0 fuarında kendi Japonya konseptini çok enteresan bir şekilde sundu. Bu konsept toplum 5.0 oldu” diye konuştu. Toplum 5.0’ın endüstri çağı için önemli olduğuna dikkati çeken Bozbura, “Nedir bu toplum 5.0, teknolojik gücü doğru yönetecek akıllı toplum felsefesi. Eğer bir gelişme var ise toplumu da buna uydurabilmek önemli” dedi.
‘MADE İN CHİNA’ STRATEJİSİ
'Endüstri 4.0, İnsan ve Eğitim' hakkında sunumunu gerçekleştiren Prof. Dr. Şirin Karadeniz, çağa ayk uydurmanın yanında ilerlemeyi de yakalamanın gerekliliğine dikkati çekerek, “Bugün ilkokula başlayan çocukların yüzde 65'i, gelecekte şu an olmayan mesleklerde çalışacaklar, Çin'in 2025 stratejisi 'Made in China'. Gelecekte robotlar fabrikalara girecekse milyonlarca rutin işçi ne yapacak? Bunu için düşünüyorlar” diye konuştu.
TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜM VE YENİ İŞ MODELLERİ
Günün son oturumu ‘Dönüşen teknolojiler ve yenilenen iş modelleri’ konusunda, ANSİAD Dönüşüm Zirvelerinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi ve Lokman Ecza Deposu Yönetim Kurulu Başkanı Hatice Öz moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Antalya Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hande Türker’in konuşmacı olduğu panelde, teknolojik dönüşüm ve gelecekteki iş modelleri konuşuldu. Gelecekte yaşanan değişimlere işaret eden Prof. Dr. İsmail Yüksek, “Katma değerli ürün üretme konusunda gençlerimizi desteklememiz gerekiyor. Gelecekte ticaret dijital inovasyon fırsatları sağlamaya devam edecek. İnovasyon ve kişisel üretim artacak” dedi. Dijtalleşmede, işletmeler ve tüketici yaşamı hakkında konuşmasına başlayan Doç. Dr. Hande Türker ise, kişiselleştirilmiş pazarlama hakkında bilgi verdi. Türker, “Dijital ortamda satılamayacak ürün yok. Doğru ürün değil, doğru iş modeli, doğru strateji önemli” diye konuştu. Zirve sonunda konuklara, ANSİAD’ın da kurucu ortakları içerisinde yer aldığı ZeytinPark A.Ş. doğal ürün paketlerinden taktim edildi.
17 KURUM İLE İŞ BİRLİĞİ
‘Kanatların varsa uçmak kolay’ mottosuyla ANSİAD öncülüğünde yola çıkılan zirve, T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, T.C. Sağlık Bakanlığı, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Konyaaltı Belediyesi, Muratpaşa Belediyesi, Aksu Belediyesi, Kaş Belediyesi, Demre Belediyesi, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO), Antalya Organize Sanayi Bölgesi (AOSB), Antalya Ticaret Borsası (ATB), T.C Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), İŞKUR, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA), Antalya Bilim Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi İş Dünyası İle İş Birliği Uygulama Ve Araştırma Merkezi (AKİŞMER), Akdeniz Üniversitesi Girişimcilik ve Kariyer Topluluğu (GKT) paydaşlığında gerçekleştrildi.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
BASIN BÜLTENİ ANTALYA, 09 KASIM 2017
2017 / 40
ANSİAD’IN KONUĞU AV. ÜMİT UYSAL OLDU
Başkan Uysal, “Toplamda şehrin hayat kalitesini arttırıyorsanız akılcı proje budur. Çılgın projelere değil akılcı projelere ihtiyaç var. Gerçek vizyon bu” dedi.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD), İnşaat Sektörü Toplantısı’nın konuğu, Muratpaşa Belediye Başkanı Av. Ümit Uysal oldu. “Muratpaşa’da Kentsel Dönüşüm ve Kırcami İmar Planındaki Gelişmeler” başlığında gerçekleştirilen toplantıya, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadi Kan, Yönetim Kurulu Üyeleri İlhami Sancar Topay, Ahmet Öztürk ve Hatice Öz, ANSİAD Kurucu Başkanı ve eski Antalya Milletvekili Sadık Badak, ANSİAD Geçmiş Dönem Başkanı Mehmet Hacıarifoğlu, ANSİAD İnşaat Sektörü Başkanı Nail Karataş ve sektör üyeleri ile ANSİAD üyesi iş insanları katıldı. Antalya’nın vizyonunun kültür ve nitelikli turizm şehri ekseninde kurulması gerektiğini belirten Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, “O cazibeyi ortaya koyabildiğimizde, dünyayla akredite ve entegre olduğumuzda kent olabiliriz” dedi.
KIRCAMİ SÜRECİ TAMAMLANIYOR
Muratpaşa’da temel ve sosyal belediyecilik alanında yaptıkları çalışmaları anlatarak konuşmasına başlayan Başkan Uysal, “Tüm bu çalışmalarda amacımız insana dokunmak, yaşam kalitesini yükseltmek. Son dönemde moda olan ‘çılgın proje’ gibi tanımlamalarla değil akılcı projelerle üretim yapma gayreti içerisindeyiz” diye konuştu. Kırcami imar planında yaşanan gelişmeler hakkında bilgi veren Başkan Uysal, Kırcami’de devam eden planlama sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Sürece ilişkin ihtiyatlı konuşmayı tercih ettiğini belirten Başkan Uysal, “Onay için bölgenin bin ölçekli imar planlarını, gelecek hafta Büyükşehir Belediyesi’ne gönderiyoruz” dedi. Başkan Uysal, bunun artık planlama sürecinin tamamlanması anlamına geldiğinin altını çizdi.
TURİST KENDİNİ ENTEGRE HİSSETMELİ
Antalya için ortaya koyulacak olan vizyonun kentin kültürü, turizmiyle birlikte entegre olmasının önemli olduğunu vurgulayan Uysal, “Bir ülkeye turist gittiği zaman entegre hissetmesi gerekiyor, güvenlik sorunu yaşar mıyım diyerek düşünmemesi lazım, sokakta öpüşsem sorun olur mu dememesi lazım, kazıklanır mıyım, hanuta uğrar mıyım, dolandırılır mıyım dememesi lazım, bu ülkeyi entegre hissetmesi lazım. Turizm bir medeniyet işi, medeniyetlerin entegre ve güvenli hissetmedikleri yere ancak bizdek gibi otelden çıkmamacasına bir turizm yapılabilir, onu da başarıyla yapıyoruz” dedi. Antalya’nın kalbinde bir yerel yönetim pratiğini hayata geçirmeye çalıştıklarını ifade eden Başkan Uysal, “Toplamda şehrin hayat kalitesini arttırıyorsanız akılcı proje budur. Çılgın projelere değil akılcı projelere ihtiyaç var. Gerçek vizyon bu” dedi.
40 MİLYONLUK MÜLK
Başkan Uysal, Muratpaşa Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’nün idari hizmet binası ve şantiyelerinin bulunduğu Yeşilova Mahallesi’ndeki alana Antalya kamuoyunun gündemine oturan imar plan sürecine ilişkin de açıklamalarda bulundu. Artık bir kamu yönetim merkezi olarak da kullanılması imkansız hale gelen 12 bin 887 metrekarelik alanın çevre plan kararlarıyla uyumlu hale getirilip, bölgedeki ticari aks gelişimine de uygun olarak daha nitelikli kullanımı amacıyla hazırlanan imar plan değişiklik talebinin Büyükşehir Belediye Meclisi’nce reddedildiğinin altını çizen Başkan Uysal, “Kamunun 40 milyonluk mülkünü bir kararla sıfırladılar” dedi.
MÜEYYEDESİNİN OLMASI LAZIM
“Tüyü bitmemiş yetimin hakkı değil mi bu?” diye soran Başkan Uysal, bu olumsuz kararın altında imzası bulunanların bir vicdan muhasebesi yapması gerektiğini söyledi. Başkan Uysal şöyle konuştu: “Şimdi hiçbir şey olmamış gibi milletin yüzüne bakıyorlar. Bu nasıl bir vicdan? Hangi gerekçeyle bu tutum kabul edilebilir? Ahmet’in, Mehmet’in yeri olunca, kulisler yapılıyor, geçiyor ama kamu, hakkı olanı da alamıyor. Siyasi nedenlerle, bölgede hesabı kitabı olanlar nedeniyle; arka planını bilemiyoruz. Ama milletin mülkünü öldürdün. Nedeninin hiçbir önemi yok. Yapılan işi odur. Bunun bir müeyyidesinin olması lazım. Kamu adına birilerinin ‘Ne oluyor?’ demesi lazım.” Toplantı, soru ve cevapların ardından toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
BASIN BÜLTENİ ANTALYA, 09 KASIM 2017
2017 / 41
ANSİAD BAŞKANI ERDOĞAN’DAN 10 KASIM MESAJI
“Ekonomik kalkınmada bağımsız, güçlü ve refah seviyesi yüksek bir Türkiye hedefiyle Türk ekonomisinin güçlenmesine dair inancı taşıyan Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 79. yıl dönümü. Bir milletin kaderini değiştiren, büyük bir düşü gerçek yapan, tarih olan yaşam öyküsüyle, her türlü feragat ve fedakarlıkla dolu milletine adanmış yaşamıyla, güçlü ve kararlı üslubuyla Atatürk, evrensel tarihin enginliğinde unutulmaz bir şahsiyettir. Ekonomik kalkınma idealiyle siyaset, eğitim ve sanayileşme açısından daima ileriyi hedefleyen bir toplum idealini bize sunan, bu ideal ile birlikte savaştan yeni çıkan, yorgun bir ülkeyi ayağa kaldıran ve Türk toplumunu yeniden inşaa eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Büyük Kumandan Mustafa Kemal Atatürk’ü özlem ve saygıyla anıyoruz.”
Abdullah ERDOĞAN
ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) 2017 faaliyet yılı 16’ncı Olağan Toplantısı Akra Otel’de gerçekleştirildi. Toplantı Başkanlığı’nı ANSİAD üyesi Erol Kabadayı’nın gerçekleştirdiği olağan toplantının konukları, Akdeniz Üniversitesi Bilgi İşlem Daire Başkanı Doç. Dr. Ümit Deniz Uluşar ve Joint Ventures Kurucusu Ahmet Arslan oldu. ‘Yapay Zeka'nın Şirketler için Yarattığı Fırsatlar ve Tehditler?’ ile ‘Kripto Para Nedir ve Hayatımızı Nasıl Değiştirecek?’ konularında gerçekleştirilen toplantıya, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Sadi Kan ve Lütfi Göbüş, Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Öz, ANSİAD Yüksek Danışma Kurulu Başkanı Ergin Civan, ANSİAD üyesi iş insanları ve çok sayıda davetli katıldı.
YAPAY ZEKANIN HEDEFİ İNSAN GİBİ DÜŞÜNMEK
Modern yapay zekanın gelişimi ile ilgili bilgiler vererek sunumuna başlayan Doç Dr. Ümit Deniz Uluşar, “Yapay zeka son yıllarda oldukça popüler bir konu. Anlamı, bağımsız düşünceyi taklit eden yazılım olarak özetlenebilir ve dört temel hedefi vardır. Rasyonel davranmak, rasyonel düşünmek, insan gibi davranmak ve insan gibi düşünmek” dedi. Yapay zekanının gündemimize 1997 yılı itibariyle insanların bilgisayarlara karşı oynadıkları oyunlarla girdiğini kaydeden Doç. Dr. Uluşar, “İlki olmamakla birlikte belki de en popüler olanı 1997 yılında IBM’in geliştirdiği DeepBlue’nun dünya şampiyonu Rus satranç oyuncusu Gary Kasparovuvu 6 maçlık bir satranç oyununun sonunda 4-2 yenmesiydi. İlk maç 1996 yılında Filedelfiya’da oynandı ve Kasparov kazandı. İkinci maç 1997 yılında New York da oynandı. DeepBlue kazandı. Bu bilgisayarların, saltanatı süren bir dünya satranç şampiyonuna karşı turnuva koşullarında ilk galibiyetidir” diye konuştu.
BİLGİSAYAR İNSANA KARŞI
IBM Watson ve Jeopardy’nin 2011 yılında Riziko oyunuyla karşı karşıya geldiğini kaydeden Uluşar, “Bu oyunda sunucu size bir metin okuyor ve devamında ona en uygun soruyu bulmaya çalışıyorsunuz. Burada DeepBlue’dan farklı olarak bilgisayarın sunucunun konuşmasını anlaması, en uygun soruyu bulması ve bunu sesli olarak söylemesi gerekiyor. Ayrıca bu işlemi rakiplerinden daha hızlı bir şekilde gerçekleştirmesi gerekiyor. Bu yapay zeka açısından oldukça karmaşık bir süreç. Bu arada Watson internete bağlı değil. Sisteminde yüklü olan bilgilerle yarışıyor” dedi. 2016 yılına gelindiğinde Çinlilerin 3 bin yıl önce icat ettiği bir oyun olan Go oyununda Google’ın yapay zeka uygulaması AlphaGo ile Lee Sedol’ü karşı karşıya getirdiklerini dile getiren Uluşar, “Genel olarak yapılabilecek hamleler düşünüldüğünde yapay zeka için olayın en tepe noktasında bulunan bir oyun. AlphaGo profesyonel bir Go oyuncusunu, 18 defa dünya şampiyonu olmuş Lee Sedol’ü 4-1 yeniyor. Bu oyun dünya çapında 200 milyondan daha fazla sayıda kişi tarafından seyrediliyor” diye konuştu.
MODERN YAPAY ZEKA TARİHÇESİ
1950’li yıllarda bilgisayarların kullanımıyla birlikte yapay zekanın hayatlarımıza girdiğini belirten Uluşar, “1957 yılında geliştirilen genel problem çözücü bu yazılımlardan ilki sayılabilir. Arada birçok olay var ama önemli olan 80’li yıllarda popülerleşen yapay sinir ağları. İnsan beyninin sinir yapısının taklit etmeye yönelik bir girişim” dedi. 90’lı yıllarda yaşanan makine öğrenme, olay tabanlı yorumlama, bilgisayar görme, sanal gerçeklik gibi birçok konuda teorik gelişmelerin kaydedildiğini belirten Uluşar, “Gary Kasparov’un satrançta yenilmesi birçok insana acaba dedirten bir olay. Aynı yılda robotların ilk resmi futbol maçı robocup gerçekleştiriliyor. 2010’lu yılında Deep Lerning ve dev firmaların bu alanda attıkları adımların ön plana çıkmaya başladığı yıllar oldu” dedi.
BİLGİSAYARLAR NE KADAR HIZLI
İnsanların bir toplama işlemini yaklaşık 1 saniyede yapabileceğini düşünerek, bilgisayar işlemcilerinin 1 saniyede yaptığı 33 milyon işlemi insanların bin yıl gibi bir sürede yapabileceğini dile getiren Doç. Dr. Uluşar, “Facebook'ta 2.5 milyon reklam veren ve 50 milyon küçük işletme bulunuyor. Kullanıcılar, bu sayfalarda milyarlarca yorum yazıyor. 1.37 milyar günlük kullanıcı ve 1.86 milyar aktif kullanıcısı olan bir platformda yüz tespiti gibi bir özellik mevcut ve fotoğraf yüklediğinizde direkt olarak yüz tespiti yapabiliyor” dedi. Yapay zekanın güncel uygulamaları konusuna değinen Doç. Dr. Uluşar, “Bahsetmek istediğim güncel uygulamalardan ilki kişisel asistanlar. Birkaç firmanın ürünleri ön plana çıkıyor, Amazon, Google ve Amazon firmasının ECHo’su ev ve ofis ortamı için tasarlanmış bir kişisel asistan. Google burada biraz arkadan geliyor. Apple’ın SİRİ’sini eminim aranızda kullananalar vardır. Cep telefonunda bulunan bu uygulama ile konuşarak bazı şeyleri yapmanız mümkün” dedi. Sürücüsüz araçlar, yeni nesil posta uygulamaları ve robotların, yapay zekanın hayatımıza entegre olma sürecini gösterdiğini kaydeden Uluşar, “Artık robot arkadaşlarımız olmaya başladı. Yakın gelecekte çocuk bakıcımız ya da evde bakıma ihtiyaç duyan kimselerin kullanabileceği robotların yaygınlaştığını göreceğiz. Özellikle gelişmiş ülkelerde yanlızlık artık büyük bir sorun olarak kendisini göstermekte ve robot teknolojileri bu konuya duyarsız kalmamakta” diye konuştu.
YAPAY ZEKANIN RİSKLERİ NELER
Yapay zeka konusunda durdurulamaz bir sürecin yaşandığını belirten Doç. Dr. Uluşar, “İnsanların yapay zekanın üstündeki kontrollerini kaybetmeleri ve robotların dünyayı kontrolü altına alması gibi risklerin olduğunu hepimiz öngörebiliriz. Ayrıca, yapay zeka kullanarak bazı ülkelerin dünyayı kontrol altına alması durumu da endişelendirici bir durum olarak karşımızda” dedi. Bazı iş kollarının ortadan kalkması durumunun toplum için önemli olduğunu kaydeden Uluşar, “Şirketler için konunun çok pahalı ve kompleks görülmesi ve doğal olarak göz ardı edilmesi gibi durumlar söz konusu, bununla birlikte şirketlerin yapay zekanın sağladığı imkanları kullanıp içselleştirebilecek kalifiye elemanlarının bulunmaması da yakın gelecekte karşımıza çıkabilecek riskler arasında” diye konuştu.
YAPAY ZEKA SÜRECİNE UYUM İÇİN NE YAPMALIYIZ?
Yapay zeka gibi bir gerçeğin karşımızda durduğu ve ciddi Ar-Ge çalışmalarının yapıldığını kaydeden Doç. Dr. Ümit Deniz Uluşar sözlerini şöyle sürdürdü; “AR-GE merkezlerimizi arttırmamız bu konuda ilk yapacağımız çalışma olabilir. Bununla birlikte, Doktora ve Yüksek Lisanslı personelin teşvik edilmesi, üniversite, sanayi işbirliği önemli. Üniversiteleri, sanayicilerin sorunlarına çözüm bulmaları konusunda zorlamalısınız, teknoloji üreten üniversite oluşturulmalı. Akıllı şehirler, akıllı ekonomi konusunda gelişmeleri takip etmeli, üniversitelerin bu konuda katkıları alınmalı, ortak projeleri geliştirilmeli. Akıllı şehirler için üniversite ve belediyeler işbirliğinde büyük çaplı veri merkezleri oluşturulmalı. Yazılım ve elektronik yatırımların arttırılması bu konuda ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor.”
BLOCKCHAİN VE KRİPTO PARA
Dünyada büyük rağbet gören ve kripto para olarak bilinen Blockchain ve Kripto Para’nın 2009’da açık kaynak kodlu yazılım olarak Satoshi Nakamato tarafından piyasaya sürüldüğünü kaydeden Joint Ventures Kurucusu Ahmet Arslan, “Satoshi’nin tanımına göre, elektronik paranın, arada bir finansal kuruluş olmaksızın, eşten eşe direkt olarak gönderilmesi olarak tanımlayabiliriz” dedi. Bitcoin’in bir blok zinciri olduğunu belirten Arslan, “Bu, kullanıcıların birbirine bağlandıkları bir ağ üzerinden, merkezi bir kontrole gerek duymadan işlem yapabildiği, aynı zamanda da her kullanıcının kontrol sağladığı bir yapı olarak görebiliriz” diye konuştu. Kripto para ekosistemine değinen Arslan, “Burada sadece tek bir system yok, milyonlarca denetim mekanizması var diyebiliriz. Ethereum, Litecoin, Ripple gibi platformlar ortaya çıktı. Kripto paraların işleme açılması da pazardaki büyümeyi olumlu yönde etkiledi” dedi.
AMAÇ, ARACI KURUMU ORTADAN KALDIRMAK
Bitcoin’in bir döküman yayınladığını ve orada yapmak istediklerini listelediklerini dile getiren Arslan, “Bir değerin, bir asetin A noktasından B noktasına transfer adilmesini aracı, merkezi bir kuruluş olmadan sağlayabilir miyiz? daha doğrusu bunu sağlamalıyız düşüncesiyle oluşan bir yapı” dedi. Bu yapılanmayı 1991 yılında akademisyenlerin hazırladığı, belgelerde zamandan kazanım sağlanması üzerine bir akademik çalışma olduğunun altını çizen Arslan, “Bu Satoshinin bulduğu bir fikir değil, bu dökümandan yola çıkılmış bir fikir. 96 yılında kaydedilen verilerin herhangi bir veri tabanından silinememesi ve sonradan manipüle edilememesi üzerine bir akademik çalışma var, buradan faydalanıyor” diye konuştu. Arslan, “Güvenilmeyen sunucular, birbirini tanımayan insanların bilgisayarları üzerinden tutulan bilgilerin yine sonradan manipüle edilememesi ve buradaki bilgilerin kriptolojiyle hassas olarak saklanmasından bahsediliyor. Yani bu, şu demek, A kişisi B kişisine bir şey gönderdiğinde bunu sadece ikisi bilsin, bu veri başka bilgisayarlarda olsa bile diğerleri burada ne olduğunu anlayamasın” diye konuştu.
BLOCKCHAİN TEKNOLOJİSİ
Bitcoin’in kullandığı teknolojinin Blockchain teknolojisi olduğunu belirten Arslan, “Türkçesi blok zinciri olarak çevriliyor. Şu an ne yapıyoruz hepimiz bir bankayla ya da aracı kurumla çalışıyoruz. Bu merkezi kurumlar nedir, Türkiye’de bankalardır. Satosinin yazdığı döküman bütün aracı kurumları ortadan kaldırmaya yönelik bir döküman ve insanlar kendi parasını kendi elinde tutabilir, kendileri özgürce transfer edebilirler diyor. Ve bütün kayıtlar herkese açık olacağı ve sonradan manipüle edilemeyeceği için sahtekarlığın önüne de geçilebilir diyor” dedi. Sistemi, sistemin kullanıcılarının denetlediğini dile getiren Arslan, “Mesela burada en büyük tehlikelerden birisi şu, A kişisinin 11 coini var ve B kişisine 10 tane bitcoin yolladı, sonra döndü bir başkasına 2 tane daha bitcoin yollamaya kalkıştı. Böyle bir şansı yok, bunu sistemdeki diğer kullanıcılar biliyor ve benim yaptığım işlemi onaylamıyorlar. Dolayısıyla arada bir IT şirketi olmadan, aracı olmadan yeterli bakiyem olmadığını yüzüme vuruyor, dolayısıyla işlemi gerçekleştiremiyorum” diye konuştu. Toplantı, soru ve cevapların ardından, ANSİAD Başkanı Abdullah Erdoğan ve Toplantı Başkanı Erol Kabadayı’nın konuklara plaket takdiminin ardından sona erdi.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
ANSİAD heyeti 25’inci kez kapılarını açan Yapex Fuarı’nda, dernek üyesi iş insanlarının standlarını ziyaret etti. ANSİAD İnşaat Sektörü tarafından organize edilen YAPEX Uluslarası Yapı Malzemeleri, İnşaat Teknolojileri, Yapı Yenileme ve Restorasyon Fuarı ziyaretinde, Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan, Başkan Yardımcısı Sadi Kan, İnşaat Sektörü Başkanı Nail Karataş, dernek üyeleri Dinçer Kilit ve Egemen Yılmaz yer aldı. ANSİAD heyeti, ilk olarak Gelişim Teknik Sanayi Tic. Paz. A.Ş ve ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı’nın standını ziyaret etti. Ziyaretler, dış cephe mühendisliği firması BETA Mimarlık Yönetim Kurulu Başkanı Onur Keşçi, İsmail Volkan Mimarlık ve Antalya Sıhhi Tesisatçılar ve İnşaat Malzemecileri Derneği (ANTİMDER) Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Volkan, Helicon Tasarım Yönetim Kurulu Başkanı Dinçer Kilit ile devam etti. Heyet, Mustafa Sak’ın Adopen firma standında yeni geliştirilen ürünler hakkında bilgi aldı ve son olarak Şerife Çetin’in Agne Tour firmasını da ziyaret ederek, yaşam, bakım, destek, rehabilitasyon turizmi hakkında görüşerek ziyaretlerine son verdiler.
Detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
BASIN BÜLTENİ ANTALYA, 22 KASIM 2017
2017 / 45
ANSİAD 8. Kahvaltılı Toplantısı, ‘İşçi-İşveren Hakları ve Arabuluculuk Hizmetleri ile İlgili Yapılan Son Yasal Düzenlemeler’ başlığında gerçekleştirildi.
ANSİAD’DA İŞÇİ- İŞVEREN HAKLARI VE ARABULUCULUK SİSTEMİ KONUŞULDU
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) 8. Kahvaltılı Toplantısı, Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan’ın toplantı başkanlığında, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürü Nejat Deniz, Çalışma ve İş Kurumu (İŞKUR) İl Müdürü Veli Tekkanat ve Arabulucu Av. Zümral Akıncı’nın katılımıyla Akra Hotel’de gerçekleştirildi. Kahvaltıya, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadi Kan, Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Erdal, İlhami Sancar Topay, Ahmet Öztürk, SGK İl Müdür Yardımcısı Recep Şen, İŞKUR Şube Müdürü Mustafa Akgül, Mevlana Petrol Genel Müdürü Av. Egemen Özbey ile ANSİAD Üyesi iş insanları katıldı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Başkan Erdoğan, “Toplantımız, işçi ve işveren ile ilgili ne gibi sorunlar yaşandığı, yeni düzenlemelerde ne gibi değişiklikler söz konusu ve çözüm önerilerinin konuşulacağı bir toplantı olacak” dedi. Erdoğan, “Objektif kararlar verilebilmesi adına yeni düzenlemeler yapıldı ve arabuluculuk sistemi oluşturuldu. Bundan sonraki işçi işveren sorunları muhtemelen arabulucu avukatlar aracılığıyla gerçekleşecek. Uzlaşma bizim kültürümüzde çok önemli ve uzlaşarak iki tarafta kazanabilir düşüncesindeyim. O nedenle de uzlaşma kültürünün oluşması adına, uzlaşmanın bir mağlubiyet değil iki taraf için de kazanç olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
GECİKMEYE 5 BİN TL CEZA
İlk olarak sunumunu gerçekleştiren Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürü Nejat Deniz, SGK uygulamaları ve mevzuat hakkında bilgilendirmede bulundu. Sigortalının çalıştırılmaya başlamasından itibaren işyerlerinin kendileri için işlerlik kazandığını dile getiren Nejat Deniz, “Bu çerçevede sigortalıların çalıştırılmaya başlandığında bize göre yapılması gereken ilk iş, işyeri bildirimi dediğimiz tescil olarak ifade ettiğimiz, işyerinin SGK’ya bildirilmesi durumudur. Bu da sigortalı çalıştırılmaya başlandığı güne kadar yapılması gereken bir süreyi ihtiva ediyor” dedi. İşyeri bildiriminin yapılması ve işveren bildirimin gerçekleştirilmesi gibi konuların kendileri açısından önem arz ettiğini kaydeden Deniz, “İşyeri bildirimi ve işçi bildirimi gibi konular bizim açımızdan belli bir süreye bağlıdır. Son 1 yıl içerisinde getirilen kolaylıklar ile birlikte artık iş- yeri bildirgelerini de internet ortamından gerçekleştirebilirsiniz” diye konuştu. Cezai olarak ciddi uygulamaların olduğunu kaydeden Nejat Deniz, sözlerini şöyle sürdürdü; “İşyeri bildirgesinde gecikme durumunda 5 bin TL gibi bir ceza ile karşı karşıya kalınabildiği gibi geç kalınsa bile 1 aylık bir süre içerisinde bildirim yapılırsa bu ceza 990 TL’ye indiriliyor. İşyeri bildirgesini SGK’ya süresinde vermek zorunludur. Eğer işyeri bildirgesi süresinde verilmemişse 1 ay içerisinde verildiği takdirde beşte bir oranında cezai indirim yapılır. Yine sigortalılarımızın bildiriminde de bir gün önceden bildirilmesi gerektiğini belirtmek isterim. Bu çerçevede sizlerin sigortalıları bildirmemeniz veya geç bildirmeniz halinde de cezai sorumluluğunuz söz konusu. O nedenle SGK tespit etmeden sizin bildirim yapmanız önemli. Örneğin işe giriş ve işten ayrılış bildirgesinde bir kişi için bin 777 TL ceza ödenmesi söz konusu iken bu ceza süresi geçtikten sonraki 30 gün içerisinde bildirilmesi halinde 333 TL’ye kadar düşmektedir.”
ANTALYALI İŞVERENE HER AY 79 MİLYON TL TEŞVİK
Antalya’da 427 bin kişinin, işveren teşviklerinden yararlandığını dile getiren Deniz, “Antalya’da her ay itibariyle, 78 milyon 574 bin TL’lik işverenlerimize teşvik desteği sağlanıyor. Yani her ay işverenlerimiz 78 milyonluk bir rakamdan teşvik olarak yararlanmakta. Bu ciddi bir rakam. 612 bin sigortalımızın olduğunu düşündüğümüzde burada yüzde 70 civarında bir oranla sadece teşviklerden yaralanan bir işveren kesimi olduğunu görüyoruz, bu da teşviklerin işverenlerimiz açısından benimsendiğini gösteriyor” dedi. Teşviklerden yararlanılması sonrasında ortaya çıkan risklerin de olduğunu kaydeden Deniz, “Biz kayıtlı istihdamı esas aldığımızdan dolayı kayıt ve belgelerin 10 yıl kadar saklanma zorunluluğu var. Bu on yıllık saklanma zorunluluğu içerisinde herhangi bir kayıt dışılık çıktığında bu teşviklerin geri alınması gibi bir durum söz konusu. O yüzden kayıt dışılığın olmaması sizleri teşviklerden yararlandırdığı gibi gelecek risklerden de koruyacaktır” diye konuştu.
KAYIT DIŞI İŞÇİ TESPİTİNE 54 BİN TL CEZA
Kadın ve genç istihdamına yönelik işverenlerin adım atmaları açısından kolaylaştırıcı yasal düzenlemelerin yolda olduğunu dile getiren Deniz sözlerini şöyle sürdürdü; “Bir sigortalının bir gün çalışması halinde işverenin ödeyeceği rakam 19 TL, bir sigortalının bir gün kayıt dışı olarak tespit edilmesi halinde işverenimize maliyeti 7 bin 132 TL. Bir sigortalımızın 1 ay ödenecek rakamı 578 TL ama bunun kayıt dışı tespiti halinde işverenin ödeyeceği rakam 7 bin 700 TL. Bu bir yıllık süreç içerisinde bir sigortalı bazında konuyu ele aldığımızda, ödenecek teşvikli rakam 6 bin 900 TL iken bunun kayıt dışı tespiti halinde 54 bin 214 TL’dir. Bu konunun kritik olduğunu özellikle belirtmek isterim. Kayıt ve belgelerinizin 10 yıllık süre içerisinde her zaman denetime tabi olduğunu, bu çerçevede kayıt ve belgeleriniz istendiğinde 15 günlük süre içerisinde SGK’ya bildirmeniz gerektiğini, kurumun denetiminde engel olmanın da ayrı bir cezai durum olduğunu belirtmek isterim.”
İŞ DAVALARINA ARABULUCU ZORUNLULUĞU
İŞKUR Hizmetleri hakkında kısa bir bilgi vererek sözlerine başlayan Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü Veli Tekkanat, katılımcıları iş mevzuatı hakkında bilgilendirdi. Resmi gazetede yayımlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 13 ve 14. Maddeleri ile 4857 sayılı İş Kanununun 91 ve 92. Maddelerinde yapılan değişikliklere değinen Tekkanat, “Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri’nin, iş sözleşmesi fiilen sona eren, kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin doğacak şikayetleri inceleme, bu konuda işverene ve işveren vekillerine idari para cezası uygulama yetkileri kaldırılmıştır” dedi. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun, hizmet akdi fiilen sona eren işçilerle ilgili arabuluculuk zorunluluğu getirildiğini kaydeden Tekkanat, “İşçilerle ilgili bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda dava şartı olarak arabuluculuğa başvuru zorunluluğu getirilmiştir. Arabulucuya başvuru zorunluluğu 1Ocak 2018 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek. Bu tarihe kadar ilgililer ister arabulucuya, isterse iş mahkemelerine başvuru yapabileceklerdir” diye konuştu. Hizmet akdi devam eden işçiler ile ilgili kanunda değişiklik olmadığını dile getiren Tekkanat, “İş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin konular iş teftiş grup başkanlıklarına gönderilmeye devam edecek. Teftiş kapsamında müfettişlerden gelen denetimle ilgili teftiş raporlarının sonuç kısmında bulunan 4857 sayılı İş Kanunu, 6337 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu ve 6735 sayılı Uluslararaası İşgücü Kanunu kapsamındaki idari para cezaları kurumumuz tarafından verilmeye devam edecektir” dedi.
TARAFLAR SERBESTÇE TASARRUF EDEBİLİR
Arabuluculuk ve arabuluculuk sisteminin işleyişi hakkında bilgilendirme gerçekleştiren Av. Zümral Akıncı, “Arabuluculuk sistemi mevzuatta yeni bir konu değil, 2012 yılından beri mevzuatımızda yer alan iradi olarak kullanılabilen bir sistem. Dünyanın birçok ülkesinde de verimli bir şekilde uygulanmakta” diye konuştu. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir sistem olduğunu dile getiren Av. Akıncı, “İş veya işlemlerden kaynaklanan, özel hukuk anlaşmazlıklarının taraflarca müzakere edilerek çözümlenmesini sağlamaya yönelik bir sistem. Arabulucu ise en az 5 yıllık deneyime sahip ve müzakereleri yürüten kişi olarak tanımlayabiliriz” diye konuştu. Arabuluculuk yöntemiyle özel hukuk uyuşmazlıklarında çözüme gidilebileceğini belirten Akıncı, “Bu kapsama her türlü ticari uyuşmazlık, maddi ve manevi tazminat davaları, sigorta hukukundan kaynaklı davalar, inşaat hukukundan kaynaklı davalar gibi çok çeşit kapsamda uyuşmazlık dahildir” dedi.
İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIKLARI İŞÇİ İRADESİNDE
İş mahkemelerinde ve arabuluculuk kanununda yeni yasal düzenlemeler yapıldığını belirten Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü; “1 Ocak 2018 tarihinden itibaren işçi veya işveren alacağı, tazminatı ile işe iade davalarında arabulucuya başvurmak dava koşulu haline getirilmiştir. Kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti gibi ücret alacaklarından kaynaklanan işçi işveren arasındaki uyuşmazlıklar ile yine iş akdinin işveren tarafından feshinden sonra işçi tarafından açılan işe iade davalarında işçi dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorundadır. Aynı yasa ile iş kazası veya meslek hastalıklarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ve bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları için arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilmemiş, bu husus tarafların iradesine bırakılmıştır.”
DAVA ŞARTI: ARABULUCU
İş davası açanların arabulucuya başvurmadan dava açmasından kaynaklı kayıpların olabileceğini kaydeden Av. Akıncı, “Dava açan arabulucuya başvurmadan dava açarsa böyle bir durumda iş mahkemesindeki hakim, davayı dava şartı yokluğundan dolayı doğrudan reddedecektir” dedi. İşçinin arabulucuya başvurmasının ardından sürecin işleyici hakkında bilgi veren Akıncı, “Davayı açmak isteyen taraf, bu genellikle iş akdi sona erdirilen işçi olacaktır. Uyuşmazlığı yürütecek olan arabulucu, tarafları başvuru kendisine yapıldığı tarihten itibaren en kısa süre içerisinde müzakerelere başlamak üzere ilk oturuma davet edecektir” diye konuştu. Arabulucunun kendisine başvurulan tarihten itibaren 3 hafta içerisinde süreci sonlandırmakla yükümlü olduğunu belirten Akıncı, “Başvuru yapıldıktan birkaç gün sonra işverene sıfatıyla ilk oturuma davet edileceksiniz. Davete icabet etmeniz zorunlu değil, ancak yeni yasal düzenleme ile tarafların etkin bir şekilde arabuluculuk müessesesinden faydalanmaları sağlanmak istenmiş, bu sebeple oturuma katılmayan tarafa bir takım yaptırımlar yüklenmiştir. Davet işveren olarak tarafınıza geldikten sonra geçerli bir mazeretiniz olmaksızın ilk oturuma katılmazsanız, arabulucu gerekli tutanakları alarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirecektir” dedi. Sürecin bundan sonra davanın açılması olarak gerçekleşeceğinin altını çizen Akıncı, “Arabulucu işçiye gerekli belgeyi verecek ve işçi bu belgeyle davayı açabilecek. Dava açıldıktan sonra, dava kısmen veya tamamen reddedilse bile mahkeme yapılan yargılama giderlerini oturuma icabet etmeyen işveren tarafına yükleyecektir. Ayrıca davayı kazansanız, yani işçi tarafından açılan dava kabul edilmese ve işveren bir avukatla kendini temsil ettirse dahi karşı tarafın ödeyecek olduğu vekalet ücretini alamayacaksınız” diye konuştu. Toplantı soru ve cevapların ardından, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Toplantıyla ilgili detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
Tel: 0242 3120303
Fax: 0242 3215511
2017 ANSİAD YILIN GİRİŞİMCİSİ ÖDÜLÜ BARIŞ YAŞA’NIN OLDU
ANSİAD 15’inci Girişimcilik Günleri’nin finalinde Girişimcilik Ödülleri düzenlenen törenle sahiplerini buldu
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) tarafından bu yıl 15’incisi düzenlenen Girişimcilik Günleri, ödül töreni ve kapanış kokteyliyle sona erdi. Akra Hotel’de düzenlenen geceye, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Ünal, Antalya Bilim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necati Ağıralioğlu, Konyaaltı Belediyesi Başkan Vekili Cansel Çevikol Tuncer, KOSGEB Antalya Müdürü Kazım Akgün, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Barut, TOBB Antalya Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komtesi Başkanı Serap Kocaoğlu, Şehir Plancıları Odası Antalya Şube Başkanı Dr. Ebru Manavoğlu, AB Çalışmalarını Destekleme Merkezi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Titiz, SGK İl Müdür Yardımcısı Mehmet Fatih Sülün, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Muhammed Özdemirci, çok sayıda STK temsilcisi ve ANSİAD üyesi iş insanları katıldı. Törenin açılış konuşmasını gerçekleştiren ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan, ANSİAD’ın 15 yıldır sürdüregeldiği girişimcilik günlerinin bu yıl sonuna geldiklerini kaydederek, “Girişimcilik adına güzel etkinliklere imza attığımızı inanıyorum, STK olarak bu işi bizim gibi uzun süredir yapabilen sanıyorum yoktur. Türkiye’nin geleceği ve istikbali olan gençlerimize hizmet vermekten dolayı çok mutluyuz” dedi.
BAŞARILI VE ÖRNEK GİRİŞİMCİ BARIŞ YAŞA
2017 ANSİAD Yılın Girişimcisi Ödülü, Shakespeare Coffee & Bistro konseptiyle günün her saatinde insanların keyif alarak zaman geçirebileceği bir mekan yaratarak 2001 yılından bu yana farklı illerde 8 ayrı noktaya ulaşması, daima taze ve kaliteli malzemelerle hem dünyadan hem de Türkiye’den tatları konuklarıyla paylaşarak gastronomi ve restoran sektörüne yeni bir vizyon kazandırması, 2014 yılından bu yana 5 farklı noktada hizmete giren fırından yeni çıkmış ekşi mayalı ekmekler, dünya pastanesinden örnekler, pastalar ve kahveler servis eden ve butik bir alan oluşturan Pikan Bakery & Coffee konseptindeki başarılı ve örnek girişimciliği nedeniyle Global Gıda Tur. Tic. San. Ltd. Şti. sahibi ve ANSİAD Üyesi Barış Yaşa’ya verildi. Barış Yaşa’ya ödülü Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Ünal tarafından takdim edildi.
GÜNGÖR PEKŞEN ÖZEL ÖDÜLÜ KADİR DURSUN’A
ANSİAD’ın Geçmiş Dönem Başkanı ve Yüksek Danışma Kurulu Başkanı, geçtiğimiz yılllarda hayatını kaybeden Güngör Pekşen anısına 2010 yılından bu yana verilen ANSİAD Girişimcilik Günleri Güngör Pekşen Özel Ödülü’nün sahibi bu yıl Kadir Dursun’un oldu. Yaptığı proje ve organizasyonlarla doğu halkına klasik müziği sevdirmeye yönelik projeleri, Antalya Piyano Festivaline katkıları, Adıyaman’ın Tut ilçesinde, tüm köylüleri de içine katarak ‘Dut Ağacı’ yetiştirip doğal ‘Dutbahçem Geleneksel Ürünleri’ni bir girişimcilik örneğiyle buluşturması nedeniyle iş insanı ve Forte Prodüksiyon Org. Müz. Yap. Rek. Gıda Tarım Tur. San. ve Tic. A.Ş. sahibi Kadir Dursun’a verildi. Dursun’ ödülü Konyaaltı Belediye Başkan Vekili Cansel Çevikol Tuncer tarafındna taktim edildi.
5. İŞ FİKRİ YARIŞMASI’NIN KAZANANLARI BELLİ OLDU
ANSİAD 15. Girişimcilik Günleri kapsamında düzenlenen ANSİAD Girişimcilik Ekosistemi Projesi, ödüllü ‘5. İş Fikri Proje Yarışması’na bu yıl 275 proje ile 515 öğrenci başvurdu. Ön elemeyi geçen 36 proje, düzenlenen canlı finalde yarışarak, Ön Lisans ve Lisans kategorisi ile Yüksek Lisans ve Doktora kategorisinde de ilk üç başarılı proje ödülün sahibi oldu. Lisans ve Önlisans kategorisi birincisi, Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencisi Emre Akgül olurken, ödülünü SGK İl Müdür Yardımcısı Mehmet Fatih Sülün’ün elinden aldı. Akgül, ‘Elektrostatik Egsoz Emisyon Filtresi’ iş fikriyle ödüle layık görüldü. Lisans ve Önlisans kategorisi ikincisi, ‘Motosiklet Kazalarında 112 Acil Servise Haber Veren Yeni Nesil Motosiklet Kaskları’ ile Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencisi Bahattin Düzenli olurken, ödülü TOBB Antalya Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Serap Kocaoğlu tarafından kendisine takdim edildi. Kategori üçüncüsü, ‘Conetwork’ iş fikri projesiyle Akdeniz Üniversitesi öğrencileri Gürsu Yaman, Enis Necipoğlu, Ahmet Fırat Gürbüz ve Göktürk Ülker olurken, ödüllerini Şehir Plancıları Odası Başkanı Dr. Ebru Manavoğlu’nun elinden aldılar.
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA KATEGORİSİ
ANSİAD 15. Girişimcilik Günleri’nde Yüksek Lisans ve Doktora kategorisinde birincilik ödülünün sahibi Akdeniz Üniversitesi Yüksek Lisans öğrencisi Onur Karaman oldu. Karaman, ‘Biyobozunur Plastiklerin Geliştirilmesi Projesi’ ile ödüle layık görülürken, ödülü kendisine İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Muhammed Özdemirci tarafından takdim edildi. İkincilik ödülü Akdeniz Üniversitesi’nden Deniz Kayıkçı, End. Müh. Ahmet Adem, Dr. Selim Ertürk ve Dr. Çağlar Yüksel’in oldu. ‘Endüstriyel Ölçekte Bor Fiber, Volfram Tel ve Bor Triklorür (Bcl3) Üretimi’ ile ikinci olan Deniz Kayıkçı’ya ödülünü KOSGEB Antalya Müdürü Kazım Akgün takdim etti. Kategori üçüncüsü, Akdeniz Üniversitesi öğrencisi Anıl Şahin ‘Yeni Nesil, İnovatif, Üstün Özelliklere Sahip Akıllı Fizyoterapi Giysilerinin Geliştirilmesi’ iş fikri projesi ile ödüle layık görüldü. Şahin’e ödülü, ATSO Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Barut tarafından takdim edildi.
FİKİR ŞENLİĞİ’NE KATILAN ÖĞRENCİLERE TEŞEKKÜR PLAKETİ
ANSİAD 15. Girişimcilik Günleri kapsamında bu yıl 3’üncüsü düzenlenen Liselerarası Fikir Şenliği etkinliği ile ilgili projeye katılan lise öğrencilerine katkılarındna dolayı teşekkür belgeleri takdim edildi. Özel Konyaaltı Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi öğrencileri, Kaan Kartepe, Batuhan Melik Yıldırım, Dilanaz Taşdemir, Melike Kocaer ve Arda Kaçar’a ve Özel Antalya Akant Anadolu Lisesi öğrencileri Sarp Arda, Melike Tat, Güney Atalmış, İlayde Deniz Bayraktar ve Şerife Atakan Kale’ye teşekkür belgeleri ANSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Lütfi Göbüş tarafından takdim edildi. Adem Tolunay Anadolu Lisesi öğrencileri Ruşen Ali Yılmaz, Uzay Adıyaman, Uğur Alibal, Andrei Klimko ve Konyaaltı Mehmet Zeki Balcı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, Yağmur Yentur, Alaattin Yıldırım, Iraz Sıla Yıldız, Gülümser Sudenur Türkon ve Buse Sena Sepin’e teşekkür plakelerini ANSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadi Kan takdim etti.
ANSİAD GİRŞİMCİLİK GÜNLERİNE KATKI VERENLERE TEŞEKKÜR
ANSİAD 15. Girişimcilik Günleri’ne katkı veren Akra Hotel adına Akra Hotel Genel Müdürü Gökhan Polat, KL08 Sokak Lezzetçisi şirket ortağı Mustafa Talat Sözen, Ender Yapı Malz. Ltd. Şti. firma sahibi Ender Kuzucu ve Agne Tours adına Gökhan Kaya’ya teşekkür ödülleri ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan tarafındna takdim edildi. ANSİAD Girişimcilik Ekosistemi paydaşlarına teşekkür belgeleri ANSİAD Başkanı Abdullah Erdoğan ve Girişimcilik Komitesi Başkanı Işık Yargın tarafından verildi.
Toplantıyla ilgili detaylı bilgi için;
Ebru ÇENGELOĞLU
Basın Danışmanı
E-mail: basin@ansiad.org.tr
Tel: 0242 3120303
Fax: 0242 3215511
ANSİAD’da yılın son Kahvaltılı Toplantısı’nın konuğu, Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi, Fizik Bölümü, Nükleer Fizik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Boztosun oldu.
PROF. DR. BOZTOSUN’DAN ‘BİNALARA KANSER DENETİMİ’ ÖNERİSİ
Bina yapı malzemelerinin radyoaktif madde bakımından test edilmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. İsmail Boztosun, “Kentsel dönüşümün gündemde olduğu bugünlerde, bina yapı malzemelerinin radyoaktivite açısından uygunluğunun denetlenmesi gerekir” dedi.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) kahvaltılı toplantısının konuğu olan Akdeniz Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü Nükleer Fizik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Boztosun, Antalya iş dünyası için ‘Nükleer Tekniklerin Sanayi ve Endüstride Uygulamaları’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. ANSİAD Başkanı Abdullah Erdoğan’ın toplantı yönetmenliğinde gerçekleştirilen kahvaltıda, Prof. Dr. Boztosun, nükleer uygulamalardan hangi alanlarda faydalanılabilineceği hakkında bilgi verdi. Antalya Akra Hotel’de düzenlenen kahvaltıya, ANSİAD Başkanı Abdullah Erdoğan, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Sadi Kan ve Lütfi Göbüş, ANSİAD Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Erdal, İlhami Sancar Topay, Ahmet Öztürk, Hatice Öz ve Ercan Özbek ile ANSİAD üyesi iş insanları katıldı.
TÜRKİYE’DE İLK FOTONÜKLEER REAKSİYON
Nükleer fizik ve enerji üzerine temel kavramları anlatan ve Türkiye’de ilk fotonükleer reaksiyon deney sistemini başarıyla gerçekleştirdiklerini dile getiren Prof. Dr. Boztosun, “Akdeniz Üniversitesi’nde kanser tedavisinde kullanılan ve çöpe atılacak olan hızlandırıcıdan yola çıkarak Linak ve Gama Spektrometresi’ni geliştirdik. Türkiye’de ilk nükleer uygulamayı yaptık” dedi. Gıdalarda, toprakta ve yapı malzemelerinde radyoaktivite analizi yaptıklarını ve sertifikalandırdıklarını kaydeden Prof. Dr. İsmail Boztosun, “Böylelikle tahrip etmeden, gıdada pestisit kalıntısını analiz ederek onu madde üzerinden arındırıyoruz. Tohum ıslahına yönelik gen mutasyonu gerçekleştiriyoruz, bitki ıslahı için önemli olanaklar sağlıyoruz. Kimyasal kalıntıları çözüyoruz, adli açıdan önemli balistik sonuçlar çıkartabiliyoruz. Tahrip etmeden tarihi eserlerin gerçekliğini de tespit edebiliyoruz” dedi.
‘RAF ÖMRÜNÜ UZATIYORUZ’
Tarım kenti olan Antalya’da raf ömrünün uzatılması ve kısa sürede analiz edilmesi konusunda gama sterilizasyon ile tarıma değer kazandırdıklarını dile getiren Prof. Dr. Boztosun, “RadFresh dediğimiz taze gıda nükleer uygulamasıyla, gıdalarda küflenme ve böceklenme nedeniyle yaşanan milyonlarca dolarlık kayıp önlenecek, raf ömrü on katına kadar artırılacak” diye konuştu. Yöntemin tıp alanında, medikal ürünlerin sterilizasyonu için de ideal olduğunu belirten Boztosun sözlerini şöyle sürdürdü; “Gıdalarda bozulma ve çürümeye neden olan mikroorganizmaların yok edilerek raf ömrünün 3 katına uzatılması, hastalık yapıcı mikroorganizmaların zararsız hale getirilmesi, yumru ve köklerde filizlenmeyi önlemek, yaş meyvelerde olgunlaşmanın geciktirilmesi durumlarında önemli bir artı sağlıyoruz. Ayrıca, böceklenmenin önlenmesi, kırmızı et, tavuk ve deniz ürünlerinde hastalık etmeni mikroorganizma ve parazitlerden temizlenmesi, raf ömrünün uzatılması, tohumların verimli bir şekilde çimlenmesi için bakterilerden arındırılması konusunda da çalışmalarımız mevcut.”
‘KANSERLİ’ BİNALARIN DENETİMİ
RadSecure ile bina ve yapı malzemelerinin radyoaktif madde bakımından test ederek sertifikalandırdıklarını belirten Boztosun, bu teknolojilerin sanayide rahatlıkla kullanılabileceğini kaydetti. Binalarda yapı malzemesi olarak kullanılan bileşenlerin kanseri tetiklediğini dile getiren Boztosun, “Bu amaçl