ANSİAD BAŞKANI ALİ EROĞLU'NUN 21.AKDENİZ TOPLANTISI KONUŞMASI


ANSİAD BAŞKANI ALİ EROĞLU’NUN 21.AKDENİZ TOPLANTISI KONUŞMA METNİ

 

Ansiad’ın 7.geleneksel vergi ödül törenine hoş geldiniz.

Vergi bir toplumun adalet, aidiyet olgularının gelişmesi ve ekonomik kalkınması açısından son derece önemli bir mekanizmadır. Biz ANSİAD olarak bu alana dikkat çekmek ve aynı zamanda Ansiad üyesi, ilimizde vergi sıralamasında yer alan kurum temsilcilerimize ve şahıslara minnet ve şükran duygularımızı ileterek kutlamak istiyoruz.

Birçok kurumda vergi ödül törenlerinin düzenleniyor olması, bu konuda aslında bir iyileşme ihtiyacı olduğunu ve ekonomik kazananların motive edilerek vergi bilincinin artırılmasını amaçlandığını söyleyebiliriz.

Ancak bu yıl vergi konusunda konuşmanın öneminin artmış olduğuna dikkat çekerek başlamak istiyorum.

Antalya, vergi mükellefi sayısında Türkiye'nin 4., vergi miktarında bazı vergilerde 5., toplam vergi gelirinde Mersin'den sonra 6. ilidir. Dolayısıyla Antalya'nın, yani bizim üyelerimizin vergi performansı Türkiye için de bir örnektir. Bu yıl Türkiye'de ve Antalya'da kurumlar vergisi %2 düşüş kaydetmiştir. Gelir vergisinde ise Antalya %17 artışla, Türkiye ortalamasını aşmıştır. Kurumlar vergisindeki azalma kur artışı, faiz artışı nedeniyle şirket karlılıklarında azalmadan kaynaklanmaktadır.

Halen gündemde vergi cezalarına af konusu olduğu düşünüldüğünde vergisini tam ve düzenli ödeyenlerin durumu bir parça anlaşılabilirdir, zannediyorum.

Dolayısıyla en azından bir ödül vererek arkadaşlarımızı teselli ve onure etmenin de önemli olduğunu düşünüyorum.

Vergi konusunda Türkiye'de kümesteki kazlar benzetmesi çok eskiden yapılmıştır. Bunun üzerinden yıllar geçmiştir, ekonomimiz büyümüştür, kümes de büyümüştür, ama kazların sayısında bir artış olmamıştır. Türkiye'de gelir vergisi faal mükellef sayısı 2001'den bu yana 1.7 milyonda sabitlenmiştir. Kurumlar vergisi mükellef sayısı 2004 yılında 630 bindir, 10 yıl sonra bugün sadece 38 bin artışla 668 bine çıkmıştır.

Bu mevcut sistemde, dolaylı vergilere dayanan vergi sisteminde sona gelinmiş olunduğu artık açıkça görülmektedir. Bu sistem Türkiye'de girdi maliyetini ve geçim maliyetini artırmakta, rantı, ithalatı teşvik etmektedir. Artık sermaye kazançlarının daha fazla vergilendirilmesi, başta kent rantı olmak üzere bütün rant gelirlerinin daha fazla vergilendirilmesi ve dolaylı vergi yükünün azaltılması acil hale gelmiştir.

Ayrıca, halen sigara, akaryakıt gibi alanlarda çeşitli sorunlar olduğunu ve tam vergilemenin de yapılamadığını görüyoruz.

Değerli Misafirler,

Vergi kadar önemli bir konu, verginin nasıl ve nereye harcandığıdır. Türkiye'de ister özel kesimin tasarruf ve yatırımı olsun, ister kamu harcamalarının önemli kısmı olsun, inşaata gitmektedir. Toplum ev alma, Devlet bina yapma, işadamları inşaat yapma peşindedir. İnsana yatırımın çok önemli hale geldiği bir devirde bu bina ve inşaat tutkusundan vazgeçilmelidir. 

Diğer taraftan internet çağında artık şeffaflık konusunda da daha ileri adımlar atmamız gerekir. Bütün kamu kurumları gelirlerinin kaynağının vergi, yani toplumun parası olduğunu, her harcamanın verimlilik ölçüsü ile yapılması, her yatırımın alternatif maliyetinin hesaplanması gerektiğini iyi anlamalıdır. Marmara bölgemizde bir belediyenin yüksek borçlarına rağmen 650 bin dolarlık makam aracı alması ibretlik bir durumdur.

Ekonomide adalet duygusu zayıf kaldıkça, harcama sorumluluğu zayıf kaldıkça vergi sorumluluğu da zayıf kalmaktadır.

Türkiye gibi bir ülkede kamu kurumları da şirketler de şeffaf olmaya alışmalıdır. Şeffaflık ve hesap verebilir olma ve özeleştiri kültürünün gelişmesi için hepimiz gayret etmeliyiz.

Gerek biz işadamlarının gerekse kamu görevlilerinin topluma her konuda örnek olması gerekir. Kamuda bu sorumluluk çok daha ağır bir sorumluluktur. Devlet ve toplum hayatında makam düzeyi arttıkça, örnek olma, güven verme sorumluluğu da artmalıdır. Bu nedenle topyekûn bir silkinmeye ihtiyaç olduğunu ve güven artırıcı, adalet duygusunu güçlendirici bir çaba içine girmemiz gerektiğini düşünüyor, ümit ediyorum.

Sayın Valim,

Sevgili misafirler,

Antalya'nın vergi performansının artması da her şeyden önce Antalya'da üretilen katma değerin artmasına ve Antalya'dan kazanılan gelirin Antalya'da kalmasına bağlıdır. Antalya'da kazanılan gelir ya girdi tedariki için ya da şirket merkezleri Antalya dışında olduğu için dışarıya gitmektedir. Dolayısıyla hem girdi üretimini teşvik edecek bir üretim altyapısı geliştirmemiz hem de şirket merkezlerini buraya çekecek bir cazibe ve diğer faktörleri şehir olarak yaratmamız gerekmektedir.

Antalya'da nedendir konuşmadığımız bir konu konaklama vergisi konusudur. Vergi konusu her işadamı için ürkütücüdür, dolayısıyla turizmci arkadaşlarımız bu konuyu genellikle sevmezler. Çünkü turizm sektörümüz düşük karlılıkla ve pazar riski, fiyat riski, kur riski, enflasyon riski gibi risklerle çalışmaktadırlar. Buna rağmen aslında konaklama vergisi bütün dünyada uygulanan, çok düşük oranlı ve konaklayan kişiyi de rahatsız etmeyen bir vergidir. Esasen geceleme üzerinden yarım dolarlık bir vergi ne bir otel ne de bir pansiyon için yük olacaktır. Bizim vergi yelpazesini gerek tür, gerekse mükellef olarak genişletmeyi daha fazla konuşmamız gerekiyor.

Bu akşam Ramazan ayının başlangıcıdır. Ramazan ayı bir yönüyle yardımlaşmanın, dayanışmanın daha önemli olduğu bir aydır. Vergisini tam veren arkadaşlarımızın, işadamlarının konunun bu boyutuyla da daha yüksek bir manevi tatmin yaşadığına inanıyorum. Dinimizde çalışmak ibadet gibi görüldüğüne göre vergi vermek de esasen bu ibadetin bir parçasıdır. Türkiye manevi değerler üzerinden çok tartışma yapan bir ülkedir. Oysa manevi değerler vergi gibi topluma karşı sorumlulukların yerine getirilmesini de gerektirir.

Bu düşüncelerle vergi rekortmenleri arkadaşlarımızı tekrar gönülden kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

Bu güzel akşamı bizimle paylaştığınız için de hepinize şükranlarımı sunuyorum.

ANTALYA, 27.06.2014